5. Bölüm: Rize

769 26 6
                                    

Uçaktan indiğim gibi başımı kaldırıp yüksek ve yemyeşil dağlara baktım. Derin bir nefes aldım. Havası bile farklıydı Rize'min. Abim bir elinde kendi bavulu, diğer elinde benim bavulumla önden önden ilerliyordu. Ben de diğer bavulumu almış çeke çeke peşinden gidiyordum. Abim araba işini önceden ayarlamış olmalıydı çünkü arabası havaalanının önünde duruyordu. Bavulları arabaya yerleştirdikten sonra yola çıktık.

"Burası serinmiş," dedim kollarımı ovarak.

"Yaa, Allah'ın Rize'sinde mini etek giyersen öyle olur Efsun Hanım."

"Eteklerime laf etme. Minik etek bir markadır."

"Aynen, marka." Gülerek başını iki yana salladı. Rize'nin bildiğim yollarında sürdükçe hayran hayran etrafa bakıyordum. Burayı gerçekten çok özlemiştim. Öyle böyle değil yani. Çok. "Kızım yapıştın cama. Kaçmıyor Rize'nin dağları."

"Çok özlemişim. Her şeyini."

"Of ben kurt gibi acıktım." Yaklaşık beş dakika sonra ise araba Sezer abinin restoranının önünde durdu. Abimle beraber arabadan indiğimde birkaç kişi restorandan ayrılıyordu. Biz içeri girdiğimizde Sezer abinin diğer taraftaki çalışanlara bağıran sesi kulaklarımızı doldurdu.

"Ha şu masayu ne fuşki yedunuz da toplamadunuz got kafaliler?!"

"Sezer abi," dedi abim. Sezer abi başını çevirip bize baktı.

"Uyyy, Seko'm gelmuş!" Sezer abi elindeki tepsiyi bırakıp hızlı adımlarla yanımıza geldi. Abime sıkıca sarıldı.

"Sezer abim, nassun?"

"Sizi gördum daha iyi oldim." Abimden ayrılıp bana sarıldı. "Kiz sen ne böyümüşsun böyla."

"Büyuyeceğum tabii, güçük mü kalacaydum?"

"Açsunuz değul mi? Geçun, hayde. Masaya geçun. Ha oraya." Abimle bir masaya geçtiğimizde Sezer abi içeri geçmişti. Başımı çevirip abime baktığımda gülümsüyordu.

"Özlemişim vallahi," dedim gülümseyerek. "Deli dolu Rize insanını. Dağı, taşı, toprağı, Sezer abiyi." Abim de gülümsedi.

"Yarın da gider babaannemle cay toplarsınız, akşama özlem mözlem kalıyor mu görürüz."

"Çay toplamak mı?" dedim kaşlarımı çatarak. "Doğru, ikinci hasat vardı değil mi? Belki bitmiştir. Ağustosun sonu geldi neredeyse. Bırakmamışlardır belki."

"Sen ne zaman babaannemin çayı erkenden toplattığını gördün?" Sıkıntıyla ofladım.

"Hiçbir zaman." Gülerek arkasına yasladığında Sezer abi yanımıza geldi.

"Açsinuz değul mi? Ha burağa tok gelmeyeceğsinuz."

"Açız abim," dedi abim başını sallayarak.

"Evet Sezer abi," dedim ben de. "Bir de pepeçura var mı be? Vallahi çok canım çekiyor."

"Pepeçura mu isteyi senun canin? Bakturayum hemen mutfağa. Yemek ne alursunuz? Ne atturayum size?"

"Sana bırakalım abim," dedi abim. Kollarını masanın üzerinde birleştirip bana baktı. "Özel bir şey istiyor musun?" Başımı iki yana salladım.

"Tazecuk orkinosum geldu ha az önca. Yaruna buzluğa atacaydum ama hemen yapturayum. Hem de bakayum pepeçura kalmuş mu?" Yanımızdan ayrıldığında başımı muhteşem Rize manzarasına çevirdim. O sırada İrem'den bir mesaj geldi.

İrem:

"Hâlâ video ile ilgili bir şey söylemedin.
Polise gitme dedin. Ne yapacağım?
Sakin kalamıyorum.
Bir insan öldü Efsun. Belki evlatları,
eşi, ailesi vardı o adamın?
Sen bir adamdan ilk görüşte hoşlandın
diye bir kadın kocasının öldüğünü
bile bilmeyecek."

EfsunkârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin