Hastaneden geleli 2 gün olmuştu. Aslanım duyduğu uğultulu seslerden oldukça rahatsız olsa da yine her şeyle savaştığı gibi bu durum ile de savaşıp alışmaya çalışıyordu. Ama bu işin en komik yanı Jungkook ile karşılıklı konuşma durumlarıydı. Yanı Jungkook artık her söylediğini hem işaret dili ile söylüyor, hem de konuşarak. Kwan, Jungkook ellerini takip ederek ne söylediğini anlıyordu ama duyduğu sesten dolayıda yüzünü ekşitiyor ve genelde de kulaklarını tıkıyordu. Jungkook her defasında bundan hoşnutsuz olsa da sesinin minik faremize net gideceği zamanı dört gözle bekliyordu....
1 yıl sonra
Ufaklıklar, artık okula başlamıştı. Yani ikisi de aynı okula gitmiyordu tabi ama ikisi de kendi okulunda mutluydu. Hyun, Cheonsa ve Suzzy aynı okuldaydı ve Hyun, Meleğimi her şeyden koruyordu. Kwan'nım ise işitme engellilere özel bir okula gidiyordu ve orada aldığı eğitimlerden dolayıda kendini her anlamda geliştiriyordu. Kulakları uğultu halinde duyduğu için ise farklı eğitimlerde alarak bu zorlu süreci daha hafifletici olarak atlatmaya çalışıyorduk. Bu arada Hyun, Cheonsa ve Suzzy, Kwanımın hemen yan okulundaydı. Çıkışlarda hepsini bir arada bulmak kolay oluyordu. Okul aynı kurumum okulları olduğu içinde oyun bahçeleri birbirine bağlantılıydı Hyun en büyükleri olduğu için başta Kwan olmak üzere hepsini koruyup kolluyordu.
..................
Çalan kapıyı açmamla şoka uğramam ve
"Kwan!" diye bağırmam bir oldu Kwan o minik yüzünü buruştururken elleri ile"Sorun yok baba, ben iyiyim ve lütfen bağırma " dediğinde ben, daha da şoka uğramış gibi ellerim ile
"Bu halin ne oğlum senin " diye sordum. Bana, hiç bir şey söylemeden içeriye geçmişti ve üzerindeki çantayı hızla atıp, oldukça sinirli bir şekilde odasına çıkmak için merdivenlere yöneldiğinde, kapı ağzında bu sefer Meleğim belirdi ve ben hızla
"Meleğim, kardeşine ne oldu? " diye sordum. Meleğim, olanca güzelliği ile
"Suzzy'nin sınıfındaki bir çocuk ile kavga etti. Çocuk, Kwan'nı döverken Hyun gördü ve Hyun da onu dövdü" dediğinde gözlerim yerinden çıkacaktı . Ne yani benim minik farem okulda bir kavga etmiş, üstelik dayak yemiş ve Hyun abisi tarafından kurtarılmıştı. Tanrım bu ufaklıklar sandığımdan da hızlı büyümüş ve sorunları çok erken başlamıştı. Ben bu düşünceler ile boğuşurken cebimde çalan telefonun sesi ile duraksadım, telefonu elime aldığımda arayanın Hyunlix olduğunu fark ettim ve hızla telefonu açtığımda Hyunlix,
"Jimincim Kwan nasıl? "diye bir soru yöneltti ve ben derin bir nefes alarak "Yüzü gözü hırpalanmış ve çok sinirli peki ya Hyun nasıl" diye sorduğumda Hyunlix
"Hyun'nun da yüzü yara içinde ama o daha sinirli. Felix'i aradım size gelmemizi söyledi size geliyoruz canım" dediğinde
"Tamam bekliyorum canım" diyerek telefonu kapadım ve hızla Jungkook'u aradım. Çalan telefona ikinci çalışında cevap veren Jungkook
"Bebeğim yoldayız, Felix ile beraber geliyoruz minik farem nasıl" diye sorduğunda gözlerim doldu kötüydü çünkü ve titreyen sesim ile
"Hırpalanmış ve çok sinirli " dediğimde Jungkook'un telefonda derin bir nefes aldığını duydum ve sonrasında
"Yarım saate evdeyiz" dedi ve telefonu kapattığında hızla Kwan'nımın odasına çıktım. Odaya girmeden önce içeriden gelen seslerle duraksadım. Minik farem o kadar sinirliydi ki eline ne geçerse sinirle savuruyor, atıyordu .Hızla odaya girerek onu durdurmaya çalıştım ve ona sarılarak durmasını sağladım. Kollarımın arasında derin nefesler alarak sakinleşen minik faremin, suratına baktım ve içim parçalandı. O yeşil gözlerinin biri morarmış. o minik burnu sürtünmeden dolayı sanırım çatlamış tahriş olmuştu. Bu görüntü ile gözlerim dolar iken Kwan, ağladığımı fark ederek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOUNG BOSS ~JİKOOK~
Romance"Sen benim en güzel hatamsın" Mpreg Semekook Ukejimin "Genç Patron - Özlem Çorapcı" jikook uyarlaması.