36. Bölüm: Hasret

164 4 0
                                    

Tam on dakika sonra sonuç artık çıkmış olmalıydı. Tam iki tane, iki testi birden yapmıştım. Sonuca bakmak konusunda tereddütlerim vardı. Aslında tereddütlerimin ne olduğunu kendime itiraf etme konusunda da tereddütlerim vardı. Kalbim ağzımda atıyordu resmen. Pelin de sessizdi. Eve geldiklerindeki yanıma gelmiş, elime içinde testlerin olduğu kutuları bırakmış, yüzümdeki ifadeyi gördüğünde ise ne kendi mutluluğunu ve hevesini bana yansıtabilmişti, ne de bana bir kelime söyleyebilmişti.

İçinde bulunduğum hayatı sorguladım. Yaklaşık beş aydır, iki kez kaçırılmış, bir kez vurulup ölümle burun buruna gelmiştim.

Peki şimdi ben, bir bebek dünyaya getirip, o bebeği de bu dünyaya getirip ona bir ömür böyle bir hayat vermek istiyor muydum? Kesinlikle hayırdı bunun cevabı. Kesinlikle hayır. Ama bir tarafta Karan, onunla kurduğum o muhteşem ötesi hayaller, onun yanında kalbimde hissettiğim o heyecan, midemde oluşan o kelebek hissi. Hayallerim, hayır. Hayallerimiz. Benim tek bir hayalim yoktu artık. Bizim hayallerimiz vardı. Karan ve benim hayallerimiz. Tek bir hayal de değildi bu. Bir sürü, onlarca, yüzlerce ve hatta milyonlarca.

Bunun kararını tek başıma veremezdim ama. Çünkü ben, bu bebeği tek başıma yapmamıştım. Karan'a sormam, danışmam gerekiyordu. Tek başıma bir karar vermek haddime değildi. Korkuyordum, Karan'ı arayacak ve ya benim korkularımı geçirmesini bekleyecektim ya da o korkularıma katılmasını.

Yatağın üzerindeki telefonumu alıp Karan'ı aradım. İkinci çalışta sesini duydum. "Karıcığım," dedi. Yutkunma sesini duydum. "On dakikaya geleceğim Serkan," dedi ve birkaç açım sesi duydum. "Efsun'um, ne oldu güzelim? Uyumadın mı sen? Saat geç oldu."

"Karan, ben bir şey yaptım."

"Ne yaptın meleğim?" dedi sakin bir sesle. Sesi beni de sakinleştiriyordu. Hafifçe gülümsedim.

"Pelin'den ben test istedim."

"Virüs testleri falan var ya, onlardan mı?" diye sorduğunda alt dudağımı ısırdım hızla.

"Ne virüsü?" dedim hızla. "Gebelik testi istedim."

"Nelik testi, nelik testi?"

"Gebelik, hamilelik testi yani. Şu çizgi çıkıyor ya, ondan."

"Balım, bebeğim, karıcığım.. Sonuç ne?" Hızlı nefesleri kulaklarımı doldurdu. "Sen," dedi yutkunarak. "Ve ben." Hafifçe boğazını temizledi. "Anne baba mı olacağız? Olacak mıyız?" Heyecanlandığını hissettim. "Olsun bence. Ben olmasını çok isterim." Yeniden boğazını temizledi. "Sen de ister misin ki? Bence istersin. Neden istemeyesin ki? Bir oğlumuz olur belki, ya da bir kızımız." Sesi titredi. "Sonuç ne Efsun'um?"

"Bakmadım," dedim yutkunarak. "Öncesinde konuşmak istiyorum seninle. Belki de senin cesaretinden faydalanmak istedim, bilmiyorum. Karan, ben bu olursa sonra ne olacak.. Onu merak ediyorum.."

"Efsun, sonrasını bu zamana kadar hep düşünmedik mi? Hep sonrasını düşündük. Ben seni korumaya çalıştım, sonucunda sana hep zarar geldi. Bunu istemedim, ama oldu. Sonrasını, sonra olunda düşünelim. Olur mu? Bu sefer, anımızı ve mutluluğumuzu yaşatalım. Efsun, şu an ben bu bebeği istiyorum. Eğer olsa da, olmasa da. Peki, şu an bu bebeği sen istiyor musun? Olsa da, olmasa da?"

Yutkundum. Başımı kaldırıp camdan dışarı baktım. Ay ışığının vurduğu suya. "Çok istiyorum," diye mırıldandım. "Olsa da, olmasa da."

"O hâlde ikimiz şu an isterken, olsa da, olmasa da.. Bakar mısın o testlere?" Yutkunup telefonla beraber banyoya girdim. Testleri elime aldım. Başımı kaldırıp derin nefesler aldım. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Testleri çevirdim.

EfsunkârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin