O mesajdan sonra konuşmamıştık Karan'la. Zaten ne konuşacaktık? Kafam doluydu. Hem de fazlasıyla. Düşüncelerimden bir türlü uzaklaşamıyordum. Kalbim ağrıyordu. Vazgeçmek düşüncesi kalbimi ağrıtıyordu. Arabada çalan Mağusa Limanı da buna yardımcı oluyor olabilir miydi? Bu şarkı ne zaman çalsa babaannem ağlardı. Dedemin ismi Ali'ydi ve yaklaşık on beş yıl önce merkezde çıkan kavgada bıçaklanarak öldürülmüştü.
Ah dedeciğim, görüyorsun değil mi bizi? Seni çok özledim. Umarım annemle yan yanasınızdır.
Arabanın durduğunu bir anlık sessizlik olunca fark etmiştim. Gelmiştik. Yüzüme bir gülümseme kondurdum. Arabadan indiğimde abim yanıma geldi. Hemen arkamızdaki arabadan Selim abim, Ayla ablam, Demir Efe ve Zeynep indi. Demir Efe annesinin elini tuttuğunda hep beraber içeri girdik. Sezer abi bizi güler yüzle karşıladı. Bizim için hazırladığı büyük masaya geçtik. Manzarayı en güzel şekilde görebildiğimiz bir yere oturtmuştu bizi. Büyük masaya geçtiğimizde abim ve Selim abi karşılıklı oturdular. Ben abimin yanına, karşıma Ayla ablam. Ayla ablamın hemen yanında Demir Efe, benim diğer yanımda Zeynep.
"Ha iki uşak daha gelecek dedu Selum. Kim gelecek da?"
"Nişanlım," dedi Zeynep Büyük bir hevesle Sezer abiye.
"Ha kiz sen ne ara nişanlandun?"
"Daha nişanlandı, haftaya," dedi Ayla ablam.
"Hayirli olsin."
"Teşekkür ederim." Sezer abi başka bir masaya bakmaya gittiğinde Selim abim en sinirli bakışlarını Zeynep'e çevirdi.
"Ne maraklıymışsın nişanlanmaya. Daha nişanlın falan değil Zeynep. Bozma benim asabımı." Zeynep'in yüzü düştü anında. O benim gibi değildi. Abim bana bağırır çağırırdı ama ona aynı şekilde karşılık verirdim. Zeynep abisi ona birazcık sesini yükseltse şimdi olduğu gibi yüzü düşer ve hatta gözleri dolardı. Ayla ablam elini Selim abimin elinin üzerine koydu.
"Baba niye halama kızıyorsun?" dedi Demir Efe çatık kaşlarla. "Kızma benim halama!" Elini masaya vurdu. Al işte. Bir Tunçoğlu erkeği daha.
"Demir!" dedi Ayla ablam hızla. "Sana bir daha söylemeyeceğim. Büyüklerine karşı böyle davranamazsın. Bir daha o yumruğunu masaya vurursan sana ceza vereceğim. Bunun kötü bir şey olduğunu kaç defa söyleyeceğim?"
"Halam üzüldü ama anne." Ayla ablam başını kaldırıp Zeynep'e baktı. Başını çevirip kocasına baktı. Şu an yalnız olsalar fena kavga edebilirlerdi. Öyle bir bakıştı.
"İyi akşamlar." Uygar'ın sesi. Gelmişlerdi. Başımı kaldırmadım.
"Hoş geldininiz," dedi Selim abim. "Kolay bulabildiniz mi?"
"Bulduk bulduk," dedi Karan. Uygar, Zeynep'in diğer yanına oturduğunda Karan da Demir Efe'nin yanına oturmuştu.
"Eşim ve oğlumla tanıştırayım sizi. Ayla, Demir Efe. Karıcığım, Uygar ve Karan." Tanışma faslının ardından bakışlarım Demir Efe'ye kaydı. Uygar ve Karan'a yandan bakışlar atıyordu. Karan elini Demir Efe'nin omzuna koydu.
"Kaç yaşındasın Demir Efe?"
"Niye sordun?" dediğinde abim gülmüştü.
"Çok ayıp Demir," dedi Ayla ablam. Nazik olmak konusunda ne konuşmuştuk?"
"Sen benim halamla mı evleneceksin?" dedi Uygar'a bakarak. Başımı çevirip Uygar'a baktım. Gülümsüyordu.
"Evet Demir."
"Peki benim sana ne demem gerekiyor?"
"Enişte," dedi Zeynep.
"Amcam söz verdiği o oyuncağı alırsa derim. Yoksa demem enişte falan." Başımı abime çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr
Fiksi RemajaKaradeniz mafyası!! Efsun Sezin Tunçoğlu gittiği tatil beldesinde bir adamla karşılaşacak ve onda aklı kalacaktır. O günden sonra tesadüfler silsilesi baş verecek, ikisinin de yüreğinde bir sevda filizlenecektir. Bu sevdanın arkasında gömülmeye yüz...