BU BÖLÜMDE YETİŞKİN SAHNE BULUNMAKTADIR. SAHNE BAŞINDA VE SONUNDA **** İŞARETİNİ GÖRECEKSİNİZ. BU SAHNEYİ ATLAMAK İSTERSENİZ HİKAYE AKIŞINDA BİR EKSİKLİK YAŞAMAZSINIZ. KEYİLFİ OKUMALAR DİLERİM. YORUM VE OYLARINIZ İLE HİKAYEME OLAN GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN ❤︎
Rhea:
Yolculuktan sonra evime döndüğümü hissetmiştim. Marlene'i gördüğümde içimde inanılmaz bir mutluluk oluşmuştu. Biz yola çıktığımızda hamile olduğunu biliyormuş. Ama bize engel olacağını düşündüğü için söylemekten kaçınmış. Bir aylık yolculuğun sonunda Marlene'nin dört aylık hamile olduğunu ve doğuma iki ay kaldığını öğrendik. Özellikle güç sahibi insanların çocukları diğerlerine göre daha erken doğum yapıyorlardı. Marlene'nin bir gücü olmasa da Colin güçlü bir ateş bükücüydü. Odaya girdiğimizde her ne kadar bir aydır Alaz'ın yanımda olduğunu bilsem de onu özlediğimi hissettim.
*********
Onu yatağa yatırdım ve ona bakarak üstümü çıkarmaya başladım. Tamamen çıplak kaldığımda yutkunduğunu ve özel bölgesinin sertleştiğini görmek bana keyif verdi. Yavaş yavaş yatağa yaklaştım. Yatağında karşısında durdum ve bir parmağımı ıslattım. Daha sonra o parmağımı önce göğsüme götürdüm. Göğüs uçlarımla oynarken Alaz'ın gözlerinin içine bakmaya devam ediyordum. Yavaş yavaş elimi kendi özel bölgeme götürüp kendimi okşamaya başladım. Kısa bir an gözlerimi kapattım ve açtığımda Alaz'ın da çıplak olduğunu ve eliyle kendi bölgesini yukarı aşağı oynattığını gördüm. Yavaşça bir parmağımı içeri sokunca Alaz'ın gözleri hem şehvet hem de öfkeliydi. Bunları bana kendisi yapmak istiyordu. Parmağımı içimden çıkardım ve ağzıma sokup çıkardım. Yatakta doğrulacakken ayakucundan bedenine doğru çıkmaya başladım. Kendi bölgesinde olan elini oradan çekip parmaklarını yalamaya başladım.
'' Ah Rhea....'' Bileklerinden tutup kollarını kafasının üzerine kaldırdım. Özel bölgelerimiz birbirinize sürtünüyordu. Belimi havaya kaldırdım ve diğer elimden yardım alarak birden içime girmesini sağladım.
'' Ah...'' inlememi durduramamıştım. Önce yavaş hareketlerle kalkıp inmeye başladım.
'' Bırak...'' kollarını bırakmamı istiyordu. Kafamı boynuna götürdüm.
'' Daha değil...'' diyerek kulak memesini ısırdım ve boynunu emmeye başladım. Aslında elimden kolayca kurtulabilirdi. Şu an sadece o izin verdiği için onu tutabildiğimi biliyordum. Hızlanmaya başlamıştım. Tempom arttıkça bedenlerimizin çarpma sesi daha çok geliyordu. Daha çok ıslanıyordum. Kollarını bırakıp üzerinde doğruldum. Elleri önce göğüslerimi buldu. Göğüs uçlarımı sertçe sıkarken kendimi durduramıyordum.
'' Daha sert Alaz... daha sert...'' dedikçe sertleşmeye ve belinden kuvvet alarak bedenini bana daha sert çarpmaya başladı. Elleri belime gelmişti.
'' Devam et...ah....'' Dediğimde o da doğruldu. Kollarımla kafasını sardığımda ağzıyla öpebildiği, ısırabildiği, emebildiği her yeri dolanıyordu. Ellerini kalçama koydu. Beni kaldırıp indirmeden sadece ileri geri hareket ediyordu. Her parçası içimdeydi artık.
'' Hoşuna gidiyor mu Rhea... iyi hissediyor musun....'' İnlemeleri arasında ki kelimeler arzu doluydu.
'' Evet..evet... ben çok iyi...hissediyorum....'' Dediğimde beni kalçalarımdan kaldırıp indirmeye devam etti.
'' Ah... bu...çok iyi...Rhea...sen... harikasın....'' Dedi ve ikimizde son arzumuzun sesini odaya bıraktık.
**********
Duşa girip yatağa uzandığımızda arkamdan sarıldı ve omzumu öptü.
'' Yorgun olduğunu sanıyordum.'' Gülümseyerek ona döndüm.
'' Ben de senin yorgun olduğunu sanıyordum.''
'' Sayende bütün yorgunluğum geçti.'' Dudakları şefkatle beni öptü ve uykuya daldık.
Geçtiğimiz bir hafta benim için çok zordu. Geceleri ulusların doğuşu ile ilgili gördüğüm görüntüler artık rüyalarımda farklı farklı zamanlarla kendini bana gösteriyordu. Bir gece rüyamda ormanın ortasında tek başıma duruyordum. Arkamdan bir kadın seslendi.
'' Merhaba Rhea.''
'' Merhaba.''
'' Kim olduğumu biliyorsun değil mi?''
'' Evet sen Dünya'nın Kalbi'sin.'' Gülümsedi.
'' Bir zamanlar öyleydim. Artık değilim.''
'' Ne oldu? Neden kendini bana gösteriyorsun?''
