Bölüm 6

1K 4 0
                                    

"Güzel bir kadın" diye düşünmüştüm daha ilk resmini gördüğümde. "Güzel bir kadın ama tipim mi?" Sanki belli bir kadın tercihim varmış gibi. Belki de bir kusur bulup hâlâ yan çizmeyi düşünüyordum için için. Aslında yan çizmem için gerekli adam yakınımdaydı. "İti an çomağa davran" atasözüne uyarak çok geçmeden de gelmişti.

Taner gelişmeleri başlangıcından beri izliyordu. "Orospudur", "kötü niyeti vardır", "şantaj yapacaktır", "rehine alıp fidye isteyecektir", "bayıltıp banka hesaplarını boşaltacaktır", "organ mafyasına satacaktır" gibi binbir gerekçe söyleyip caydırmaya çalışmasına rağmen ne olup bittiğini de çok merak ediyordu.

Aslında benim de aklımda bu olasılıklar, hatta daha da fazlası vardı ama Banu ile buluşmazsam çok büyük bir fırsatı kaçıracağımı da düşünüyordum.

Banu o mesajımdan sonra beni iki kez aramıştı. Uzun uzun sohbet etmiştik. Telefon sohbetlerinde onun hiç yalan söylemediği benim tamamen yalandan ibaret olduğum ortaya çıkmıştı. Ama Banu böyle bir duruma hazırlıklıydı. Ne aldatıldığı için kızmış ne de sitem etmişti. "Gerçek fotoğrafını gönder yeterli" demişti. Beni cesaretlendirmek için de hemen bir anlık fotoğraf yollamıştı.

Banyodan yeni çıkmıştı. Bornozlaydı. Dediği gibi 35 bilemedin 40 yaşında gösteriyordu ve ilk görüşte etkilenecek kadar güzel bir kadındı.

Bornozla olması tuhafıma gitmişti. Sanki beni etkilemek için bu fotoğrafı yollamış gibiydi. Bunu açıkça söylemedim ama sesimden ya da bir heyecan belirtisi göstermememden olsa gerek nasıl bir duygu içinde olduğumu hissetmiş olmalı ki bir fotoğraf daha yolladı. Hem de "Şimdi bornozumun önünü açıyorum. Gerçek miyim, değil miyim göreceksin" diyen biraz sitemkâr bir cümle kurarak.

Bir koltukta oturuyordu. Bornozunu açmıştı ama assolistlerin giydiği derin dekolteli bir giysiden daha fazla açık değildi önü. İri göğüslerinin yukarıdan aşağı doğru iki yarısı, göbeği... Bacak bacak üstüne attığı için bornozun altı sıyrılmıştı. Kısa ama gayet düzgün bacakları olduğunu düşünmüştüm. Eğer ışık farklı görünmesine neden olmuyorsa buğday tenliydi.

"Şimdi sıra sende" deyince bir selfie çektim büromun florasan lambası altında. Çok kötü çıktığımı düşünüyordum. Zaten yakışıklı değildim bu ışıkta daha da çirkin çıkmıştım. Hiç düşünmeden hemen fotoğrafı yolladım. Halimi görünce benimle görüşmeyi keseceğine emindim. Belki de bilinçaltımda bunun onunla buluşmamam, ilişkiyi kesmem için iyi bir neden olacağını düşünüp yollamıştım o çirkin fotoğrafı.

"İyi çekememişsin ama Kadir İnanır gibi adamsın. Neden profilinde kendi fotoğrafını paylaşacağına çakma fotoğraflar paylaşıp insanın aklını karıştırıyorsun?" diye sordu. Cevap veremeyeceğimi biliyormuş gibi beklemeden sözüne devam etti. "Tam aradığım adamsın, aslan gibi."

Artık bahanem kalmamıştı. Ankara'ya gidip Banu ile buluşmak için planlar yapmaya başlamıştım. Banu "Evim müsait, kalabilirsin" demişti ama onunla kendi seçeceğim bir otelde buluşmak daha doğruydu. Böylece Taner'in Banu'yla buluşmamam için söylediği gerekçelerin birçoğunu da bertaraf etmiş olacaktım. Her şey kontrolümde olacaktı. İlk buluşmayı da bir kafede yapmayı planlıyordum. Para ya da başka bir amaç peşindeyse yüzyüze görüşürken nasılsa hissederdim.

