B3 - Rahiplerin Kutsaması

87 11 1
                                    

Alaz:

Onu ilk defa pencereden saraya girişinde gördüm. Beklediğimden daha mütevazi duruyordu. Kapıda gördüğümde ise bambaşka biri vardı. Rhea gerçekten çok saf ve sade bir güzelliğe sahipti. Ziyafet benim için bir işkenceydi. Sadece mecbur kaldığım için Rhea ile ilgilenmek zorundaydım. Bir eşe sahip olacağımı düşünürken bebek bakıcısı gibi hissetmeye başlamıştım. Her şey bitip odaya döndüğümde ilk görünüşte ki o saf ve mütevazi kadından eser yoktu. Demek ki gerçek kişiliğini o da benim gibi baş başa kalınca gösterecekti. Sadece biraz korkutmak isterken fazla güç kullanmıştım. Rhea'nın sessizliğini kabullenmek olarak algılamışken geri çekildiğimde yere bayıldı. Çok terliyordu. Elimi koydum ve yüklediğim ateşi geri almaya çalıştım. O bir prensesti. Bu kadar kolay etkilenmemeliydi. Doktoru çağırdım ve onunla ilgilendikten sonra odama döndüm. Rahiplerin kutsamasına kadar onunla kalmak zorunda değildim.

Bir hafta boyunca Rhea ile kısa kısa ziyaretlerde bir araya geldik. Dediğimi anlamıştı. Dışarıdan şimdiden çok uyumlu bir çift olarak görülüyorduk. Normalde kimse Toprak Prensesleri ile fazla iletişime geçmezdi. Uzun yıllardır evlenen prens ve prenseslerin çocukları olmuyordu. Bu nedende prensler soylarının devamı için güce sahip başka ateş kadınından çocuklar yapıyordu. Sembolik olması dışında Rhea'ya ihtiyacım yoktu. Ama yine de o gerçekten güzel bir iş yapıyordu. Birkaç büyüğün onunla özel olarak sohbet etmesine bile şahit olmuştum.

Rhea ve Colin beraber bahçe davetinde sohbet ediyorlardı. Colin benim kuzenimdi. Beraber büyümüştük. Benim için bu sarayda ki en güvenilir insandı. Colin eliyle ateşten ona bir şey gösterirken Rhea geriye doğru sendeledi. Colin belinden onu yakalayınca onlara doğru yürüdüm ve Rhea'nın arkasına geçerek belinden tutup kendime çektim. Şaşırmış gözlerle aşağıdan bana baktı. Böyle kollarımdayken çok küçük ve narin görünüyordu.

'' İyi misin Rhea?''

'' Düşündüğün için teşekkür ederim Alaz. İyiyim merak etme.'' Gülümseyerek elini elime koydu. Gerçekten başarılı bir oyuncuydu.

'' Merak etme Alaz , Rhea'ya...''

'' Prenses Rhea'ya.''

'' Sorun değil Colin ve ben isimlerimizle hitap etmeye karar verdik.''

'' Pekala nasıl isterseniz?'' Kolumu çekmeden kafasının üstünden öptüm. Saçları çiçek kokuyordu. Boğazını temizleyerek uzaklaştı.

'' Yarın rahiplere ziyaret var demek.''

'' Evet kuzen sen de geliyorsun değil mi?''

'' Tabi ki asla kaçırmam.''

Rhea yarın için hazırlanması gerektiğini söyleyerek uzaklaştı.

'' Çok şanslısın Alaz. Rhea gerçekten mükemmel.'' Yalnızca gülümsedim.

Saray kapısında Rhea'yı bekliyorduk. Merdivenlerden inerken büyüleyici görünüyordu. Ateş Ulusu'na katıldığını belli eden kırmızı bir elbise giymişti. Bu sadeliğin içinde bile parlıyordu. Colin kolunu ona uzatarak at arabasına kadar eşlik etti. Arabaya binene kadar gülümseyen Rhea baş başa kalınca düz bir ifadedeydi. O dışarıyı ben ise onu izliyordum. Bugüne kadar gördüğüm prenseslerden gerçekten farklıydı.

'' Bana söylemek istediğin bir şey mi var?''

'' Ne gibi?''

'' Arabaya bindiğimizden beri bana bakıyorsun. Kötü mü görünüyorum?''

'' Hayır. Olması gerektiği gibi görünüyorsun.''

'' Teşekkürler. Sen de öyle.'' Gözlerini gözlerime dikti. Gözlerinin içinde hafif yeşiller vardı. Hiçbir duygu belirtisi yoktu.

'' Alaz bir şey söyleyeceksen söyle.''

'' Bir şey söylemeyeceğim Rhea. Her şeyi çok doğru yapıyorsun.''

'' Sonuçta bir kuklayım. Kim bilir belki yanlış yaparsam bir daha boğazımı sıkarken beni öldürebilirsin.''

'' Öyle bir şey yapmayacağım. O gece için özür dilerim. Bir prenses olarak bu kadar güce katlanamayacağını tahmin edemedim.''

'' Neye katlanıp katlanamayacağımı test etmeye devam etmezsin umarım.'' Etrafa yaptığımız şov dışında ilk defa konuşuyorduk ve asla anlaşamayacağımızı görebiliyordum.

Rahipler dört ulustan güçleri olup soyu devam ettiremeyecek bağımsız bir topluluktu. Kutsama dört elementin en yaşlı rahiplerinin onay vermesinden oluşuyordu. Tapınağa girdiğimizde genç bir rahip bizi karşıladı ve salona götürdü. Dört rahip herkesin önünde evliliğimizi onaylayınca yemek başladı. Dört rahip Rhea'yı resmen esir almıştı. Ona karşı fazla ilgi gösteriyor gibilerdi. Yanlarına gidip konuşmalarına katıldım. Uluslarla ilgili pek çok farklı konuda sohbet ediyorlardı. Rhea onların sohbetine çok güzel uyum sağlamıştı. Gitme zamanı geldiğinde toprak rahibi Rhea'nın elini tuttu.

'' Prenses Rhea gerçekten çok güzel bir enerjin var. İçinde saklı olan bir güç olduğunu hissedebiliyorum. Neden birkaç gün burada kalıp enerjinle ilgili biraz çalışmıyoruz?'' yüzünde hoşuma gitmeyen bir gülümseme vardı.

'' Teşekkürler Toprak Rahibi ama Prens Alaz'dan o kadar uzak kalmak istemiyorum.'' Diyerek koluma girdi.

'' Prens Alaz o zaman sizde biraz kalsanız nasıl olur ?''

'' Teşekkürler rahip ama ulusta yapmam gereken işler var. Nişan hazırlığımız gibi.'' Diyerek Rhea'nın elini tutup öptüm.

'' Çok yazık oldu. Belki nişandan sonra tekrar bizi ziyaret edersiniz. Şimdilik iyi yolculuklar dilerim.''

Arabaya yürümeye başladık.

'' O da neydi öyle?''

'' Bilmiyorum Colin. Bir fikrin var mı Alaz?''

'' Hayır ben de sana fazla ilgi gösterdiklerinin farkındayım. Ben yanında olduğum sürece kimse sana zarar veremez merak etme.''

'' Merak etmiyorum zaten.'' Soğuk bir ses tonuyla söyleyerek arabaya bindik.

Saraya döndüğümüzde akşam olmuştu. Artık bütün eşyalarım odamıza taşınmıştı. Bundan sonra beraber kalacaktık. Odaya girince duşa gireceğini söyledi. Duştan çıktığında hiçbir hattını belli etmeyen bol bir pijama giymişti. Halbuki ilk gece yapmak istediği şeyi artık yapabilecektik. Her neyse onunla beraber olmak ilgimi çekmiyordu. Duştan çıktığımda bir yastık ve ince bir örtü ile koltukta uyur halde buldum. Ne istiyordu bu kadın anlamıyordum. Yaklaştım ve yavaşça onu kucağıma alıp yatağa bıraktım. Olabildiğince mesafe bırakarak yatağın diğer tarafına uzandım. Sabah uyandığımda hala uyuyordu. Yataktan kalkarken ince ses tonunu duydum.

'' Neden yataktayım?''

'' Bir yardımcı içeri girse ve bizi ayrı yatarken görse oynadığımız oyun sence nasıl görünürdü?'' döndüm ve ona baktım. Kaşları çatık örtüyü boynuna kadar çekmişti. Derin bir nefes alıp verdim.

'' Merak etme Rhea seninle beraber olmak gibi bir arzum yok. En azından evlenene kadar kimse bizden çocuk beklemeyecek. Ama aynı yatakta uyumak zorundayız. Alışsan iyi olur.'' Diyerek üstümü değiştirip odadan çıktım.

Ulusların Yok Oluşu: Ateş Ulusu'na İtilen Toprak PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin