¹⁷SENİNLE UYUMAYI ÖZLEDİM

159 14 3
                                    


  Üzerinde bana ait olan ve bedenine birkaç beden büyük gelen bornoz ile yere çökmüş, ağlamaktan gözleri şişmiş, burnu kıpkırmızı olmuş, yüzü gözyaşları ile sırılsıklam olmuş
bir Jimin. ve en dehşet vereni ise elindeki jilet...

Öylece bileğine dayamış, derisini hafif çizmiş ama daha derin kesebilmek için hıçkırıklar arasında daha fazla cesaret bekliyor gibi duruyordu. Sadece bir adımda
yanına çöktüm. Elindeki jileti yavaşça aldığımda halen daha hıçkırıklarla ağlıyordu. Yüzüne odaklanarak konuşmaya başladım.

"Ne yapıyorsun sen ? " dedim. Sesimin kendime bile yabancılığını umursamayarak,

"Hiç mi sevmiyorsun beni Jimin? " diye sordum. O anda gözlerini sanki daha ne kadar açabileceğini denermiş gibi kocaman açarak yüzüme baktı.

"Hiç mi önemsemiyorsun ? " diyerek devam ettim

"Sen, kendine zarar verdiğinde benim canımın nasıl yanacağını hiç mi tahmin etmiyorsun? ne O jilet ile yapmayı düşünüyordun? bileklerini kesip ölmeyi falan mı?" diye sorduğumda, gözlerinden akan yaşlara yenileri de eklendi ama susmayıp devam ettim.

"Peki geç gelseydim, sen kendini öldürseydin, ben ne olacaktım? " diye sordum.

Ağlaması daha da şiddetlenerek devam ederken, ona biraz daha yaklaşarak kollarımın arasına aldım.

"Lütfen sana yardım etmeme izin ver. Tek başına değilsin bak, hayatında ben varım ve tek başınaymışsın gibi davranma izin ver, beraber aşalım " dediğimde onun kollarını da kendi bedenimde hissettim .. Bana sarılmasına karşılık ona daha sıkı sarıldım ve ne
kadar süre orada, o şekilde kaldık farkında bile olmadım...

Hıçkırıkları iç çekişlere dönüştüğünde bedeninin rahatladığını fark ettim ve yerimden
kalktım. Halen yerde oturan Jimin'ne elimi uzattım. Bir süre elime baktı ve titrek elini avucuma bırakmasıyla sıkıca kavrayıp, onu kaldırdım.. Ayağa kalktığımda göz göze geldik ve derin bir nefes alarak,

"Elimi bir daha bırakmayı aklından bile geçirme" dedim ve devam ettim ..

"Bak sessizliğine dayanabilirim,uzaklığına da dayanabilirim ama Jimin, yokluğuna
dayanamam güzelim , ben seni bu kadar geç bulmuşken olmaz, tamam mı? olamaz sakın bir daha bunu yapmaya kalkma. Beraber aşacağız, her ne yaşadıysan birlikte sileceğiz tamam mı? " diye sorduğumda sadece başını sallayıp, o ince kollarını belime sararak cevabını vermiş oldu....

Yemek yedikten sonra Jimin'nin ilaçlarını verdim. Ruh gibi dalgın umursamaz oluşu canımı gerçekten çok ama çok acıtıyordu. Bir şeyler yapmalı, bir şeyler yapmalı ama
ne ne yapmalı ?

Saat baya geç olunca uykusunun geldiğini fark ettim. Gözleri açık kalmakla kapanmak arasında kalmış, uyumamak için savaş  veriyordu resmen. Her ne kadar yanımda gözümün önünde kalmasını istesem de

"Uyku vakti " diyerek çektiği işkenceye bir son verdim. Ayağa kalkıp, elimi kalkması için uzattığımda tereddüt etse de o minik elini avucuma bıraktı....

Odamın kapısını açtım, onuda arkamdan çekip odaya girmesini sağladım. Benden korkması, sinir olmam için yeterli bir sebep ama anlayışla sabretmem gerektiğini
kendime bir kez daha hatırlattım..
Yatağın yanına geçip, yatması için örtüyü kaldırdım. Ürkek ürkek yatağa girdiğinde örtüyü üzerine örttüm, yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve

"Ben yan odadayım korkacak olursan diye söylüyorum" dedim ve sesimi biraz daha ciddileştirmek için boğazımı temizledim ve

"Sakın bir daha deneme söz verdin " dedim o anda gözlerinin dolmasına neden olduğum için kendime sürüsüne lanet okudum ve elimi yanağına koyarak hafifçe okşadım.

YOUNG BOSS ~JİKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin