Bölüm 39

534 1 0
                                    

Arabaya bindiğinde bir an bana bakmış sonra da oldukça bilinçli bir şekilde kolunu bacak arama uzatırken dudaklarıma uzanıp öpmeye başlamıştı. Pantolonumun üzerinden okşarken dili de ağzımın içinde dolaşıyordu. Ensemden kavramış yanağımı, çenemi, boynumu öperken çoktan dimdik olmuş aletimi sıvazlıyordu. Biraz daha devam ederse onu oracıkta yapardım, iyice azmıştım. Ama öyle kötü bir yerdeydik ki bu kadarı bile fazlaydı. Eli fermuara gittiğinde bileğinden tutup durdurdum.

"Nereye gitmek istersin?"

"Eve!"

"Eve mi?"

"Evimize..."

Evimize derken gözlerinde sevgi ışıldamaları vardı sanki ama biraz gerilere gizlenmiş hüznü de fark etmiştim. Her âşık gibi benden bir an olsun ayrılmak istemiyordu. Hele kendi evime gideceğimi duyduğunda iyice bozuluyordu. Hep onunla olmam, birlikte aynı evde yaşamam gerekiyordu. Haklıydı.

Bu hareketleri de gitmemi önlemek için yaptığının farkındaydım. Cazibesini kullanarak kararımdan caydırmaya çalışıyordu. Yoksa Dünya yansa Ece işyerinin hemen karşısındayken böyle bir şey yapmak bir yana benim yanağından öpmeme bile "Aman bir gören olur" diye karşı çıkar, yanağını öptürür ama tedirgin de olurdu.

Çeşitli kereler sabretmesi gerektiğini, boşanmanın, ayrılmanın o kadar kolay olmadığını anlatmama rağmen bu onda sabit fikir olmuştu. Üstelik Zehra'nın ikinci çocuğa hamile olduğunu da bilmiyordu. Bilse daha çok kızacağını tahmin ediyordum. Ama söylersem benden ayrılmak isteyebileceğimden korktuğumdan birkaç ay sonra ikinci çocuğun doğacağını bir türlü söyleyememiştim.

Sadece Cenk'i dert edinmişti. "Biz evlendikten sonra Cenk'i de yanımıza alalım ama annesinden de ayrı koymayalım, sık sık görsün" gibi garip laflar ediyordu. "Hayal dünyasında yaşıyor, her şeyi idealize ediyorsun Ece?" diyemiyordum ona. Zehra'nın çocuğu hiç göstermeyeceğinden emindim. Bana acı çektirmek için elinden gelen her şeyi yapardı ve Cenk'i çok sevdiğimi biliyordu.

Öğleye doğru bakıcı kadın aramış Zehra'nın yarın sabah erken doktor randevusu olduğunu söylemişti. Akşam geç kalmadan gelsem iyi olurmuş. Zehra'nın araya bakıcıyı koyması sinirimi attırmıştı. Kadıncağıza bağırıp çağırmamak için kendimi zor tuttum.

"Tamam" deyip telefonu kapattığımda sinirimi boşalmak için yer arıyordum. Bu Suat olabilirdi. Ama öncelikle Abdullah Bey'in gelip ne olup bittiğini anlatması gerekiyordu. Adam da bir türlü gelememişti. İki kez aramış, ilkinde bankada olduğu, ikincisinde önemli bir tahsilat için büyük müşterilerden birine gittiğini öğrenmiştim. Normalde bunların hepsinden önceden haberdar olurdum ama işlerin ucunu öyle kaçırmıştım ki yakalamam için iyice silkinmem ve Ece'yi, Zehra'yı boşlayıp sadece işime yoğunlaşmam gerekiyordu. Ama bir türlü kafamı toplayamıyordum. Neyse ki Abdullah Bey vardı da benim eksikliğimi büyük oranda tamamlıyordu.

Suat'la Melek'in neler karıştırdıklarını ancak akşamüstü öğrenebilmiştim. Abdullah Bey, tahsilatı yapmanın keyfiyle gelmişti ve ona göre Suat'ın ve Melek'in ne dediğinin pek önemi yoktu. Ama ben merak ediyordum.

Suat'la Melek şirket hesaplarından da yararlanamayınca foreks işlemlerinde batmışlar. Bu arada Melek'in kendi bankasından çeşitli adlarla kredi kullandığı da ortaya çıkmış ve işine son verilmiş. Uçan kuşa borçları varmış ve bu borçları bizi, özellikle beni tehdit edip sızdıracakları para ile ödemeyi düşünüyorlarmış.

Abdullah Bey, "Sizin bütün şahsi hesaplarınızı hacklemişler" diye sözünü tamamladı. Abdullah Bey tedbir aldığı için şirketin dijitaldeki muhasebe hesaplarına, e-postalarına, banka bilgilerine ulaşamayınca benim olmayan parama göz dikmişler. Nasıl başarmışlarsa tüm e-postalarımı ele geçirmiş, sosyal medya hesaplarıma girip oralardaki paylaşımlarımı da elde etmişler. Benim çok kızıp şiddet uygulayacağımı düşündükleri için de öncelikle Abdullah Bey'le görüşmeye karar vermişler. Ben sinirle yerimden fırlayıp "Getirin o iti buraya" diye haykırınca Abdullah Bey "Suat üç gündür işe gelmiyor. Evinden de ayrılmış" diye açıklamıştı durumu.

Üçlü İlişki (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin