İnsan bazen kaçmak istiyor. Kendinden, çevresinden, ailesinden, sevdiklerinden, herkesten, herkesten kaçmak istiyor. Gitmek istiyor. Kimsenin onu bulamayacağı, kimsenin canını yaşamayacağı bir yere gitmek istiyor. Ama gidemiyor bazen korkuları engel oluyor, bazen ise sevdikleri. Peki ben hangi taraftayım?
Ben hem sevdiklerinden hem de korktuklarından gidemeyenlerdenim. Bu yüzden kendi ellerimle kendi hayatımı mahvettim. Kendime en büyük zulmü ben yaptım. Her şeyin sorumluluğunu aldım. Herkesin dediklerine katlandım. Herkesin yapacaklarından kaçtım. Çünkü korktum ama korktuğum şey ise sevdiklerimdi. Acaba yanlış kişileri mi sevdim?
Ben kendi canavarımın elinde yedi yıl geçirdim. O beni tutsak etmedi tam tersine her dövdüğünde gitmemi istedi ama ben arsız gibi yapıştım. Gidemedim, kendimi celladımın eline teslim ettim her defasında. Ben onunlayken ölmeyi bekledim. Belki de öldüm ama yine de ayağıya kalktım.
Bana zorla sahip olmasına göz yumdum, sırtımda hissettiğim her kemer acısını içime attım çünkü korktum. Yediğim dayaktan değil de sevdiklerimin beni kabul etmemesinden korktum. O kadar korktum ki ben kendimi kaybettim.
Mutluluğun gelmesini beklerken mutlu olmaktan korktum. Çünkü her mutlu olduğumda kaderin bana oynadığı oyunun birine takılıp düştüm. Bu yüzden de korktum, hem de öyle korktum ki kendi canımdan vazgeçecek kadar korktum.
Korktum çünkü hep korku içinde büyüdüm. Güldüm, gülme baban kızar! Ağladım, ağlama biri duyar baban kızar! Korktum çünkü korkuttular. Sesimi duydular yine de susturdular.
Şimdi de korkuyorum! Mutlu olmaktan, sevmekten, sevilmekten en önemlisi de oğlumun kılına zarar gelmesinden korkuyorum. Bir sevdiğimi de korkuma kurban etmekten kormuyorum.
Bu yüzden gitmek istiyorum. Burda kalıp birilerini sevip kaybetmekten korkuyorum.
Abimi sevdim hayat abimi aldı benden. Mirhanı sevdim mirhanı aldı hayat benden! Babamı sevdim belki de babamı da alacak hayat benden! Neyim kaldı ki artık elimden alınacak? Bir oğlum kaldı bir de canım. Canımı da alsın da oğluma dokunmasın. Oğlumu da benden alırsa artık ne yaşayacak gücüm kalır ne de yaşamaya sebebim.
Bu yüzden korkuyorum! Aynı şeyleri yaşamaktan, birilerine bağlanmaktan, birilerinin bana bağlanmasından korkuyorum. Bu yüzden gitmeliyim. Kimsenin canını yakmadan gitmeliyim.
Kolumdaki serumu söktüm. Dolapta bulduğum giysileri üzerime geçirdim. Yattığım yatağı düzenleyip çıktım odadan. Korkularıma bir can daha kurban vermemek için terk ettim hastahaneyi.
Dün gece ki olanlardan sonra Poyrazı istetmiştim Yiğitten. Yiğit ise düşünmeden getirmişti oğlumu bana. Sabahı oğlumla etmiş sabah olduğunda da Yiğidi başımda bulamayınca bulduğum fırsattan yararlanarak hazırlanmış çıktım hastaneden.
Onun için ise bir not bıraktım. Sonuçta ne olursa olsun hem canımı hem de oğlumu bana geri vermişti, ona minnet borçluydum. Bu yüzden bir teşekkür etmeden gidemedim.
Hastahaneden çıkıp yolda yürümeye başladık oğlumla. Ne paramız vardı ne de burdan gidebileceğimiz bir araba. Burda kalmıştık, koskoca Karadeniz'in içinde yapayalnız kalmıştık. Gerçi biz ne zaman yalnızlıktan kurtulmuştuk ki!
Sabaha kadar düşünmüştüm. Nasıl olacak diye ve bir karar vermiştim. Bir iş bulup çalışacaktım. Daha sonra ise biriktirdiğim parayla bir ev alacaktım. Ev alana kadar da sığınacak bir yer bulacaktım.
Çok zordu biliyorum. Kimsesiz gibi sokakta yatmak. Paramız varken yokluk içinde yaşamak zordu ama olacaktı. Ben güçlü bir kadın olup ayaklarımın üzerinde dayatacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmış Sırlar
Misterio / SuspensoBakışlarımı tekrar babama çevirdiğimde gülümsedim. "Ben geldim baba." Dedim güçlü durmaya çalışırken. "Hiç sevmediğin, elinin tersiyle silip attığın kızın geldi. Sırf kendini öldürmek istedi diye namussuz ilan ettiğin, kendini neden öldürmek istedi...