4. Bölüm🐚

314 69 164
                                    

Selamlarrr <3

Nasılsınız bakalımm

İyi okumalar dilerimm🤍

***

Erkenden uyanıp hazırlanmaya başladım. Bugün çok sevdiğim iki aradaşımla kahvaltıya gidecektik. Ecrin ve Yağmur. İkisi de lisede tanıştığım çok sıcakkanlı kızlardı.

Onuncu sınıfa kadar aynı sınıftaydık. On birde sınıflar karışınca biraz uzak düşmüştük. Ama iletişimimizi hiç kesmemiştik.

Saçlarımı balıksırtı örmüştüm. Geniş, açık renkli bir kot, üzerine beyaz bir crop giymiştim. Tabii bol bol güneş kremi sürmeyi unutmamıştım. Telefonumu cebime attıktan sonra evden çıktım.

Merdivenleri ikişer üçer atlayarak indim. En ufak şeyde eğlence aramak gerekiyordu sonuçta. Öyle değil mi? Bunu demiştim ki son basamaklarda az daha takılıp düşüyordum. Demek ki her zaman da eğlence peşine düşmemek gerekiyormuş.

Binadan çıkıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Gözlerim acımıştı yakıcı güneşten dolayı.

Durağın yakınına gelmiştim ki aklıma güneş gözlüğüm geldi. Sırt çantamın bir kolunu indirip yana getirdim. Güneş gözlüğümü bulmak için çantayı karıştırdım. Gözlüğü bulduğum zaman sevinçli bir şekilde gülümseyip onu taktım.

Durağa geldiğimde başımı kaldırıp otobüsün gelip gelmediğine baktım. Tam o sırada durakta bekleyen otobüse binen birkaç kişiye gözüm takıldı. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken gördüklerimin doğruluğundan emin olmak için gözlüklerimi tekrar çıkardım.

Gözlerime inanamıyordum! Otobüse binen son kişi elmas gözlü çocuktu. İlk gördüğüm an hissettiklerimin aynılarını hissediyordum. Yine kilitlenmiş kalmıştım. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Heyecandan ellerim titriyordu. Kartını basıp otobüste ilerlemeye başladığında gözlerimi ondan alamadım.

Otobüs hareket ettiği an birden başını camdan dışarı çevirdi ve o an göz göze geldik. Üç saniyeden fazla sürmeyen bakışmamız bir asır sürmüş gibi gelmişti. O üç saniye içinde yüzündeki şaşkınlığı görebilmiştim. Bu demek oluyordu ki o da beni hatırlamıştı.

Otobüs gözden kaybolsa da arkasından bakmaya devam ettim. Kaç dakika boyunca böyle kaldım bilmiyorum. Yanımdan kaç otobüsün geçtiğini saymadım bile. Telefonum titreyince kendime gelebildim.

Ecrin arıyordu. Telefonu açtığımda nerede kaldığımı sordu. Yolda olduğumu söyledikten sonra telefonu kapattım. Bir dakika geçmemişti ki bineceğim otobüs geldi.

Binip kartımı okuttum. Neyse ki otobüs çok kalabalık değildi. En arkaya doğru ilerleyip tekli koltuğa oturdum. Başımı cama yaslayıp dramatik bir şekilde düşüncelere dalmak isterdim ama bu sıcakta alev alev yanan cama, aklı olan kılını bile dokundurmazdı. Ben de aklımı kullanmayı tercih edip böyle bir şey yapmadım.

Acaba onun orada ne işi vardı? Sadece denk mi gelmişti? Bu taraflarda işi mi vardı? İkinci kez karşılaştığımıza göre bunun bir anlamı olmalıydı. Aynen kızım kur kafanda sen. Üçüncü kez görürsem 'Kaderim.' deyip üzerine atlamayı düşünüyordum artık.

Kimsin sen yavrum? Ne yaptın bana böyle?

Bir sürü şey düşünürken dalıp gitmemeye dikkat ettim. Bu sıcakta durağı kaçırıp yürümek istemezdim sonuçta.

İki durak sonra varacağım yere gelmiştim. Otobüsten indikten sonra kızların beni bekledikleri lokantaya doğru yürüdüm. Kızları cam kenarında gördüğümde kocaman gülümseyerek el sallamaya başladım. Onlar da bana gülümsediklerinde Yağmur eliyle 'E hadi gir.' işareti yaptı.

Bir Yaz HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin