40 - Kalbim Acıyor

714 48 2
                                    

The hospital asked should the body be cast.
Before I say goodbye, my star in the sky.

-

"Açamam. Açamam Kerem."

Hira titreyen ellerini kendi kafasının etrafına sardı. Zafer Yener yıkık haldeydi. Zaten kalp yetmezliği olan karısının, üstüne birde kalp krizi geçirmesi onu tamamen yıkmıştı. Farkındaydı, geri dönüşü yoktu. Bitmişti artık. Hira'da farkındaydı bunun. Ekin'i düşünüyordu. Annesine düşkün, neredeyse her gün anne özlemiyle ağlayan Ekin'i. İlk defa bu kadar çaresizdi Hira. Ne yapacağını bilemez haldeydi.

Telefonu açamazdı, açmadı. Kerem'de bir şey yapmadı. Hira'ya sarılmış bekliyordu sadece.

"Tamam güzelim. İyi olacak. Üzme kendini lütfen."

Hira bir şey diyemedi. İyi olmayacağını biliyordu. Kendini kandırmaktan başka yapabileceği hiçbir şey yoktu. Zafer Amca'nın kolunu tuttu. Birbirlerinden güç almaya çalıştılar. Güç bile bir işe yaramazdı ya, neyse.

Kerem dolmuş gözleriyle Hira'ya bakıyordu. Sırtını sıvazlayıp desteğini belli etmek istiyordu. Hira bile bu haldeyse Ekin ne hale gelir?, diye düşünmeden edemedi. O da endişeliydi.

Cebinde titreyen telefonunu hissedince eli otomatik olarak oraya gitti. Okan Hoca'nın arayacağını düşündü. Fakat yanılmıştı. Annesi arıyordu. Üstelik dördüncü arayışıydı. Hira'ya hemen döneceğini söyleyip koridorun sonuna doğru yürümeye başladı. Telefonu açıp konuştu.

"Annem. Efendim?"

"Kerem neden açmıyorsun telefonu oğlum? Korkuttun beni."

"Kusura bakma anne. Önemli bir şey mi var?"

"Bak sakın geciştirme beni. İki haftadır geçiştiriyorsun zaten. Ya açmıyorsun telefonu ya da müsait değilim diyorsun."

"Özür dilerim."

"Sen bizi her şeyden haberdar edersin aslında ama, bir istisna var herhalde."

"Ne alaka annecim? Ne istisnası?"

"Şu Hira mıdır Mira mıdır kimse, sevgilin mi senin?"

Kerem iç çekere arkasına baktı. Zafer Yener'e sarılmış ağlayan Hira'yı gördü.

"Evet anne, öyle."

"Oğlum sen delirdin mi? Bize layık mı, uygun mu o kız? Bir sürü erkeğin içinde volta atıyor o. Hem ben baktım videolarına. Yanında da bir tane çocuk . Ekin midir kimse artık. Sarılmalar, yan yana dolaşmalar. İçmeler, tövbe estağfurullah. Bu mu yani Kerem? Bize bunu mu layık gördün?"

Kerem sinirlenmişti. Aşık olduğu kadın hakkında annesi bile böyle konuşamazdı. İzin vermezdi.

"Anne, dediklerini kulağın duysun. Ben aşığım Hira'ya. Bana gayet uygun. Asıl soru benim ona uygun olup olmadığım olur. Kızın arkadaşları hakkında da yorum yapmak bize düşmüyor. Nerede ne yapacağını bilir Hira. Yeri değil, konuşmalarına dikkat et."

"Al işte. Oğlumuda kendine benzetmiş. Allah'ım sen yardım et."

Kerem kendini tutamayacak raddeye geliyordu. Burnundan solumaya başlamıştı. Sesi hafifte olsa yükselmişti.

"Anne, saçmalama. Sinirlerim bozuk zaten. Uğraşamayacağım."

Kerem telefonu kapattı. Geri dönmek için arkasını döndü. Gözleri yine Hira ve Zafer'i buldu. Koşan doktorları gördü. Neslihan Yener'in odasına koşarak girip, aynı şekilde çıkan doktorları. Hira yere çökmüş titreyerek ağlıyordu. Zafer Yener ise pes etmiş gibiydi. Kafasını duvara yaslamış, sadece ağlıyordu. Kerem'in içi cız etti. Nefesi kesildi. Ekin gözünün önüne gelmişti. Dayanamadı, annesini geri aradı. Telefon anında cevaplanmıştı.

"Annem, özür dilerim. Seni çok özledim. En yakın zamanda geleceğim yanına."

Son cümleyi söylerken sesi titremişti. Hemen telefonu kapattı. Gözünden akan tek damla yaşla Hira'nın yanına döndü. Doktorlar belli ki bir şey demiyordu. Hira'nın yanına çömelip yine ona sarıldı. Dayanamamıştı.

Hira beter haldeydi. Elinden bir şey gelmediği için kendisini suçluyordu. Zafer Yener'i iyi hissettiremediği için kendini suçluyordu. Ekin'i kötülüklerden koruyamadığı için kendini suçluyordu. Neslihan Yener'i, manevi annesini koruyamadığı için kendisini suçluyordu.

Telefonuna düşen mesaj bildirimlerine bakmıştı ama bin pişmandı. Daha beter hale gelmişti. Hepsi Ekin'den gelen mesajlardı.

"Hira."
"Millet her yerde fotoğraf falan paylaşmış."
"Hastaneden."
"İyi misin?"
"Korkuyorum. Kerem'e ya da sana mı bir şey oldu?"
"Neden ikiniz hastanedesiniz?"
"Telefonlarımıda açmıyorsun."
"Hira korkuyorum diyorum."

Korkardı Ekin. Çok korkardı tabii. Hira'ya yazdığı şeylerden sonra dayanamayıp babasına bile yazmıştı.

"Baba acil bakar mısın?"
"Hira ile erkek arkadaşı bir hastaneye gitmiş."
"Ulaşamadım Hira'ya. Hastanenin yerini atsam sana gidip kontrol eder misin?"
"İyiler mi?"

Doktorlar koşmayı kesti. Zaman durdu. Odanın içinde Neslihan Yener'e bakan doktor acıyla iç çekti. Asistanına döndü.

"Ölüm saati 13:04."

Zafer Yener nefes alamadı. Kerem acıyla gözlerini yumdu. Hira, Kerem'e sarılmış ağlarken kalbine giren ani sancıyla elini kalbine bastırdı. Her yerden Hira'ya ulaşmaya çalışan Ekin'in eli kalbine gitti. Nefesi kesildi. Bir şey oldu, dedi. Bir şey oldu, kalbim acıyor.

-
:)
















Yankı   |  Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin