13. Bölüm🐚

223 51 230
                                    

Selammm!

Nasılsınızzz

Yeni bir bölümle karşınızdayımmm

Keyifli okumalarr 🧡

***

Mutfaktaki işlerimi hallettikten sonra pişirdiğim köri soslu tavuğun altını biraz kısarak tamamen pişmesini bekledim. Mis gibi kokuyordu.

Uzun zamandır Adel'le konuşmadığımı fark edip ona mesaj attım.

Rojin: Naber Adelciğim?

Adel: İyi, senden?

Rojin: Benden de iyi.

Özledim seni. Epeydir konuşmuyoruz.

Adel: Yarın işim yok. Yanına gelirim.

Rojin: İş yerine mi?

Adel: Fark etmez. Akşama sizin evde de buluşabiliriz.

Tam kabul edecektim ki vazgeçtim. Akşamları çok yoğun olacaktım. Bugün eve altı buçuk gibi gelmiştim. Ama işlerim sekize kadar bitmemişti. Biraz sonra da  Bulut'un yanına gidecektim. Yani akşam buluşmak olmazdı.

Rojin: Sen kızları topla ve benim iş yerime gel en iyisi. Sonra ne yapacağımıza bakarız. Sana anlatacağım çok şey oldu, biliyor musun? Bir gece yatıya gel.

Adel: Tamam. Yarın iş yerine geliriz. Akşama senin eve geçeriz.

Yani her türlü bu işin sonu bizim evde bitecekti. En iyisi bugün Bulut'a yarın gelemeyeceğimi söylemem olacaktı. Adel'i onaylayıp telefonu kapattım. Şimdi Bulut'uma gitme vakti!

Tepsiyi hazırladıktan sonra evden çıktım. Bulut'un kapısını tıklatmamla açılması bir oldu. Sanki gelmem için dakikaları sayıyormuş izlenimi vermişti.

Beni çok hoş bir gülümsemeyle karşıladı. Ben de ona, en az onunki kadar sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdim. ''Hoş geldin.'' dediğinde ''Hoş buldum.'' dedim neşeli bir sesle.

Beni içeri buyur ettiğinde uzatmadan içeri girdim. Yani fırsat ayağıma gelmiş. Tepecek değildim. Her fırsatı değerlendirmek gerekiyordu sonuçta.

Sofrayı kurduktan sonra yine birlikte yemeği yemeye başladık. Sanki onunlayken yemeğin tadı ayrı bir güzel oluyordu.

''İlk iş günün nasıl geçti?'' diye sorduğunda lokmamı yutup ona cevap verdim. ''Güzeldi. Ama epey yorucuydu. Saatlerce ayakta durmak zorunda kaldım. O kadar maaşı boşa vermiyorlar yani.'' Sitem edercesine söylediğim sözler karşısında kaşlarını çattı.

''O kadar yorulduktan sonra bir de benim için yemek mi yaptın?'' Kaşlarını çatmasının sebebi anlaşılınca gülümsedim. Söz konusu senken yorgunluğun hiçbir etkisi kalmıyor ki elmas gözlüm. Senin için kırk sekiz saat ayakta durduktan sonra bile yemek pişirebilirdim. İnan bana bundan asla bıkmazdım da.

Ama ona bu tarz cevaplar veremezdim. Bu yüzden ''Her türlü yemek yapacaktım ki. Aç kalamam sonuçta. Kendime hazırlarken sana da hazırlamış bulundum işte.'' diyerek kısa ve mantıklı bir açıklama yaptım.

''Olsun. Bir daha zahmete girmeni istemiyorum Rojin. Lütfen lafımı dinle. Ayağım sadece burkuldu. O kadar da kötü bir durumda değil. Bir iki güne bastonsuz yürüyebilirim bile. Bu yüzden her sabah ve her akşam bana yemek getirme zahmetine girme. Ben yarın birkaç meyve sebze alırım. Hazır yemek de yemem. Merak etme. Anlaştık mı?'' Son derece kibar bir şekilde söylediği şeylerden sonra inat etmemin bir anlamı yoktu.

Bir Yaz HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin