B21 - Ulusların Düğünü

44 7 3
                                    

Alaz:

Yoğun geçen bir ayın sonunda tekrar yola çıktık. Toplantılar beklediğimizden daha iyi geçmişti. Her ulus dikkatle beni ve Rhea'yı dinledi. Herkes şartları değerlendikten sonra kral ve kraliçeler bir madde eklenmesini istedi.

'' Toprak Prensesi Rhea ve Ateş Prensi Alaz'ın denetimden sorumlu olmalarını istiyoruz. Bu noktada kral ve kraliçeler yalnızca onlarla iletişim halinde olacaklar. Altı ay sonra ikisinin de uluslara yolculuk yapmasını ve ondan altı ay sonra da tekrar burada toplanmamızı öneriyoruz.'' Dediklerinde Rhea yutkunmuştu. Rhea'nın elini tuttum ve kabul ettiğimizi söyledik. Su Kralı büyük bir heyecanla ayağa kalktı.

'' Harika artık bu sıkıcı konuları kapattığımıza göre ilgilenmemiz gereken bir düğünümüz var!'' diyerek hepimizi gülümsetti.

Hazırlıklar güzel ilerliyordu. Rhea hangi ulusun nasıl çalışacağına kendisi karar vermişti. Ateş Ulusu güce sahip olduğu için malzemelerin taşınmasında diğer uluslara yardım ediyordu. Su Ulusu eğlenceyi sevdiği için müzik, danslar ve şovlarla ilgileniyor diğer ulusların hazırlanmasında yardımcı oluyordu. Toprak Ulusu yemekleriyle meşhur bir ulustu. Bu noktada yemek, pasta ve içeceklerle ilgileniyor diğer uluslardan her şeyin yetişmesi için yardım alıyorlardı. Hava Ulusu diğer üç ulusa göre daha sade bir ulustu. Ama çalışkan ve disiplinli bir yapıları vardı. Süslemeler ve davetlilere hizmet noktasında çok güzel bir iş çıkaracaklardı. Rhea'yı salonun ortasında buldum. Herkes gelip ona bir şeyler söylerken gülümsüyor, bazen şaşırıyor, bazen kaşlarını çatıyordu.

'' Nasıl gidiyor?'' beni gören yüzünde ki rahatlama beni mutlu etmişti.

'' Her şey harika gidiyor Alaz. Hepsi bir arada mükemmel bir uyum içindeler.'' Haklıydı. Her ulusun kendine özgü bir kıyafeti vardı. Ama her ulus kendi içlerinde değildi. Mutfakta, bahçede, salonda her renkten kıyafetli insanlar uyum ve neşe içinde çalışıyordu.

'' Ne zaman hazırlanmayı düşünüyorsun Rhea?''

'' Birazdan kral ve kraliçeler uğrayacak, daha sonra odama çıkacağım.'' Dediğinde hepsi içeri girdi. Herkes saygı ile eğildikten sonra işlerine devam etti. Gerekli kontroller yapılınca hazırlanma zamanımız gelmişti. Rhea odadan içeri girince sevinç çığlığı bütün sarayda duyulmuştu.

'' Flora Teyze!''

'' Alaz beni özel olarak buraya getirdi Rhea. Yanında olabildiğim için çok mutluyum.'' Rhea dolan gözleriyle bana dönüp sarıldı ve teşekkür etti. Artık onları yalnız bırakmam gerekiyordu.

'' Pekala gelin hanım hazır olmak üzere, sizde durumlar nasıl damat...'' Colin beni görünce olduğu yerde kaldı.

'' Tam bir kral gibi görünüyorsun.''

Benim için beyaz bir takım hazırlanmıştı. Sağ omzumda koyu kırmızı renkte bir kürk duruyordu. Saçlarım geriye doğru taranmıştı. Kafamda altından bir taç vardı. Ceketimin sol cebine nişan işaretimizin arması broş olarak yapılmıştı. Artık tek istediğim onu görmekti.

'' Hadi o zaman gidip kraliçemi bulalım.'' Dedim ve gülümseyerek odadan çıktım. Salonun kapısında Rhea'yı bekliyordum. Isısından geldiğini hissettiğimde kalbim dışarı çıkacakmış gibi çarpıyordu.

Arkamı dönüp ona baktığımda ikimizde dakikalarca öylece kalmıştık. Rhea'nın saçları dalgalı halde ensesinde bir topuz olarak yapılmıştı. Kafasında altın rengi bir taç ve tacın arkasından yere kadar uzanan beyaz, uçlarında bütün ulusların renklerini barındıran işlemeleri olan bir duvak uzanıyordu. Gelinliğinin üst kısmı beyaz çiçekler ve üzerinde pırlantalarla işlenmişti. Kabarık olmayan bir etekle tamamlanmıştı. Kollarında göğüs hizasından başlayan neredeyse beline doğru gelen tüller kollarının rahat edebilmesi için ortası açık duruyordu. Beyaza yakın parlaklıkta bir göz makyajı yapılmıştı. Gelinliğinin sol göğüs kısmında nişan sembolümüzün broşu duruyordu. Elinde yine bütün uluslarda yetişen çiçeklerden bir buket vardı. Rhea bir kraliçeden çok bir meleğe benziyordu. Sessizlik Rhea'nın öksürmesiyle bozulmuştu. Utandığını gördüğümde ne kadardır ona baktığımın farkında değildim.

Ulusların Yok Oluşu: Ateş Ulusu'na İtilen Toprak PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin