YOUNG BOSS ~JİKOOK~

³⁴HOŞGELDİN BABACIM

Yorucu bir günün ardından sonunda evdeydik ama değdiğine eminim çünkü cimcimemize çok güzel bir bebek odası seçtik tabi Jungkook'un çıldırma noktasına gelip artık başının ağrıdığını söylemesini saymazsak.

Eve gelirken Arin aramıştı akşam 8 gibi evde olacaklarını söylemişti ve bu beni gerçekten germişti ah lanet olasıca Hanna kazanılması gereken bir iddia konusu vardı ve benim gerçekten bu iddiayı kazanmam gerekiyordu yani hormonlarımın devreye girmemesi ve kendime sahip çıkmam gerekiyordu...

Saat 8 olduğunda kapı çaldı ve kimlerin geldiğini tahmin etmek zor değildi. yemeği dışarıda yediklerini göz önünde bulundurursak birazdan iddia süresi başlayacaktı ve Jungkook bana pis pis sırıtarak bakıyordu lanet olasıca pislik şu anda ne kadar seksi olduğunu bir bilse ve onu nasıl arzuladığımı acaba yinede böyle bakar mıydı diye iç sesimle konuşurken

'Tabi ki bakardı seni aptal' diye karşılık verdi iç sesim 20 dk sonrasın da kahveleri yapmak için Arin ile birlikte mutfağa geçtiğimizde Arin

"Jimin üzgünüm " diyerek konuşmaya başladı. Yarı sitemli olarak

"Çok zor zamanlar geçirdik Arin ve her şey gerçekten daha yeni yeni düzeliyor " dedim ve karnımı tutarak

"Gerçekten bazen hormonlar yüzünden haddinden fazla tepki verebiliyorum umarım son bir günde bir sıkıntı olmaz " dediğimde Arin

"İnan bu kadına ihtiyacım olmasa bir dakika bile katlanmam ama David'in şirketi gerçekten çok zor zamanlar geçiriyor ve kahrolası sürtüğün şirketi ile o sözleşmeyi
imzalaması gerekiyor" dediğinde anlayışla kafamı salladım ve o devam etti sözlerine

"Bak, seni gerçekten çok iyi anlıyorum hani olur da bardağı taşıracak bir şey yaparsa hiç çekinme yanındayım " dedi sesi gayet samimiydi ona gülümseyerek

Hadi hazır kahveler içeri geçelim onu Jungkook ile yalnız bırakmak pek içimden gelmiyor" dediğimde gülümseyerek önden yürümeye başladı.

Salona girdiğimizde karşılaştığım manzara karşısında gözlerimi kıstım ve hızla masaya doğru yürüdüm sürtük Jungkook'un tam karşısındaki koltukta oturuyor ve ağzı kulaklarında İngilizce ,Amerika anılarından bahsediyordu sinirle elimdeki kahveleri sehpaya
bıraktığımda küçümseyici bakışlarını benim üzerimde gezdirdi ve kahvesini aynı sinirle önüne bırakıp Jungkook'un yanına oturdum. Jungkook, elini omzuma atıp beni kendine çektiğinde Hanna her ne kadar bozulsa da iğrenç ses tonunda konuşmasına devam etti

"Jungkook, Amerika da gittiğimiz cafe'yi hatırlıyor musun ?" diye sordu birden Jungkook

"Hanna bir çok cafe denemiştik arkadaşlarla " dedi umursamaz bir tonda ben halen Hanna'ya çok sürtüksün keşke ölsen bakışımı atıyordum etkileniyor muydu tabi ki
hayırrr.

Başlayan sürenin ilk 10 dakikasını atlatmıştık ki Hanna yine atağa kalktı "Jungkook'cum beraber kaldığımız evi hatırlıyorsundur" dedi o iğrenç gözlerini bana çevirdiğinde küçümseyici bakışlarından birini gönderdi ve devam etti konuşmasına

"Halen aynı duruyor biliyor musun hiç bir şeyi değiştirmedim" dediğinde artık susmanın yarar sağlamayacağını anladım ve lafa girdim

"Ara ara gidip hatıralarını mı tazeliyorsun" dedim Hanna aynı küçümseyici bakışlardan yönlendirerek Hanna

"Unutulamayacak kadar çok anımız var sadece evle sınırlı değil" dediğinde öldürücü bakışlarımı Jungkook'a yönlendirdimJungkook tarifi imkansız bir piçlik de sırıtıyordu ve ben şimdiden sinirlenmiştim bir anda Hanna'ya döndüm

"Sadece senin hatırlaman üzücü tabi yani bu seni üzüyordur " dediğimde Hanna'nın gözleri hırsla kısıldı bu hareketine zafer sırıtma mı takınarak karşılık verdim ve Jungkook elini omuzlarımdan belime indirip tahrik edici şekilde sıktığında zevkten inlememek
için kendimi zor tuttum...