Bölüm 7

949 3 0
                                    

Taner'in ifadesini aldıktan sonra tekrar sinirlenmiş, "Bir daha sakın gözüme görünme" diyerek kovalamıştım. Taner de gözden kaybolmuştu. Handa bile karşıma çıkmıyordu.

Bu işlerin peşini bırakmaya karar vermiş, ilk iş olarak da arkadaşlık sitesindeki hesabımı kapatmıştım.

Bu sefer de Taner'e ücretsiz yaptırdığımız bilgisayar ve internetle ilgili işleri halletmek için bir bilgisayarcı bulmak gerekmişti. Her kötülükten bir iyilik doğarmış. Karşıma Suat çıkmıştı. Çok temiz bir gençti. Bir dizi talihsizlik neticesinde öğretmenlik görevinden atılmıştı. Geri dönebilmek için dava açmıştı ama sonuçlanması uzun süreceğe benzediğinden o da bilgisayar tamirciliğine başlamıştı. Çünkü kimse ona iş vermiyordu ve sırf kendi karnını değil evdeki iki çocuğunun ve karısının da karnını doyurması gerekiyordu. Bir süre sonra Suat'a sürekli iş teklif ettim, o da teklifimi sevinçle kabul etti.

Suat sadece bilgisayardan anlamıyor aynı zamanda kafası ticarete de çalışıyordu. İnternet üzerinden ticaretin çok geliştiğini, özellikle tekstil ürünlerinin müthiş satıldığını anlatmakla kalmadı, satış yapan siteleri de göstererek beni ikna etti. Onun niyeti kendi sitemizi kurmamızdı ama ben anlamadığım konulara hızla girmemek gibi bir huyda olduğum için işe bu sitelere ürün üreterek başladık.

Bu gelişme de işlerin büyümesi demekti. Suat yeni makineler almaktansa çevredeki atölyelere kendimiz için üretim yaptırmamızı önerdi. Akıllıcaydı. Çünkü bir terslik olur iş hayal ettiğimiz gibi yürümezse elde makinelerle kalırdık. Bu sefer makineyi doldurmak için ya maliyetine çalışmamız ya da makineleri yok pahasına satmamız gerekirdi.

Suat'a göre büyütmemiz gereken makine parkı değil işgücüydü. İnternetten satış firmalarına mal satmak için paketleme, nakliye gibi birçok iş yapılması gerektiği gibi kendi ürünlerimizi üretmemiz de gerekiyordu. Suat olabildiğince az masrafla bu işleri halletmenin yollarını arıyordu. Ben de kredi peşine düşmüştüm. Melek'le o günlerde, kredi için banka banka dolaşırken tanışmıştım. Yakınlarda yeni şubesini açmış bir bankada müşteri temsilcisiydi ve "Birlikte çalışalım" diye kendisi atölyeye gelmişti.

Bir süre sonra Melek'in adının tam tersi biri olduğunu hissetmiştim. Şeytani bir yanı vardı ve bunu anlamanız kolay değildi. Çünkü dışarıdan bakıldığında çok düzgün bir kadındı. Giyimiyle, kuşamıyla, oturuşu kalkışıyla, sizinle kurduğu dostça ama mesafeli ilişkiyle...

Üstelik yarattığı izlenim de bankanın kredilerini size yüksek faizle kakalamak değil en doğru krediyi seçmenizi sağlayıp en az masraf ve yükümlülükle işinizi halletmekti. Bankacılık dışında da işle ilgili çok akıllıca önerilerde bulunuyordu. Bizim gibi küçük şirketlerin yararı için devletin sunduğu olanakları bildirmekle kalmıyor, o destekleri alabilmemiz için çaba da gösteriyordu.

Onun bir Kara Melek olduğunu anlamam için çok zaman geçmesi gerekmedi. İlişkilerimizde hep mesafeli durmaya çalıştım. Sonraları samimi olduğumuzda bile bu mesafeyi hissettirdim.

O da benim tavrımın farkında olmalıydı ki ilk birkaç sefer bana yönelik girişimlerde bulunduysa da sonra yumuşak karnın Suat olduğunu anlayıp ona yöneldi. İstediklerini Suat üzerinden yaptırmaya çalıştı. Çoğunu da başardı...

İşi büyütmenin, yeni başarılar elde etmenin heyecanına kendimizi öyle kaptırmıştık ki Melek'in ne gibi bir şeytanlık peşinde olduğunu fark etmemiz mümkün değildi.

Üstelik Melek'in bulduğu çok iyi bir destekle, neredeyse sıfır faizle kiradan kurtulup yeni işyerimizin sahibi de olmuştuk. Haramidere civarında yeni yapılmış bir sanayi sitesindeydi yeni yerimiz. Üretim, depolama işleri aynı yerde yapılabileceği gibi genişçe de bir büro katı vardı. Benim işe gidiş geliş sürem iyice uzamıştı ama böyle bir yeri daha yakında bulmak mümkün değildi.

İşyerimiz diyorum, çünkü şirketi anonime çevirirken Suat'a da küçük de olsa bir pay vermiştim. Elini taşın altına koyarsa işine daha çok sarılır, daha sorumlu davranır diye düşünüyordum. Ama bu bir kuruntuydu. Suat çok özverili ve işine sadık biriydi. Öğretmenlik sevdasından da vazgeçmiş bu işi geleceği olarak görmeye başlamıştı. O nedenle de ortak etmesem bile işi sahiplenecekti.

Suat karısını ve çocuğunu bayramı bahane edip bize getirmiş karımla tanıştırmıştı. Tostoparlak, güleç yüzlü, "bu kadar da saf olunmaz ki" diye düşünmenize yol açacak laflar eden bir kadındı Fidan. Zehra ile Fidan hemen birbirlerine ısınmışlardı. Çünkü aynı kafa yapısındaydılar. Dertleri de ortaktı, tasaları da. Zehra kendine bir kardeş bulduğunu düşünüyordu. Böyle düzgün insanlarla çalışmamdan mutlu olduğunu bile söylemişti onları yolcu ettikten sonra.

İş hayatımdaki olumlu gelişmeler Zehra'nın bana karşı tavrını da olumlu yönde etkilemişti. Bana oldukça sıcak davranıyor, eskisi gibi kafamı attıracak laflar söylemek yerine ne söylesem alttan alıyor, bana destek olmak için elinden geleni yapıyordu.

Tek düzelmeyen yatak hayatımızdı. Eskisi kadar kendini kasmıyor, yakınlaşma çabalarımı karşılıksız bırakmıyordu ama hâlâ birçok bahanesi vardı. Cenk'in bakıcısı da işine devam ediyordu. Gündüzlü gelecek birini bulalım diye ısrarımı, "Böyle kadın kolay bulunmaz, boşuna düzenimizi bozma" diye reddetmişti. Yine cumartesi geceleri ile sınırlı kalmıştık. Oysa iş stresinden olsa gerek daha çok sevgi ve şefkate ihtiyaç duyan bir ruh halindeydim.

Ne kadar bu kadından uzak durmakta fayda var diye aklımdan geçirsem de çevredeki eli yüzü düzgün tek kadın olan Melek'e bile alıcı gözle bakmıştım. Ona Kara Melek dememin bir nedeni de bir zamanlar çok izlenen Kara Melek dizisinin baş artistine çok benzemesiydi fizik olarak. Renkli gözler, kısa hafif dalgalı simsiyah saçlar, balık eti denilen şeklide güzel vücut hatları. Güzelliğinden, hanımefendiliğinden etkilenmemek mümkün değildi.

Dediğim gibi fazla düzgün bir kadındı. İşte nasılsa özel hayatında da öyleydi görünüşe göre. Annesi ile yaşıyor. Hafta sonlarını kız arkadaşlarıyla buluşarak geçiriyordu. Nadiren yaptığı kısa tatillere de yine kız arkadaşlarıyla çıkıyordu. Fazla rahibe görüntüsü vardı.

Bir keresinde bakışlarımdan rahatsız olduğunu belirtmek için olsa gerek, bacaklarına baktığım düşüncesiyle birazcık sıyrılmış eteğini dizlerine doğru çekiştirmiş "Ahmet Bey, ben sizi ağabeyim olarak görüyorum" demişti durduk yerde. Ben de hemen kendimi toparlamış, irademi zorlayarak bir daha ondan yana bakmamaya gayret etmiştim.

Eski defterleri karıştırıp taşındığımızdan beri ortada görünmeyen Süheyla'yı aramayı bile düşünmüştüm. Üstelik onu aramak için bahanem de vardı. Yeni üreteceğimiz ürünler için aksesuara ihtiyacımız olacaktı.

Yüzümü karartıp Süheyla'yı aradım. Dört beş kez çaldırmama rağmen telefonu cevap vermedi. Ancak ertesi gün beni aradı. Bu tavrı bile işle ilgisinin kalmadığının göstergesi olmalıydı. Benden yüz bulamayınca görüşmeye başladığı adamla evlenmeye karar vermişler. Adamın memleketine Balıkesir'e taşınacaklarmış. Evlilik hazırlıkları yapıyormuş. Mutluluklar dileyip telefonu kapadım.

Ben bu duygular içinde yaşarken Suat işi geliştirecek yeni bir projeyle gelmişti izinden. Kendi internet sitemizi kuracaktık. Böylelikle bizden kampanyalar için mal alan internet sitelerinin satamayıp iade ettikleri malları üstelik üst fiyatına satacağımız yeni bir kanalımız olacaktı. Biriken malları pazarcılara ölü fiyatına satıyorduk, onlar da iyi fiyatlarla pazarlarda tüketiyorlardı.

Kendi malımızı kendimiz satma düşüncesi iyiydi ama masraflıydı. Daha önce de bu konuyu düşünmüştük. Bir kaç mağaza açsak diye araştırmıştık hatta. Ama kiraydı, personeldi derken pahalıya gelecek gibi görünmüştü. Şimdi Suat mağaza açmadan perakende satış yapmayı teklif ediyordu. Çıkarttığı bütçe de hiç satış yapamayıp hepsini harcasak bile büyük bir para gibi görünmüyordu. Üstelik bu işler için de devlet desteği olduğunu duymuştu Melek'ten.

Suat kısa sürede internet sitesini hazırlamakla kalmadı. Çeşitli sosyal medya sitelerinde şirket için hesaplar da açtı. Sosyal medya olmadan satış yapmak kolay değilmiş. Bunu yaparken bana da hem hesaplar açmıştı. 

Üçlü İlişki (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin