Bölüm 34

460 4 0
                                    

İşimin bitmesi öğleden sonrayı bulmuştu. Neyse ki Ece genel olarak çok uysal bir kızdı. Birkaç kez telefon etmiş ama işim olduğunu öğrenince kızıp sinirlenmemişti. Sadece, "biraz daha gelmezsen mobilyaları ben kuracağım, hepsi kafamıza yıkılacak" diye beni tehdit etmişti şaka yollu. Haklıydı. Çok gecikmiştim. Ama bizim işlerde böyle son dakika sürprizi çok olurdu. İyi bir müşteri aramış yeni sezon için görüşmek üzere görüşeceğini söylemiş ama bir türlü gelememişti. Geldikten sonra da laf uzadıkça uzamış, öğle yemeği saati gelmiş, ben de müşteriyi ve adamlarını yemeğe götürmek zorunda kalmıştım.

Eve geldiğimde saat üçü geçiyordu. Yarım ekmeğe döner ve ayran almıştım. Ece belki bana kızıp sitem edecekti ama elimdeki dönerci torbasını görünce yumuşadı "Benim düşünceli sevgilim" diye sarıldı.

Tek başına perdeleri asmayı başarmıştı ama kutularını açmış olsa da mobilyaları birleştirememişti. Ece yemeğini yerken ben de ufaktan işe başlamıştım. Bu tip işlere elim yatkın olmasına rağmen kurulum planları bana da karmaşık gelmişti. Adım adım gitmek ve çok dikkatli olmak gerekiyordu. Vidaları doğru yere taktın mı sorun yoktu.

Ece'nin pratik bir kafası vardı ve benden sabırlıydı. Planları hemen kavramış, nereye hangi vidanın takılacağını da çözmüştü. İyi bir ikili olmuştuk. Mobilyaları kurdukça çocuklar gibi seviniyordu.

Odalar doluyor, güzel bir ev ortaya çıkıyordu. Yatakları da değiştirsek iyi olurdu, dedim. Ama nedense onlara garip bir bağlılığı vardı. Bana özellikle şilteler oldukça eskimiş, göçmüş görünüyordu.

Kendi yatağının üzerine hemen bir çarşaf serdi, çarşaf kirlenmesin diye üzerindeki gömleğini, altındaki eşofman altını çıkartıp kendini yatağa attı. Niyeti yatağın ne kadar rahat olduğunu göstermekti ama ben bunu bir aşk çağrısı olarak algıladım.

Sırt üstü yatmıştı. Saçları dağılmış, tozdan kirlenmişti. Bakışlarından da yorulduğu anlaşılıyordu. Üzerinde ince askılı bir siyah fanila, altına beyaz pamuklu bir külot vardı. Güzelliğini belleğime kaydederken gömleğimin düğmelerini çözüyordum. O da beni yattığı yerden izliyordu. Pantolonumu çıkartırken "Duş yapsan!" dedi. "Banyoyu pırıl pırıl yaptık" derken aklına bir şey gelmiş gibi yerinden doğruldu. Gözleri bir yaramazlık yapacakmışcasına parlıyordu. "Ben de terledim aslında. Birlikte mi yıkansak?" diye sormasıyla kucaklayıp doğruca banyoya koştum. Düşmemek için bana sımsıkı sarılmıştı ama keyifli kahkahalar atıyordu.

Banyo küçücük bir yerdi. Çamaşır makinesi de girince iyice daralacaktı. O anda aklıma beyaz eşyayı hâlâ getirmedikleri geldi. Aklıma geleni de Ece'ye söyledim salaklığımdan. Sanırım bu lafım bizim banyo fantezisini suya düşürdü. Zaten ikimizin birden duşakabine sığması da pek mümkün görünmüyordu.

Banyoda sevişmek umudum vardı, o olmasa bile daha seksi bir şeyler düşünüyordum ama Ece'nin niyeti beni ciddi ciddi yıkamaktı. Sırnaşmama, sarılıp öpmeme izin vermiyordu. Neyse ki tamamen soyunmama izin verdi. Külotumu çıkartıp uslu bir çocuk gibi banyo taburesine oturdum.

O beni yıkarken aslında fantezinin bu olabileceğini düşündüm. Sevişmeyi umarken sevişmeden durmayı becermek! Ben kafaca öyle bir şey düşünsem de bedenim benden ayrı hareket ediyordu. Ece sadece başımı sabunlayıp yıkamasına rağmen benimki çoktan dimdik olmuştu.

Ne kadar uzak dursa da Ece'nin de üzeri ıslanmıştı ve fırsat bulup kafamı kaldırdığımda hemen gözümün önüne gelen uçlarını ıslak fanilanın altında fark edebiliyordum. Çok güzel bir görüntüydü.

Bir an kolundan tutup yanıma çekmeyi düşündüm ama duşakabinde kucağıma ya da yere oturması pek mümkün görünmüyordu. Yerimde doğrulup kalkınca benimki aramızda eğri bir direk gibi kalmıştı. Ece, bir an alete bakmış, sonra soran gözlerini gözlerime dikmişti.

Bileğinden tutup elini oraya çekerken çenesini kavrayıp dudaklarına yumuldum. Gözlerini kapamış, öpüşlerime karşılık verirken sımsıkı tuttuğu benimkini de yavaşça sıvazlıyordu.

Benim aleti kökünden ta ucuna dek sımsıkı tutarak sıvazlarken ben de elimi arkasına doğru kaydırmıştım. Bu hareketimi fark edince külotunu sıyırdı. Sanki gerekliymiş gibi "Başka temiz külotum yok" diye bir de izah etti hareketini. Çok şirin ve saf bir kızdı, gittikçe kanım kaynıyordu. Bu lafın üzerine gülümseyip "Fanilan da yoktur" diyerek üstünü de çıkarttım. Lafının komik olduğunu kavramış gülümsemişti.

Fanilasını ve külotunu dikkatlice banyo kapısının arkasına astı. Duşakabinin içine girip kapıyı çekti. Şimdi sarmaş dolaştık. O benim aleti sıvazlarken ben de önden onunkini parmaklıyordum. Avucuma birkaç damla duş jeli dökünce beni örnek aldı. Dillerimiz, dudaklarımız birbirini emerken bir yandan da birbirimizin oralarını okşuyorduk. Sabunlu parmaklarım bacak arasında kayıyor, her defasında daha da ileri giderek kıçının yanakları arasından arka deliğe doğru uzanıyordu.

Kalçası hareketlenmişti ve o harekete uygun olarak da benimkini sıvazlıyordu. Ben de boşta kalan sabunlu elimle memesini kavramış aynı ritimle memeyi okşuyor, ucunu hafifçe sıkıyordum.

Küçük bir bel hareketiyle sırtı bana doğru gelecek şekilde döndü, avuçlarını duvara bastırıp kalçasını bana sundu. Aleti bacaklarının arasına yerleştirdim. Kalçasını ritimli bir şekilde hareket ettirirken iki elimle memelerini avuçladım. Ellerim memelerinden karnına, beline, kalçalarına kayıyor, tekrar yukarı doğru gidiyordu. Ece ellerimin arasında adeta raks eder gibi kıvranıyordu.

Kalça hareketi iyice hızlanmıştı. Ben de aynı şekilde karşılık veriyordum. Ece iki avucuyla duvardan güç alırken keyif çığlıkları atıyordu. Onun bu hali beni daha da havaya sokmuştu. Ben de ona aynı şekilde karşılık veriyordum.

Ece, boşalma anında gevşemişti, düşmesin diye belinden kavradım ama yere doğru çömeldi. Benimki hâlâ dimdikti. Biraz sırtını dayayıp, gözlerini yumup çömelmiş vaziyette oturdu. Soluk soluğa olduğu göğsünün inip çıkmasından anlaşılıyordu.

Kendine gelip gözlerini açınca benimkini ağzına doğru uzattım. O da yerinde biraz doğrulup eliyle benimkini kavradı ve emmeye başladı. Bir vantuz gibi emiyordu. Ben de kalçamı yavaş yavaş hareket ettiriyordum. Benimkinin patlaması için çok geçmesi gerekmedi. Üstelik bu kez Ece boşalacağımı fark etmiş, benimkini tam zamanında ağzından çıkartmayı becermişti. Ama yüzünü kaçırmak yerine gözlerini sıkıca yumup eliyle benimkini sıvazlayarak boşalmama eşlik etti. Yüzü, gözü, yanakları sıvımla bulanmıştı. Tamamen boşaldığımı anladığında benimkini bırakmış, diliyle ağzının kenarındaki sıvımın tadına bakmıştı. Tadından hoşlanmamış gibi değildi. Aksine bir daha dilini çıkartıp biraz daha sıvı aldı.

Yıldız'a tıklamayı, tavsiye etmeyi ihmal etmeyin! Yorumlarınız da benim için çok önemli 😁

Üçlü İlişki (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin