22. Bölüm🐚

182 22 153
                                    

Selamlarrr

Naber canlarımm?? Umarım ki hepiniz çok iyisinizdir <3

İyi okumalarrr<3

***

2 ay sonra...

Hepimiz üniversiteyi kazanmıştık. Her birimiz bölümüne yerleşmişti. Hayal etsenize! Yıllardır hayalini kurduğunuz noktaya vardınız. İstekleriniz teker teker gerçekleşiyor. Sevdikleriniz yanınızda. Yeni hedefleriniz var, önünüzde güzel yollar var. Mükemmel, değil mi?

Hepimiz şu an o noktadaydık. Her şeyin yolunda gittiği o noktada...

''Kızım geç kalacaksın bak!'' Annemin sesiyle rujumu hızla sürüp çantamı omzuma taktım. ''Hazırım anne! Geliyorum.'' Bugün annem biraz geç çıkacaktı. Yol üzerinde de beni bırakacaktı.

Annemin arabasındayken hoş bir müzik açıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Aklıma geçen iki ayda yaşadıklarımız geldi.

Utku ve Gül çok yakınlaşmışlardı. Utku da sık sık bize katılır olmuştu. Ne zaman buluşsak o da bizimle oluyordu. Tabii hepimiz onu çok seviyorduk. Çok samimi, düşünceli ve olgun bir adamdı. Gül'le olan ilişkilerine henüz bir ad konulmamış olsa da aralarında hiçbir şey yok demek de mümkün değildi.

Ali ve Defne ise sevgili gibi olmuşlardı. Bugünlerde Defne, bu durumdan çok şikayetçiydi. 'Gibi' olması canını çok sıkıyordu. Ali, ona çıkma teklifi etmemişti. Defne'ye bunun gerek olmadığını, sevdiğini söylediyse yeterli olacağını söyeseler de bunu bir türlü kabul etmiyordu. Ki bana da çok mantıklı gelmiyordu. Net bir şeylerin olması, dile getirilmesi şarttı bence.

Yağmur ve Cengiz abi ise çok yakınlaşmışlardı. Beklediğimden daha hızlı sıkı fıkı olmuşlardı. Cengiz abi, sık sık Yağmur'un dersleri bittiğinde onu arabayla alıyordu. Sürekli randevulara çıkıyorlardı. Yağmur'da ise gözle görülebilir değişiklikler vardı. Mesela eskiden hep siyah giyen, erkeksi davranışları olan kız gitmiş, daha renkli, daha sevimli tarzda giyinen bir kız ortaya çıkmıştı. Tabii dış görünüşünde bir şeylerin değişmesi kişiliğinin değiştiği anlamına gelmiyordu. Hâlâ bildiğiniz Yağmur'du.

Bana ve Bulut'a gelecek olursak... Yakınlaşmıştık epey. Dediği gibi bisiklet sürme işini iyice kaptığımda beraber geziye çıkmıştık. O gün bol bol sohbet edip birbirimizi tanımaya çalışmıştık. Tabii yazın işlerimiz vardı. Bu yüzden çok sık görüşemiyorduk. Elmas gözlümden hâlâ ilk günkü kadar etkileniyordum. Ama o çok gizemliydi. Nasıl desem? Konuşurken samimiyetini hissedebiliyordum. Ama duygularını doğrudan dile getirdiği olmamıştı hiç. Özel hayatı, ailesi hakkında da bir şey duyduğum olmamıştı. Bir de farekettiğim bir durum vardı.

Bulut, sık sık bir yerlere gidiyordu. Bazen bir aramadan sonra, bazense işi olduğunu söyleyerek gidiyordu. Birkaç kere geç saatlerde döndüğüne bile tanık olmuştum. Bugünlerde aklımı karıştıran mesele de buydu. Acaba nereye gidiyordu?

Yiğit, aramıza duvarlar örmüştü. Arkadaş ve iş ortamı dışında pek yüz yüze gelmiyorduk. Rabia teyzenin yanına gittiğimde selam verip odasına çekiliyordu sadece. Başta bu durumdan hiç hazetmesem de zamanla onun kararına saygı duydum. Benimle arkadaş olmak istemiyorsa, bunda bir sakınca görüyorsa elimden bir şey gelmezdi. İlla 'Gel arkadaşım ol.' diyemezdim sonuçta. Uzaklaşmamız beni üzse de yapabileceğim bir şey yoktu maalesef.

Adel'le Gül, üniversiteye girdiklerinden beri yüzlerini görmek zor olmaya başalmıştı. Dersleri çok ağırdı. Zamanlarının çoğu derste ve kütüphanede geçiyordu. Gece saatlerinde buluşabiliyorduk ancak. Ki çoğu zaman yorgun oldukları için pek çok planımız erteleniyordu.

Bir Yaz HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin