BU BÖLÜMDE HAFİF YETİŞKİN SAHNE BULUNMAKTADIR. SAHNE BAŞINDA VE SONUNDA **** İŞARETİNİ GÖRECEKSİNİZ. BU SAHNEYİ ATLAMAK İSTERSENİZ HİKAYE AKIŞINDA BİR EKSİKLİK YAŞAMAZSINIZ. KEYİLFİ OKUMALAR DİLERİM. YORUM VE OYLARINIZ İLE HİKAYEME OLAN GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN ❤︎
Rhea:
Alaz çoğu zaman bana iyi davransa da bazen onun için yalnızca bir kukla olduğumu hatırlatıyordu. Colin , Marlene ve ben festival alanına geldiğimizde uzun zamandır bu kadar canlı hissetmemiştim. Farklı yiyeceklerin tadına bakıyor , ulusa ait kıyafetler deniyor ve çok eğleniyorduk. Colin elinde iki bardakla geldiğinde hayatımda içtiğim en güzel meyve suyunu içmiştim. Ara ara gidip içmeye devam ediyordum. Meydanda dans zamanı geldiğinde bedenim sanki tamamen hafiflemişti. Marlene ile gülüyor , zıplıyor alkışlar eşliğinde dans ediyorduk. Kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim. Müzik yavaşladığında bir adam dans etmek için ısrar edince Alaz kendini gösterdi. Dans etmek istediğinde çok şaşırdım ama hayır diyemedim. Kollarımı boynuna doladığımda ne zaman ihtiyacım olsa orada hep Alaz'ın olduğunu düşündüm. Evet onu eş gibi sevmeyecektim ama belki benim için iyi bir arkadaş olabilirdi. Bedenim Alaz'ın ısısıyla iyice gevşedi. Bir tarafım bilinçliyken bir tarafım bilinçsizdi ve konulan daha çok bilinçsiz kısmımdı.
Alaz beni çekiştirirken beni taşıması için söyleniyordum. Niye bu kadar ısrarcıydım emin değildim. Birden ayaklarım havalandı ve Alaz beni kollarına aldı. Sarayın kapısına kadar şarkılar mırıldanarak Alaz'ın beni taşımasını daha da zorlaştırmıştım.
'' Rhea hadi gel seninle bir oyun oynayalım. Kazanırsan istediğin bir şeyi daha yerine getireceğim anlaştık mı?''
'' Oleeey ne oynayacağız?''
'' Odaya gidene kadar kim daha çok sessiz kalacak yarışacağız.''
'' Tamam.'' Diyerek ellerimde ağzımı kapattım. Alaz gülmemek için kendini zor tutuyordu. Odaya geldiğimizde Alaz sonunda dedi.
'' Ben kazandııım.'' Diye bağırırken hemen odaya girdik. Ben kazandım diye odada zıplıyordum.
'' Evet Rhea sen kazandın. Ne yapıyorsun?'' üstümü çıkarmaya başlamıştım.
'' Duş almam lazım ama kendim yapamayacak kadar yorgunum. Marlene uyumuştur. Beni sen yıka.''
'' NE!''
'' Hey oyunu ben kazandım ve bunu yapmanı istiyorum. Yoksa Ateş Prensi kimseyi yıkayamayacak kadar gururlu mu?'' sinirlenmişti. Üstüme ince bir elbise verdi.
'' Sadece kafanı yıkayacağım. Bedenini kendin yaparsın.''
******************
Küvetin içine oturttu beni ve çok sakin masaj yaparak saçlarımı yıkayıp duruladı. İşini bitirip ellerini çektiğinde kafam o kadar rahatlamıştı ki bir an için boşlukta kaldı. Sonra duştan çıktı. Üzerime geçirttiği siyah elbiseyi çıkarıp havluma sarınıp duştan çıktım. Hala kendimi gevşemiş hissediyordum. Sendelediğimde yanıma geldi ve beni tuttu. Tekrar beni kollarının arasına aldığında yüzlerimiz çok yakındı. Gözaltları koyulaşmış, saçları dağınık ve yorgun ama güzel bir yüzü vardı. Öylece bana bakıyordu. Gözlerinde hiçbir duygu yoktu. Bir insan bu kadar duygulardan uzak nasıl yaşayabilirdi? Yüzünü avuç içime aldım. Önce gözlerini, sonra burnunu öptüm. Dudaklarına bakarken boğazın temizledi ve saçlarımı taramamız gerektiğin söyledi. Beni koltuğa oturttu önce arkamdan saçlarımı taradı sonra yüzümü ona çevirdim önümden arkaya doğru taramaya başladı. Bu pozisyonda boynu yüzüme çok yakındı. O çok güzel kokuyordu. İstemsiz bir şekilde boynunu öptüğümde yüzümü yüzüme getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ulusların Yok Oluşu: Ateş Ulusu'na İtilen Toprak Prensesi
Fantasy'' Toprak Prensesleri'nin daha mütevazi olduklarını düşünmüştüm.'' Diyerek bana doğru yaklaşmaya başladı. '' Ne demek istiyorsun?'' '' Üzerinde böyle bir gecelik varken bence ne demek istediğim gayet açık.'' Diyerek daha çok yaklaştı. Gözlerine bak...