34. Bölüm🐚

108 14 117
                                    

Selaaammm

Naberrrr??🥰

İyi okumalarrr🩷

***

Zil sesini duymamızla ikimiz de telaşa kapılıp değişik bir taşkalanın içine girmiştik. Yiğit hızla üzerimden kalkıp kendini yan tarafa attı. Kolum altında kaldığından acı çeke çeke onu çekmeye çalıştım. Başardığımda da hemen ayağa kalkıp üzerimi başımı düzelttim.

Derin bir nefes alıp kapıya yöneldiğimde Yiğit de hemen peşimden geldi. Göz ucuyla bakarak gördüğüm kadarıyla o da dağılmış saçlarını ve kırışmış kıyafetlerini düzeltmekle meşguldü.

Kapıyı açtığımda annem ayakkabılarını çıkarmakla uğraşıyordu. ''Kızım, kapıyı merasimle mi açıyorsun? Bir saattir bekliyorum. '' Söylenmeye başladığında Yiğit'in varlığını hâlâ fark edememişti.

Ayakkabısını içeri sokup ayakkabı dolabına yerleştirdi. Arkasını döndüğünde çok şükür ki Yiğit'i gördü. Çok şaşırdığı söylenemezdi. Çünkü Yiğit uzun süredir sık sık geliyordu zaten evimize.

Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Yanımıza gelip Yiğit'e sarıldı. ''Hoş geldin Yiğit oğlum. Seni görmek ne güzel!'' Yiğit, bize her ne kadar sık geliyor olsa da annem her seferinde ilk kez gelmiş gibi büyük bir neşeyle karşılamaktan vazgeçmiyordu.

Benden daha çok sevdiğini söylemiştim! Beni daha görmeden söylenmeye başlıyordu ama onu görünce sanki hiçbir şey dememiş, hiç kızmamış, hiç azarlamamış gibi mutlulukla ve neşeyle doluyordu. Bu nasıl bir adalatesizlikti Allah aşkına!?

''Hoş buldum Pelin abla. Nasılsın?'' Annem onunla konuşmaya daldığında ikisi de sanki ben yokmuşum gibi salona doğru yürüdüler.

Onları memnuniyetsizce salona kadar takip ettim. Annem üzerini değiştirip geleceğini söylediğinde Yiğit beyin bakışları sonunda bana dönmeyi başarmıştı.

''Yiğitciğim annemi, babamı ve hatta kardeşimi bile benden çok seviyor olabilir misin acaba sen?'' dedim kinayeli bir sesle. Yiğit'e kıskanç demiştim ama sanırım ben ondan daha beterdim. Onu, aile üyelerimden bile kıskanyordum.

Yiğit, kıskanç hâlimi fazlasıyla sevmiş olacak ki kocaman sırıtıyordu. Ellerini birbirlerine kenetleyip hafifçe öne doğru eğilidi. Karşı kanepede oturduğundan aramızda belli bir mesafe vardı. Buna rağmen bir sır vermek istercesine kısık bir sesle konuştu. ''Hepsini çok seviyorum ama onları sevme nedenim sensin. Onlar dünyamsa sen de evrenimsin. Sen olmasan dünyam da olmazdı.''

Bu etkileyici cümleler karşısında öylece donakaldım. İliklerime kadar etkilenmiştim. Bu saatten sonra bana sevgisini kanıtlamak için tek bir şey daha söylemesine ihtiyacım yoktu. Bu cümle hayatımın sonuna kadar bana yeterdi.

Ona aşk dolu bakışlar göndermeye devam ederken annem içeri girdi. Yiğit'in yanındaki yerini aldığında ona bugün yaşadığı olayları anlatmaya başladı.

Annemin anlatacakları bittiğinde saat epey ilerlemişti. Yiğit'in burada kalacağını söylemenin vakti gelmişti. Boğazımı hafifçe temizleyerek dikkatleri üzerimde topladım.

''Anneciğim, bugün Yiğit'in bizde kalması gerekiyor. Sorun olmaz, değil mi?'' Ona yalvarır gibi anlamlı bakışlar gönderdim. İşi garantilemek gerekiyordu sonuçta.

Annem, Yiğit'e meraklı gözlerle baktı. ''Bir sorun mu var yoksa evladım?''

Yiğit oturuşunu dikleştirdi. Anneme bakarak ''Annemler gelmiş. Tahmin edersin ki onlarla yüzleşmeye hazır değilim henüz.'' dedi sıkkın bir sesle.

Bir Yaz HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin