Uyuyakaldığım yerden midemde hissettiğim bulantıyla kalktım. Koşar adımlarla banyoya girdiğimde klozetin önünde dizlerimin üzerine çöktüm. Birkaç dakika sonra derin bir nefes alarak geri çekildim. Ellerimi ve ağzımın içini yıkadım. Gizem benim yatağımda uyuyordu. Abim kendi odasında. Babam ise benim yattığım odada. Karan salonda. Yanına gidip kazağını hafifçe kaldırdım. Yarası kanamamıştı. Tenine dokunduğumda ise gözleri aralandı yavaşça. "Günaydın," dedi sadece.
"Günaydın."
"Efsun.."
"Ne?"
"Abinle kavga ettiğinin farkındayım. Yapma."
"Karışma. Ayrıca hâllettik."
"Sevindim."
"Bizim yüzümüzden Pelin ve abim, Uygar ve Zeynep ayrılmışlar."
"Üzülme, barışır onlar. Serkan özür dilemiş zaten de, Pelin burnunu sürtecek gibi."
"İyi olur. Abim ama.. Hak etti."
"Sen iyi misin?"
"Göründüğüm gibiyim."
"İyi gözükmüyorsun." Derin bir nefes aldım.
"İyi olmadığım içindir." Yutkundu. "Karan, öyle.. yok mecburdum, babam şunu söyledi şunu yaptı diye bahanelerin arkasına sığınabileceğin şeyler yapmadın sen. Sen, bizi parçaladın."
"Ben bunu biliyorum zaten. Seni ne hâle getirdiğimi de görüyorum Efsun, ben bundan hoşnut muyum zannediyorsun? Ha? Hoşuma mı gidiyor sevdiğim kadının gözlerinin içine bakıp seni istemiyorum diyebilmek? Efsun, ben seninle bir hayat, ömür düşlüyordum. Her şey paramparça oldu, dediğin gibi." Gözlerimden akan yaşları sildim hızla.
"Keşke baban sana her be söylediyse, bana söylesen de senden biraz da olsa nefret edebilsem. Çünkü inan, böyle yaşamak çok berbat." Midemde hissettiğim kasılmayla tepki vermemeye çalıştım. Ancak şiddeti giderek artmaya başladığında yüzümü buruşturup ellerimi karnıma bastırdım. "Ah!"
"Efsun," dedi hızla yarasını umursamadan uzandığı yerden kalkarak. "İyi misin güzelim? Ha? Ne oldu? Sancı mı girdi? Doğum mu başladı? Ne oldu?"
"Saçmalama Karan," dedim hızla. Derin bir nefes aldım. "Geçer şimdi." Bir anda ayağa kalkıp beni de kucağına aldı. "Karan.."
"Hadi hastaneye gidelim."
"Saçmalama içeride doktor var zaten. İndir beni yaran kanayacak aptal."
"Neler oluyor?" diye girdi içeri. "Lan sen benim kardeşime ne yapıyorsun?!" diye ise bir anda yükseldi.
"Hastaneye," dedi Karan. "Doğuruyor galiba."
"Kim doğuruyor?!" diye bağırdı Gizem.
"Ben!" dedim hızla. "Ay ben doğurmuyorum, kafamı karıştırdınız. İndir sen de beni Karan!" İndirdi.
"Kim doğuruyor o zaman?" dedi Gizem panikle.
"Sen niye panik oluyorsun?" diye sordu abim. "Kadın doğumcu değil misin sen?"
"Öyleyim de hayatımda kav defa evde doğum yaptırdım ben? Kafayı yemiş herkes. Efsuncuğum, kalmak isterdim hayatım ama benim, klinikte," dedi baskı yaparak klinik kelimesine. "Doğumum var. Gitmem gerek."
"Benim de çıkmam lâzım kızım," dedi babam. "İstersen seni ben bırakabilirim işine."
"Ay Fırat abi, çok iyi olur biliyor musun?"
"Baba sen nereye?" diyerek Karan'ın yanından uzaklaştım.
"Önemli birkaç toplantım var. Yurt dışından misafirlerim de var, karşılamazsam çok ayıp olur. Zaten, Karan'da iyi maşallah. Zımba gibi." Bunları söylerken ise Karan'a attığı bakışlar ise tam tersini gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr
Novela JuvenilKaradeniz mafyası!! Efsun Sezin Tunçoğlu gittiği tatil beldesinde bir adamla karşılaşacak ve onda aklı kalacaktır. O günden sonra tesadüfler silsilesi baş verecek, ikisinin de yüreğinde bir sevda filizlenecektir. Bu sevdanın arkasında gömülmeye yüz...