'' Taktığın aksesuarlar bir zamanlar bana aitti. Ama bunun hikayesini anlatacak kadar vaktim yok. Seni uyarmak için geldim Rhea. Yaptıklarınla yeni bir jenerasyonu uyandırıyorsun.''
'' Neden ben?''
'' Dikkatli olman lazım. Kim olduğunu anlaman ve ona göre hareket etmen lazım. Büyük bir felaket seni bekliyor. Yaklaşık dört ay sonra benim ölüm yıl dönümüm gelecek. O gün ortak saray adını verdiğiniz yerde öldüğüm yere git. Bütün cevapları orada bulacaksın.'' Diyerek kayboldu.
Ertesi sabah sarayda büyük bir gürültü ile uyandık. Ne olduğunu anlamadan bahçeye koştuğumuzda Marlene toprak büküyordu.
'' Rhea!'' gülümseyerek ve ağlayarak bana doğru koştu. Dışarıdan bir asker geldi.
'' Prensim dışarıda büyük bir kalabalık var. Bazı hamile kadınlar ateş bükebildiklerini, bir yaşına kadar olan çocukların ateş gücü olduklarını söylüyorlar. Ne yapmamızı istersiniz?''
'' Herkesi sarayın ortak salonuna davet et. Onlara hizmet edilsin. Gidip babamla görüşeceğim.''
'' Marlene, Colin'in yanına git. Ben de Alaz ile gideceğim.'' Üstümüze daha düzgün kıyafetler giyip kralın yanına gittik. Kralın elinde diğer uluslardan mektuplar vardı.
'' Bütün uluslarda güç sahibi çocuklar görünmeye başlamış.'' Dediğinde olduğumuz yerde donduk.
Bir süre bu bilgi ile ne yapacağımızı bilemedik. Daha sonra herkesi tek tek dinlemek için bir oda oluşturduk. Kral, kraliçe, Alaz ve ben güç sahibi olduğunu söyleyen herkesi test ettik. Gerçekten herkeste olmasa da bazı hamile kadınlarda ve bir yaşını doldurmamış çocuklarda güçler görünüyordu. İlginç bir şekilde bu kişiler çoğunlukla bizim Alaz ile ilgilendiğimiz köyden insanlardı. Kral güç sahibi olan ailelerin hepsini o köyde aynı bölgeye yerleştirdi. Çok sayıda asker o bölgeyi koruma altına alacaktı. Hepsinin bükme gücünü eğitmesi gerekiyordu. Bir hafta sonra orada bir okul kurulmasına karar verildi. Bütün gün yapılan toplantının sonunda nefes alabilmek için ormanda yürüyüşe çıktım. Birden bütün nesneler kendini göstermeye başladı.
'' Rhea iyi misin?'' gözlerimde yaşlarla Alaz'a döndüğümde dört element de etrafımda parlıyordu.
'' Sana bir şey söylemem lazım.'' Belki çok uzun zamandır bildiğim ve kabul etmekten korktuğum bir gerçeği dile getirmem gerekiyordu. Daha fazla tek başıma mücadele edemeyecektim. Sakince bana doğru yürüdü.
'' Ne olursa olsun yanındayım Rhea bunu biliyorsun.'' Gülümsemesi bana güvenebileceğim tek kişi ile beraber olduğumu hatırlattı.
'' Çok uzun zamandır rüyalarımda ulusların doğuşu zamanını görüyorum. Buraya geldiğimiz günden beri ilk defa Dünya'nın Kalbi dün gece rüyamda benimle konuştu. Büyük bir felaketin beni beklediğini söyledi.'' Alaz hiçbir şey demeden bana geldi ve sarıldı. İçimde tuttuğum bütün endişeyi onun kollarında serbest bıraktım.
Rüyalarımı neler gördüğümü anlattım. Diğer uluslarda gördüklerimi de Alaz'a anlatırken sakince beni dinledi.
'' Hava Ulusu'nda ateşin yüzüğüne dokununca ben de buna benzer bir rüya gördüm.'' Diyerek ne gördüğünü anlattı. Gözyaşlarım ve endişem artıyordu. Bunlar bir şekilde benim yüzümden oluyordu. Alaz'ın buna dahil olmasını ve zarar görmesini istemiyordum. Bunu hissedince ellerimi tuttu.
'' Lütfen Rhea yanında olmama izin ver. Şu anda başka bir durum ile karşı karşıyayız. Yeni doğanları kontrol altına almayı öğrenip bu işi çözdüğümüzde ilk işimiz ortak saraya gitmek olacak sana söz veriyorum. O zamana kadar seni rahatsız eden her şeyi benimle paylaşabilirsin. Seni korumak için ikimizi korumak için her şeyi yapacağıma söz veriyorum.'' Diyerek ellerimi öptü. Endişem geçmese de azalmıştı. Haklıydı şu an bununla ilgili bir şey yapamazdık. Önümüzde dört ay vardı. Bu dört ayda önce ulusumuza yardım edecektim. Sonra bize yardım edecektim. Alaz'a zarar gelmeyecek yollar bulmam gerekiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/371944681-288-k403603.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ulusların Yok Oluşu: Ateş Ulusu'na İtilen Toprak Prensesi
Fantasía'' Toprak Prensesleri'nin daha mütevazi olduklarını düşünmüştüm.'' Diyerek bana doğru yaklaşmaya başladı. '' Ne demek istiyorsun?'' '' Üzerinde böyle bir gecelik varken bence ne demek istediğim gayet açık.'' Diyerek daha çok yaklaştı. Gözlerine bak...