11. Bölüm🐚

256 54 128
                                    

Selaaaammmm

Naber aşk tanelerimm???

Güzel okumalarr 💛💚

***

Saat yediye geldiğinde ''E hadi biz inelim artık. Çocuklar bekliyorlardır.'' deyip ayaklandım. Yiğit de beni onaylayıp ayağa kalktı. Rabia teyzeyle kısaca vedalaştıktan sonra merdivenleri inmeye başladık. Asansörümüz yok mu diye soruyorsanız cevap vereyim. Var. Ama değişik bir şekilde merdivenlere bağlıydım. Belki de düşmeyi çok sevdiğim içindir (!).

Ön bahçeye gelir gelmez çocuklar ve Bulut bizi karşıladılar. Bulut'u görünce kalbime yine bir şeyler olmaya başladı. Ama bu maçın kazananı ben olmak zorundaydım. Bu yüzden duygularımı hizaya getirmeye çalıştım.

''Merhaba!'' dediğimde tüm çocuklar aynı anda ''Merhaba!'' diye karşılık verdiler sevinçle. Enerjilerine bayılıyordum. Kendimi bir an için öğretmen gibi hissettim. Bakışlarımı Bulut'a çevirdiğimde bana gülümsedi. Ardından bakışları Yiğit'e kaydı. Ona baktığında gülümsemesi soldu nedense. Acaba aralarında bilmediğim bir şey mi dönmüştü? Bulut, Yiğit'e pek sıcakkanlı bir şekilde davranmıyordu.

İlkay, Yiğit'e yaklaşıp ''Ne haber abi?'' diye sordu yumruğunu ona uzatarak. Yiğit de elini yumruk yapıp İlkay'ın yumruğuyla tokuşturdu. ''İyidir aslan parçası. Senden ne haber?'' diye sorduğunda İlkay sırıtarak ''Maçı kazanırak daha iyi olcağım.'' dedi. Yani mesajı çoktan vermişti. Kaybetmek gibi bir seçeneğimiz yoktu.

''O zaman hemen başlayalım.'' dedi Yiğit. İlkay onu onayladı. ''Önce takımları ayarlayalım. Takım kaptanları kimler olsun?'' diye sordu İlkay.

Aklıma gelen fikri hemen onlarla paylaştım. ''Taş kağıt makas oynayarak belirleyelim bence.'' Hepsi beni onayladıklarında çember halinde toplanıp taş kağıt makas oynamaya başladık. Sona kalan iki kişi kaptan olacaktı.

Birkaç tur attıktan sonra kaptanlar belli olmuştu. Biri Bulut, biri Yiğit'ti. Aman Allah'ım! Ortalık kaos kokuyordu şu an. İkisi de birbirlerine delici bakışlar atmaya başlamışlardı bile. Allah'ım ne olur bu maç sağ salim, güzellik ve barış içinde bitsin.

İlkay, ''Şimdi de takımınızda olacak kişileri seçin. İlk kimin seçeceğini belirlemek için de bir kez daha taş kağıt makas oynayın.'' diyerek bir fikir sunduğunda ikisi de ellerini taş yapıp uzattılar. Bu ufak çaplı mücadelenin galibi Yiğit oldu. Yiğit taş, Bulut ise makas yapmıştı.

Yiğit, dudağının kenarını kıvırdı. Bize dönerek ilk seçeceği kişiyi söyledi. ''Rojin, gel.'' dediğinde epey şaşırmıştım. İlk beni seçmesini beklemiyordum açıkçası. Şaşkınlığımı askıya alarak hemen arkasına geçtim. Bulut'un ters bakışları Yiğit'in üzerinde oyalanırken ''İlkay.'' dedi.

Bu olay kısa sürdü. İki takım da tamamlandığında maça hazır olmuştuk. Takımlar şöyle ayrılmışlardı: Yiğit, ben, Baran ve Sara; Bulut, İlkay, Naz ve Eren.

Maç başlar başlamaz iki takım da son derece ciddi bir şekilde oynamaya başladılar. Gören de Derbi falan sanardı. Ne bu ciddiyet kardeşim?

Sara, ''Rojin abla! Yakala!'' diye bağırıp bana pas attı. Topu ayağımla sabitleyerek onu karşı kaleye doğru sürmeye başladım. Etrafıma şöyle bir göz atarak pas verebileceğim biri var mı diye baktım. Ama maalesef ki yoktu. Yiğit'i tutuyorlardı. Sara da az önce bana pas verip geride kalmıştı.

Kaleye iyice yaklaştığımda Bulut, önümü kesti. O derin bakan gözleri gözlerimi bulduklarında kalbimin ritmi bozuldu. Hayır! Eğer hemen zaafımı gösterirsem kaybederdim. Bir çalım atarak ondan uzaklaşmaya çalıştım. Ama yine hemen dibimde bittiğinde ona ters bir bakış gönderdim. Rojin hanımdan beklenmeyen hareketler!

Bir Yaz HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin