Hep perdeleri çekmeyi ihmal ediyorduk. Güneş ışıklarının dürtmesi ile uyandığımda sabahın erken saatleriydi. Bir an acaba kapı mı çaldı da uyandım, diye düşünmüş, durup biraz dışarıyı dinlemiştim ama neşeyle ötüşen kuşların sesinden başka bir ses gelmiyordu neyse ki.
Ece yatağın diğer kenarında akşamki haliyle, çırılçıplak yüzükoyun yatıyordu. Meleksi bir hali vardı. Çelimsiz vücuduyla küçük bir su perisi gibiydi. Ve bu güzel kız benim sevgilimdi. Tanrıya şükrettim verdiği bu nimet için.
Bir bacağını karnına doğru çekmiş, poposunu sanki biraz yukarı kaldırmış gibiydi. O anda bir elinin vücudunun altında kaldığını, o nedenle öyle göründüğünü anladım. Kolunu altından çekip rahat bir pozisyona getirmeyi düşündüysem de uyanır diye vazgeçtim.
Duş yapıp tekrar odaya geldiğimde hâlâ öyle yatıyordu. Yatağın ayakucuna iliştim. Minik ayağını incecik bileğinden tutup tabanını şefkatle öptüm. Öyle derin uyuyordu ki öpücüğümü hissetmemişti bile. Bu beni cesaretlendirdi. Bacağının arkasına, baldırına öpücükler kondurarak yukarı doğru ilerledim. Küçük kalçasına öpücükler kondurduktan sonra, iki elimle avuçladım. İki yanağı birden kavrayabiliyordu avuçlarım. O kadar küçük, güzel ve diriydiler. Bu hal beni heyecanlandırmıştı.
Bacak arasına burnumu soktum. Orası kadınlık, ter ve meni kokuyordu. Benim sıvım belki de hâlâ içindeydi. Kolumla karnından kavrayıp kalçasını biraz havalandırdım. Uyanır gibi olmuş ama hemen dalmıştı. Nefesinin uyku düzenine girmesini bekledim. Sonra küçük öpücükler kondurmaya başladım bacak arasına, bu arada elimle avuçlarken işaret parmağımın ucuyla dudakların arasına yavaşça dokunduruyor, hafifçe parmak ucumu değdiriyordum. Islanmaya başlamıştı. Parmağımı içeri doğru yavaşça hareket ettirirken kıçına öpücükler konduruyordum. Yumuşacık bir yastık gibiydi kıçı. Öpmelere doyamıyordum. Bu arada parmağım içeri iyice girmiş, ileri geri, sağa sola hareketleriyle amı da iyice ıslanmıştı.
Karnını kavrayan kolumla biraz daha çekip kıçını iyice havalandırdım. Bacak arasına doğru hamle yapıp dikkatle ve çok yavaş hareketlerle benimkini yerleştirdim. Küçük hamlelerle içeride ilerlemeye başladığımda kalçası bana cevap vermeye başlamıştı. Ama Ece'nin uyandığına dair bir işaret yoktu. Pozisyon rahatsız etmiş olmalı ki yavaşça yanına doğru dönünce ben de ona uydum. Böylece iki kaşık gibi içiçe hale gelmiştik. Karnını tutan kolumu kaydırıp memesini avuçladım, diğer elimle de narin omuzundan tutup darbelerimi sertleştirip hızlandırdım. Her hamlede daha da derine doğru gidiyordum ve Ece'de aynı sertlikle kalçası ile karşılık veriyordu. Müthiş bir duyguydu. Gözlerimi kapayıp kendimi hareketlere bıraktığımda gözümün önüne gelen Asu'nun simasıydı. Korkuyla gözümü açıp Ece'ye daha sıkı sarıldım.
Çok güzel bir ritm tutturmuştuk. Benim hamlelerime kalçası ile aynı şekilde karşılık verirken artık "Oh canımmm... oh... oh... daha derine... ohh. Seni tamamen hissetmek istiyorum... ohhh" diye sesler çıkartıyor, bu sözleri beni daha da tahrik ediyor daha sert vuruyordum darbeleri. Bu kez aynı anda geldiğimizi söyleyebilirim. Müthiş bir duyguydu. İkimiz de acayip hızlanmıştık. Ece'nin kalçası terli karnıma vurdukça "plop plop" diye sesler çıkmaya başlamış, Ece'nin "oh, oh, oohh"una, benim "ah, ahhh, ohh"uma karışmıştı.
Kaslarımız gevşemiş kendimizi sarmaş dolaş uykunun kolarına bırakmıştık. Uyanmamız için oda telefonunun çalması gerekmişti. Saat 12 olmuştu. Otel kuralları gereği artık odayı boşaltmamız gerekiyordu. Ama arayan görevli kendi inisiyatifiyle bize iki saat geç çıkma hakkı vermişti. Rahat rahat hazırlanabilirdik. Teşekkür ettikten sonra oda servisini arayıp iki kişilik bir kahvaltı ısmarladım. Bu sırada Ece duşa koşmuştu bile. Ve beni de yanına çağırıyordu. İyice bir yıkayacaktı. Uzun uzun yıkanıp çıktığımızda masanın üzerinde kahvaltımız hazırdı.
Havaalanında, eve dönerken hep tedirgindim. Kafama Zehra'nın yaptıkları takılmıştı. Bu kadar öfkelenip, kızmasının nedenini anlıyordum ama işi beni hapise attıracak komplolara vardırması sinirimi attırmıştı. Ece sinirimin tepemde olduğunu fark etmiş olmalı ki hemen hiç sesini çıkartmamış, koluma sımsıkı sarılıp başını göğsüme yaslayarak uslu uslu oturmuştu.
Ece'yi eve bıraktıktan sonra arabaya atlamış, gaza basmıştım. Aklımda bir plan yoktu. Sadece Zehra'yla yüzleşmek, yaptıklarının nedenini sormak istiyordum. Ama milim milim ilerleyen akşam trafiği öfkemi artırmıştı. Bu trafiğin sorumlusu olarak bile Zehra'yı görüyordum. En doğru hareket çevire çevire dövmekti ama karnı burnunda bir kadına elim kalkmazdı.
Yolda büyük bir spor mağazası gözüme çarpınca planımı yaptım. Spor mağazasından bir beyzbol sopası aldım. Anahtarım vardı ama Zehra her şeye şahit olsun diye evin kapısını çaldım. Kapıyı açarken gözlerimdeki öfkeyi fark etmiş gerisin geri kapamaya çalışmıştı ama kuvvetlice bastırınca gücüme karşı koyamamıştı.
Zehra'yı kenara itip koşar adım içeri girdim, gözüme çarpan ne varsa beyzbol sopasıyla vurup kırmaya başladım. Girişteki portmantonun aynasından başladım. Televizyon ekranına sıkı bir darbe vurdum. Camlı dolaba giriştim. Önce camlarını indirdim, sonra da içindeki tabak çanağa giriştim. Büyük pencerenin camını da ihmal etmedim. Vurduğum her darbede içm biraz daha ferahlıyordu.
Salonu bitirmiş yatak odasına geçecektim ki iki kolumdan iki kişinin tuttuğunu fark ettim. Aramızda küçük bir boğuşma geçti. İyi bastırıyorlarrdı. Sırtıma da biri binmiş, üç kişi olmuşlardı. Dayanamayacaktım. Sonunda pes ettim.
Komşular gürültüye daha fazla dayanamayıp sonunda müdahale etmişlerdi. İşin bir karı koca kavgası olduğunu anlayınca araya girmek istemediler ama benim de efendice çıkıp gitmemi söylediler. Zaten birileri çoktan polisi çağırmıştı.
Arabayı çalıştırıp park ettiğim yerden çıkarken polis arabası da gelmişti. Ama benimle ilgilenmediler. Arabayı oldukça sakin sürüyordum. Belki de o nedenle beni olayla ilişkilendiremediler.
Otoyola çıkınca avukatımı aradım, olayı işime geldiği gibi anlattım. Biraz canı sıkılmıştı ama çok da söylenmedi. "Yapmasaydınız daha iyi olurdu. Güzellikle hallederdik. Şimdi karşı tarafı ikna etmek çok daha zor olacak" dedi. Umurumda değildi. "İsterse boşanmasın, her hafta gider bugünkü gibi evi başına yıkarım" diye geçirdim içimden. Ama avukata "Siz bir çözüm yolu bulursunuz. Size güveniyorum" dedim.
Eve vardığımda oldukça geç olmuştu. Ses çıkartmamaya çalışarak girdiğimde salondaki kanepede Ece ve Asu'nun birbirine sarılmış, oturur vaziyette uyukladıklarını gördüm. Giyiniklerdi. Beni beklerken daha fazla dayanamamış uyumuş olmalıydılar. İki küçük kız çocuğu gibi birbirlerine sarılmış, kafa kafaya vermiş o kadar güzel uyuyorlardı ki uyandırıp uyandırmama konusunda kararsız kaldım.
Ses çıkarmamaya çalışarak tuvalete gitmiştim. Çişimi edip döndüğümde yarı uyanık vaziyetteydiler. Ece elimi tutup beni yatak odasına çekerken yorgunluktan ve sinirden gözümü uyku tutmayacağını düşünüyordum.
Ece yatağa yatar yatmaz kollarımın arasına girmiş hemen uykuya dalmıştı. Benimse bir türlü gözümüm uyku tutmuyordu. Aklım Zehra'nın nasıl bir karşı atak yapacağındaydı. Her an kapıya polis de dayanabilirdi, Zehra'nın akrabaları da. Ertesi gün kızlara fark ettirmeden kendimce tedbirler almış, işyerinden kalın bir demir çubuk getirmiştim. Bir de tabanca temin etmeye çalışıyordum.
Saldırı bekliyordum ama Zehra yenilgi bayrağını çekmiş, boşanmaya razı olmuştu. Sadece bazı şartları vardı. Her hafta sonu oğlumu görecektim. Okul masraflarını karşılayacak, evin kirasını da ödeyecektim. Bunları istemekte haklıydı çünkü kendi maaşı ile ev kirasını bile ödeyemezdi. Kırıp döktüğüm eşya için de para istiyorlardı. Avukatım biraz pazarlık edersek belki rakamı düşürebileceğini söylemişti ama söyledikleri rakamın yüksekliğine bakmadan hemen kabul ettim. Zehra'ydı bu, birisi aklını karıştırır, boşanmaktan vazgeçebilirdi. Hazır ikna olmuşken işi bitirmeliydim.
İki taraf da razı olduğu için boşanma da tek celse de gerçekleşmişti. Hakim hanım "biri karnında iki çocuk var, biraz süre vereyim, barışmayı deneyin" demiş ama Zehra'nın kararlılığını görünce boşanma kararını vermişti.
Yıldız'a tıklamayı, tavsiye etmeyi ihmal etmeyin! Yorumlarınız da benim için çok önemli 😁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçlü İlişki (Tamamlandı)
General FictionEvli bir adam sosyal medya üzerinden tanıştığı bir genç kızla ilişkiye girer. İlişkileri kısa zamanda aşka dönüşür. Ama genç kızla aşkı yaşamak demek onun kardeşi gibi sevdiği, aynı evde yaşadığı kızla da birlikte yaşamak demektir. Bu birlikte yaşam...