B17 - Ateş'e İtilen Başka Bir Toprak Prensesi

68 9 3
                                    

Alaz:

Rhea günden güne kötü olurken üzüntüden olduğunu düşünmüştüm. Daha sonra doktor kontrolleri başlayınca hiçbir tedaviye cevap vermemesi beni rahatsız etmişti. En kötü senaryonun gerçekleşeceğini duyduğumda dünyam yıkıldı. Rhea ölüyordu ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Yeterince derdimiz yokmuş gibi bir de kız kardeşi sanki ölmüş ve çoktan onun yerine geçmiş gibi davranıyordu. Ulusların anlaşması saçmalıktan başka bir şey değildi. Nasıl olurda Rhea'nın yerine birini koyabileceğimi düşünmüşlerdi? Onun yerini doldurabilecek hiç kimse yoktu. Defalarca karşı çıkmama rağmen sadece görünürde hazırlanmaya başlaması gerektiği söylenmişti bana. Rhea daha ölmemişti. Ölse bile öyle birini onun yerine asla koyamazdım.

Doğum günüme kadar dayanamayacağını söyleyip hediyemi verdiğinde bir yanım parçalanırken bir yanım hediyesini görünce sevinmişti. İçinde üzüntümü ve sevincimi barındıran gözyaşlarım akmıştı. Beraber uyuduğumuz gece benim için çok özeldi. Son olmasını istemesem de son olacağını hissediyordum. Rhea'nın son isteğini kırmak istemediğim için köye taşınmasına yardım etmiştim. Onu daha kötü görmemi istemediği için gece uyumuş olduğunu düşünerek Colin'le onu ziyaret etmeye karar verdim.

Duyduklarım karşısında her hücrem öfkeliydi. Rhea kendi kendini bilerek ve isteyerek zehirlemişti. Sadece benden kaçmak için yapmıştı bunu. Onu saraya odasına götürüp çıktığımda yaşayacağı için mutlu olsam da kendine, hem de benimle beraber olmamak için, zarar verdiği için çok kızgındım. Onu seviyordum. Onu mutlu etmek için bütün dünyayı yakabilirdim. O ise benden kaçmayı seçmişti. Beni sevdiğini söylediğinde yanımda olmanın onun içinde önemli olması gerektiğine inanmıştım.

Önümüzde ki dört gün boyunca Marlene panzehri kusursuz bir şekilde hazırlamıştı. Beni her gördüğünde aynı şeyleri söylüyordu.

'' Özür dilerim Prens Alaz hepsi benim suçum, lütfen prensese zarar vermeyin.''

'' Keşke prenses kendine zarar vermeye çalıştığında da bu kadar yalvarsaydın Marlene. Belki o zaman bu noktaya hiç gelmemiş olurduk.''

Onu kafese kapatmışım gibi düşünsem de ona asla zarar vermezdim. Bütün yemeklerde beraberdik. Tek kelime konuşmuyordu. Neden böyle yaptığını anlatmıyor ya da af dilemiyordu. Rhea'nın inatçılığı baş edebileceğimden daha fazlaydı. Enerji olarak daha iyi görünüyordu. Beslenmesini takip edebildiğim için eski haline dönmeye başlamıştı. Dört günlük sessizliği o bozdu.

'' Ne zamana kadar böyle devam edecek?''

'' Neyden bahsediyorsun?''

'' Ne zamana kadar beni kapatmaya devam edeceksin?''

'' Ne kadar zaman gerekiyorsa o zamana kadar.''

'' Alaz yaptığım şey için özür dilemeyeceğim. Ama bir daha yapmayacağıma söz veriyorum. O yüzden lütfen en azından Marlene'i görmeme izin ver.''

'' Tabii tekrar seni zehirlemesi için mi onu görmek istiyorsun?'' sinirleniyordu. Ama bunun işleri daha kötü hale getireceğini bildiği için gülümseme ile konuşmaya çalışıyordu.

'' Ne yapmamı istiyorsun?''

'' Yapacağın hiçbir şey benimle beraber olmamak için kendini öldürmeye çalışmandan kaynaklı acımı geçiremez Rhea.'' Oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi. Nasıl davranması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Halbuki tek yapması gereken bir daha beni terk etmeyeceğini söyleyip bana sarılmasıydı.

'' Alaz ikimizde hatalar yaptık. İkimizde bu hatalar için özür dilemek zorunda değiliz. Ama bu şekilde devam edemeyiz.'' Yine mi gideceğinden bahsediyordu.

Ulusların Yok Oluşu: Ateş Ulusu'na İtilen Toprak PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin