19. Bölüm🐚

202 36 144
                                    

Ben geldiiimmm

Bölüm Şarkısı: Yanımda Gülmedin O Kadar

Nasılsınız bakalım ballı çöreklerimmm

Keyifli okumalar dilerimmm <3

***

Rojin'in anlatımıyla...

Diğerlerini bulmak için dolaşmaya devam ettim bir süre. Etrafa bakınırken Bulut'u gördüm. Kendi halinde yürüyordu. Ara ara gözleri lunapark aletlerine takılıyorlardı. O anlarda yüzünü buruşturup yutkunuyordu. Bu, istemsizce gülümsememe sabep oldu. Lunaparktan gerçekten hiç hoşlanmıyor olmalıydı.

Ona doğru yaklaşıp hemen karşısında durdum. Başka bir yere baktığı için beni farketmedi. Bu sebeple ufak bir çarpışma yaşamıştık. Bana çarptığında hemen geri çekilip ''Pardon.'' dedi nazikçe. Beni gördüğünde endişeli ifadesi silinmiş yerine tatlı bir gülümseme yer edinmişti.

Etrafıma baktı. Tek olduğumu farkettiğinde kaşları hafifçe çatıldı. ''Neden teksin? Diğerleri nerede?'' diye sordu merakla. ''Zincirli salıncaklara bindik, biliyorsun ki. Yiğit'le iki tur daha attık. Diğerleri de ilk turdan sonra dağıldılar. Şu an neredeler bilmiyorum. Yiğit de lavaboya gitti. Ben de sizi arıyordum işte. İlk bulduğum da sensin.'' dedim şapşal şapşal sırıtarak.

''Hep sen bul beni.'' dediğinde kalp atışlarım hızlanmaya başlamışlardı. Bu çocuğun söylediği her bir kelime ne zamana kadar bende böyle bir etki bırakmaya devam edecekti ki?

Gözlerimi kaçırdığımda karşıma çıkan ilk şey dönme dolap oldu. En sevdiğim iki aletten biriydi. Bir zincirli salıncağın bir de dönme dolabın benim için yerleri çok ayrıydı. Refleksle Bulut'un bileğini tutup heyecanla zıplamaya başladım. ''Dönme dolaba binelim mi?'' diye sordum anın bana verdiği heyecanla.

Bulut'un bunları sevmediğini tamamen unutmuştum. Aklıma geldiğinde tam vazgeçecektim ki ''Binelim.'' dedi bir anda. Ona şaşkınca baktım. Hoşlanmadığı, korktuğu bir alete benim için mi binecekti şimdi? Bunu kabul edemezdim ki.

''Şey... Yani sen gezmene devam et istersen. Ben tek başıma binerim. Bölmüş gibi olmayayım.'' dedim telaşla.

Başını iki yana sallayarak ''Birlikte binelim.'' dedi net bir sesle. Tam itiraz etmek için dudaklarımı aralamıştım ki bileğimden tutup beni dönme dolaba doğru çekiştirmeye başladı. Şaşkınlığımdan sıyrılıp hafifçe gülümsedim. Benim için böyle bir fedakarlık yapması çok değerli bir olaydı. İçimi sıcacık yapmıştı.

Merdivenleri çıkıp boş kabine bindik. Karşı karşıya oturmuştuk. İyi olup olmadığını kontrol etmek adına onu şöyle bir süzdüm. Şu anlık bir sıkıntı yok gibiydi. Umarım ileride de bir şey olmazdı.

Kapılar kapandı ve yavaş yavaş yükselmeye başladık. Gözlerimi dışarıya çevirdim. Hava karardığı için şehir ışıkları her yeri sarmışlardı. Yeryüzünde birer yıldız gibi parlıyorlardı. Bu manzarayı kendimi bildim bileli çok sevmişimdir.

En üst noktaya geldiğimizde bakışlarımı manzaradan ayırıp Bulut'a baktım. Gözlerini sıkı sıkı kapatmış, ellerini birbirlerine kenetlemişti. Belli belirsiz titriyordu bile. Bunu ona yapmış olamazdım gerçekten. İçim pişmanlıkla dolarken yerimden kalkıp hemen yanına oturdum.

Bu hareketimle irkildi. Ama gözlerini hiç açmadı. ''Bulut... Bak bana.'' dediğimde başını iki yana salladı. Titrek bir sesle ''Böyle kalsam iyi olacak.'' dedi. Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki bu kadar dibinde olmasam duyamam mümkün olmazdı.

Bir Yaz HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin