⁵⁶MİNİK FARE

56 9 5
                                    


Kötü haberin ardından üç gün hastanede kaldık. Bir çok test yapıldı ve sonuç olarak aldığımız üzücü haber ile yıkılmış bir halde eve dönmüştük. Kwan'nım şu anda babası ile beraber odasında. Jungkook karnını doyurduktan sonra uyutma bölümünde

"Bana bırak, Meleğimin de karnı aç" dedi Kwan'ı kucağımdan aldığında Cheonsa ile ilgilenmek için salona geçmiştim. Jungkook, Aslanımın odasını Meleğimin odasına tam zıt olacak şekilde okyanus mavisine boyanmıştı. Odanın duvarlarında Jungkook'un isteği ile küçük küçük dalgalar, dalgaların arasında küçük yelkenli motifleri vardı.

Kucağımda uyumuş olan Meleğimi odasına götürmek için merdivenlere yöneldiğimde, hemen Meleğimin yan odasında bulunan Kwan'nımın odasının önünde Jungkook'un içeriden gelen sesi ile duraksadım. Yarı açık olan kapıdan içeriye baktığımda, Aslanım, Jungkook'un kucağında olduğunu ve Jungkook'un ona bir şeyler söylediğini fark ettim. Tam bu arada kollarımda kıpırdanmaya başlayan Meleğimi hemen odasına götürdüm ve yatağına yatırdıktan sonra ses çıkarmadan odadan çıktım. Aralık olan kapıdan Kwan'nın odasına giriyordum ki Jungkook'un, sarf ettiği kelimeler ile duraksadım.

"Senin adını Kwan koydum aslanım, ve sen adının özelliğini taşıyacak, bundan sonra hayatına engel olan her şey ile güçlü olup savaşacaksın." dedi ve duraksadıktan sonra tekrar devam etti fısıltı gibi sesi ile

"Beni duymuyorsun farkındayım ama, bu hiç bir zaman duyamayacağın anlamına gelmiyor yada duymasan da bir birimizi anlamayacağımız anlamına. Her zaman birbirimizi anlayacağız aslanım, hiç bir zaman savaşmaktan vazgeçmeyeceğiz, yapmak istediğin hiç bir şeye engel olmayacak duymaman, çünkü sen duyana kadar senin kulakların ben olacağım, Jimim baban  olacak, kardeşin olacak ve hiç bir zaman araştırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bir gün muhakkak sesimizi duyacaksın aslanım..." dediğinde gözlerim yaşlarla doldu ve buna engel olamıyordum. Yavaşça yarı açık olan kapıdan içeriye girdim. Jungkook'un da gözleri yaşlıydı ve o yaşlı gözleri ile göz göze geldiğimde gözyaşlarıma hıçkırıklarım da eklendi ve bu halim ile karşılaşan Jungkook, sitemli bir ses tonunda

"Bebeğim sen böyle yaparsan o nasıl hissedecek güçlü olmayı, bak biz ne hissedersek oda onu hisseder, onun için biz onun hep iyi olacağını hissedeceğiz ki oda, hep bunu hissedip yaşayacak, ona yetebilen iyi bir baba olacağız, bu durumu araştıracak almamız gereken tüm eğitimleri alacağız, ne gerekiyorsa yapacağız tamam mı?" diye sorduğunda sadece olumlu anlamda başımı salladım ve kollarında mışıl mışıl uyuyan aslanımı kucağıma aldım. O kadar tatlı uyuyordu ki ve her şeye inat öyle güzel ve güçlü gülümsüyordu ki bu benim daha da çok ağlamama neden oluyordu. Bir süre ona baktıktan sonra Jungkook ile göz göze geldim ve fısıldadım

"Hiç bir zaman benim sesimi duyamayacak, bana hiç bir zaman baba diyemeyecek" dediğimde Jungkook sıkıntılı bir nefes aldı ve

"Belki, ama kesin değil ve öyle bile olsa bebeğim, seni duymasa da hissedecek bize baba diyemese de bunu hissettirecek, işaret dili eğitimleri var bu durumlarda nasıl iletişim kuracağımızı gösteren, araştırmasını yapıp onu öğreniriz ve minik aslanımız ile o şekilde konuşuruz. Doktorlar çözümü için araştırmalar yapıyorlar, sanki her şey kesinmiş gibi ümitsizliğe kapılma ki bizim ümitsizlik gibi bir hakkımız yok. herkes ümidini kesse de biz kesmeyeceğiz " dediğinde sımsıkı bir kez daha sardım minik oğlumu o gülümseyen yüzüne bir öpücük bıraktım ve daha huzurlu uyuması için yatağına bıraktım....

Jungkook arkamdan yaklaşarak belime sarılıp boynuma bir öpücük bıraktı ve fısıldadı tekrardan
"Adı gibi çok güçlü bir çocuk olacak emin ol bu durumu ile en çok o barışık yaşayacak, ve tekrar eminim ki benim aslanım bir gün sesimizi duyacak ve kendi sesini de duyuracak." dediğinde içimden dua ettim bir gün sesimi duymadan, sesini duyamadan ölmemek için....

YOUNG BOSS ~JİKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin