"Kiz Efsun," dedi tanımadığım teyzelerden biri. "Sesun guzelmuş. Bize bir türki çığır da göralum sesuni." Çığırmak??? Seni görmek??? Babaannem gururlu bir bakış gönderdi aşağıdan. Ne söyleyeyim ki ben şimdi size? Of. Derin bir nefes alıp işime devam ettim ve bir yandan da isteklerini yerine getirdim.
"Çayeli'nden öteye;
Gidelum yalli yalli,
Gidelum yalli yalli,
Gidelum yali..Sirtındaki sepetun;
Ben olayum hamali,
Ben olayum hamali,
Ben olayum ha..Sepetimun iperi;
Keseyi omuzumi,
Keseyi omuzumi,
Keseyi omu.."Resmen herkes işi gücü bırakmış, kolları kaldırmış horon tepiyordu. Eğlenceli de gözüküyordu bu hâlleri ha.
"Aç beyaz peştamali;
Bir göreyum yuzuni,
Bir göreyum yuzuni,
Bir göreyum yu..""Uygar!" Zeynep'in sesine bakmak istediğim sırada tam makasla keseceğim çayların üzerine kapkara, kocaman bir böcek gördüm. Çığlık atıp geri çekileceği sırada birine çarptım. Arkamı dönerken ise neredeyse düşüyordum. Yine aynı koku, aynı ten o geceki gibi belimden sarmalayıp tuttu beni. Başımı kaldırıp kömür karası gözlerine baktım.
"Karan.." Belimdeki elleri daha sıkı tuttuğunda hızla geri çekildim. Aşağıya bir bakış attığımda kimse bize bakmıyordu. Aksine, Zeynep'in elini tuttuğu adama bakıyorlardı. Bu adam.. Karan'la çarpıştığımız gece onu tekneye çağırmıştı. Sonra ise videoda o adamı denize atan adamlardan biriydi. Kuzenim kiminle evleniyordu böyle. Başımı çevirip yeniden Karan'a baktım.
"Çayelinden Öteye de söylüyormuşsun."
"Efendim?" dedim hâlâ olayım şaşkınlığıyla.
"Uçakta demiştim ya, Sertab Erener dinleye dinleye mi dönüyordun diye? Sen de Çayelinden Öteye mi dinleseydim demiştin. Onu da dinliyormuşsun." Hiçbir şeyi de unutmuyordu.
"Ha, evet. Rize'li olarak Karadeniz'e ait olan her şeyi seviyorum. Şarkıları dahil. Hadi yanlarına gidelim, şu teyzelerden biri görürse bizi evlendirebilirler, ya da babaannem yedisinden birinin oğluna verecek beni."
"Ne?" dedi birden. Ne anladıysan o canım. Hızlı adımlarla düşmemeye dikkat ede ede aşağıya indim.
"Kızlar açılır mısınız azıcık?" Teyzelerin arasından Zeynep'e ulaştığımda Zeynep hızla bana döndü.
"Kuzim, tanıştırayım. Uygar.. Uygarcığım, sana sürekli bahsettiğim kuzenim Efsun." Elini uzattı bana Uygar samimiyetle. Yüzümdeki şaşkın ifadeye ise gülüyordu.
"Memnun oldum," dedi. Elini tuttum.
"Ben de."
"Karan," dedi Zeynep. "Hoş geldin."
"Hoş bulduk," dedi Karan. Hemen arkamdan geliyordu sesi. Zeynep'in yanına geçtiğimde diğerlerine doğru dönmüş oldum.
"Ee, sizi tanıştırayım. Efsun bu.."
"Onlar zaten.." Hızla Uygar'a baktım. Gözlerimi kocaman açarak hem de. Babaannemin yanında bunu söylemek demek nikâh cüzdanını imzalamakla aynı şeydi. Uygar sustu. Zeynep de bir şey olduğunu anlamış olacak ki sustu.
"Uşağum," dedi teyzelerden biri Uygar'a. "Bizum kizu mu alacahsun sen?"
"He teyzam. Alacağum vallah." Karan Trabzon'lu olduğunu söylemişti. Uygar da mı Trabzon'luydu?
"Uyy, uşak bizun burali çıktı kiz Sevduye. İyu damat bulmiş sizun kiz." Babaannemin yüzündeki gülümseme büyüdü.
"Hee, iyi damat bulmiş benum kiz." Bütün cümleyi tekrar etmene gerek var mıydı babaanne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr
Teen FictionKaradeniz mafyası!! Efsun Sezin Tunçoğlu gittiği tatil beldesinde bir adamla karşılaşacak ve onda aklı kalacaktır. O günden sonra tesadüfler silsilesi baş verecek, ikisinin de yüreğinde bir sevda filizlenecektir. Bu sevdanın arkasında gömülmeye yüz...