Banu, ne söylesem kabul ediyor, hiç itiraz etmiyordu. Bu hali de beni iyice rahatsız etmeye başlamıştı. "Normal bir kadın olsa mutlaka bir bahane bulur" diye düşünüyordum. Otele gelemem, orada buluşamam, gece kalamam gibi bahanelerden herhangi biri ile karşılaşsam içim rahatlayacaktı ama hiçbir itirazı yoktu. Sadece "Hafta sonu geleceğim" deyip sonra bir işi bahane edip buluşmamamıza kızmış ama onu bile "Biliyorum, evlisin, çocuğun var, onlar hafta sonunu seninle geçirmek ister" diyerek kendi kendini ikna bile etmişti.

Keşke o hafta sonu gitseymişim. Belki şimdi her şey çok farklı olacaktı. Banu'yla birlikte bir hayatın ilk adımını atacaktım. Ama bahane arıyordum. Bahane bulmam için de Taner elinden geleni yapıyordu.

Bu arada çok yüklü bir sipariş gelmişti ve iki haftada işi teslim etmemiz gerekiyordu. Deli gibi siparişi yetiştirmek için çalışmaya başlamıştık. İş yoğunluğundan Banu ile yeterince ilgilenememiştim. O da çok ısrarcı olmamış, hatta bir süre sonra günlük olağan aramalarını bile yapmamaya başlamıştı. O sırada bu haline çok dikkat etmemiştim ama sonradan düşününce ben onu ihmal ederken başka birinin iş üstünde olduğunu tahmin etmem gerektiğini düşündüm.

Sabahın köründen gece yarılarına kadar çalışıp işi teslim gününe gelmiştik. Niyetim hafta sonunu Ankara'da geçirmek hem hasret gidermek hem de dinlenip işin yorgunluğunu atmaktı. İnternetten otel bile bakmış, Banu gibi onurlu bir kadına neresi uygun olur diye uzun uzun kafa yormuştum. Amacım hem benim bütçeme uygun hem de düzgün bir yer bulmaktı. Gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra hemen Banu'yu arayacak hem bu kadar gün arayıp sormadığımı için özür dileyecek hem de Ankara'ya geleceğimi müjdeleyecektim.

O sırada içeri Taner girmişti. Heyecanı gözlerinin ışıldamasından belli oluyordu. "Söylemiştim ağbi kadın orospu diye de bana inanmamıştın" diyerek doğrudan söze girdi.

Banu'dan söz ettiğini anlamıştım ama durumu doğru kavramak için "Hangi kadın?" diye sormuştum.

"Seninkinden söz ediyorum abi. Banu'dan" derken "Yengene laf söyletmem lan!" diyerek yerimden nasıl fırladığımı, Taner'in boğazına nasıl sarıldığımı bilmiyorum.

İşçiler atölyeden büroya koşup elimden alana kadar ağzını burnunu dağıtmışım. Kollarımdan tutup beni Taner'in üzerinden alırlarken bile tekme atmaya devam ediyordum ve hâlâ hırsımı alamamıştım.

İşçiler Taner'i kollarından tutup dışarı çıkartırlarken "Ağzını burnunu yıkadıktan sonra getirin. Bana anlatması gereken şeyler var" demem Taner kadar beni de şaşırtmıştı. O sinirle o kadar aklı başında laflar edebilmiştim. Çünkü merak ediyordum, nasıl oyuna getirildim diye.

Taner bir yandan benim Banu'yla görüşmemem için uğraşırken diğer yandan kendi bağlantı kurmaya çalışıyormuş. Önce bana yaptığı gibi kadınla görüşmek için fake bir hesap açmış aynı arkadaşlık sitesinde. Ama günlerce uğraşmasına, dil döküp mesajlar yollamasına rağmen Banu'dan bir cevap alamamış.

Bakmış olmuyor, benim hesabımı kendi açtığı ve kullanıcı adımı da, şifremi de bildiği için hesabıma girip benim adıma mesajlar yazmış. Karımla mutlu bir evliliğim olduğunu, bir gecelik bir macera için her şeyi mahvetmek istemediğimi yazmış. Banu da bu durumu büyük bir olgunlukla kabul etmiş. Bir daha beni aramayacağını, rahatsız etmeyeceği karşılığını vermiş. Benimle bağlantısını da kesmiş. Ben kendi kendime gelin güvey olup Ankara'da otel bakarken o çoktan beni terk etmiş. 

Üçlü İlişki (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin