İyi Okumalar!!!
Oyları Unutmayalımm!
🤍🦁-
[Hira'dan]
Saat gece dörde geliyordu. Kerem ile birlikte salonda oturuyorduk. Aradan geçen iki güne rağmen hâlâ Ekin'in uyumasından emin olmak için doğru düzgün uyuyamıyordum. Kerem'de benim uyumam için yanımda duruyordu. Arada sırada gözlerim dalsa bile hemen açılıyordu. Sürekli salondan ayrılıp, kapı arasından Ekin'in uyuyup uyumadığına bakıyordum. Önemli olan buydu. Ben her kalktığımda Kerem kolumdan tutuyor uyumamı söylüyordu ama artık dinlemek istemiyordum.
Saatlerimiz böyle geçiyordu. Ben bu iki günde herhangi bir antrenmana katılmamıştım ama katılmam için zorlayanda yoktu. Kerem'e de izin vermişlerdi ama onun daha fazla bedenini soğutmak istemediğini bildiğimden gitmesini söylüyordum. Gitse bile yarısında geri dönüyordu.
Ekin ya ağlıyor ya da konuşmadan saatlerce duvarı izliyordu. Elimden bir şey gelmemesi ise benim canımı yakıyordu. Onu ilk kez bu halde görüyordum ve canım çok yanıyordu ama destek olmaktan başka yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Özellikle Barış ve Yunus hep geliyorlardı. Barış kendini tutup Ekin ile sohbet etmeye çalışsada Yunus yapamıyordu. Ekin'i gördüğü an gözlerinin dolduğunu anlayabilmiştim. Herkesin canı yanıyordu. Herkes Ekin'e yardımcı olmaya çalışıyordu ama Ekin cevap vermeden duvarı izlemeye devam ediyordu. Geceleri zar zor uykuya dalıyor, bir saat geçmeden ağlayarak uyanıyordu. Bu daha ne kadar böyle sürecek bilmiyordum ama kesinlikle kısa bir süre olmayacaktı.
-
[45 gün sonra]
Ekin ile beraber salonda oturuyorduk. Ekin'in en sevdiği dizilerden olan How I Met Your Mother dizisini izliyorduk. Daha önce belki yedi kere bitirmiş olsak bile her seferinde aynı heyecanla izlediğimiz bir diziydi.
Ekin iyi değildi ama ilk zamanlara göre kesinlikle daha iyiydi. Saatlerce duvarı izlemesi ya da uyku problemi azalmıştı. Arada hâlâ ağlasada saatler sürmüyordu. Sohbet ediyor, düzenli şekilde yemek yemeye çalışıyordu. Bu büyük bir gelişmeydi.
Diziyi izlerken bir futbol sahnesi gelişti. İkimizde Barney'in ironik hareketlerini izlerken sırıtmaya başladık. Ekin'in iç çektiğini ve dudaklarını araladığını gördüm.
"Futbolu özledim."
Heyecanla yerimde dikildim. Bunu birkaç kez daha söylemişti ama bu şekilde açıktan olmazdı.
"Dönmek ister misin?"
"Futbola evet, İspanya'ya hayır."
İspanya'ya dönmek istemediğinide biliyordum. En azından futbola dönmek istiyordu. Kesinlikle elimden gelen her şeyi yapacaktım.
"Ne zaman gelecekler?"
Sorduğu soruyla odağım yeniden ona kaydı. Kerem ve Yunus'u soruyordu.
"Gelirler birazdan."
Ekin diziyi izlemeye devam ederken bende düşünüyordum. Bu olaydan Kerem'e bahsetmiştim ama ne yapabiliriz bilmiyordum. Kerem ilk günden beri deli gibi destek oluyordu. Ekin bile şakaya karışık halde bunu kabul ediyordu. İlk defa doğru adamı buldun.
Mete'de baş sağlığı dilemişti. Beni en şaşırtanda oydu. Birbirlerinden nefret ederlerdi. Hatta Hazal'da Ekin'e ulaşmıştı. Ekin'i ise asıl şaşırtan bu olmuştu. O haldeyken bile Barış'a söyleyip şakalaşmıştı. Ben yapamazdım.
İkimiz yan yana televizyon izlerken kapı çaldı. Ayağa kalkıp kapıya kadar gittim. Gelenler tahmin ettiğim gibi Yunus ve Kerem'di. Kerem hızlıca ayakkabılarını çıkardı. Yüzünde büyük bir sırıtış ve elinde belge gibi gözüken şeyler tutuyordu. Yüzündeki gülümsemeyle bana sımsıkı sarıldığında anladım ki bir haberi vardı. Tahminimde doğruydu.
"Müthiş haberlerim var güzelim."
"Ne haberi?"
Kerem cevap vermeden hızlıca salona geçti. Ne yapacağımı anlayamayarak Yunus'a döndüm. O da sırıtarak eve girdi.
"Bir şey diyecek misiniz?"
"Heyecanı kaçmasın. Hadi hadi salona hemen."
Yunus'ta hızlıca salona geçince bende kapıyı kapatıp hemen salona geçtim. Salona girer girmez gördüğüm manzara beni güldürmüştü.
Ekin'in bir yanına Kerem bir yanına Yunus oturmuştu. Ekin'e dönmüş gözünün içine bakıyorlardı. Ekin'de kucağında duran battaniyeyi göğsüne kadar çekmiş bir Kerem'e bir Yunus'a bakıyordu. Yunus, Kerem'i beklerken dayanamamış Ekin'in battaniyesinden biraz kendi üzerine çekmişti.
Bende Kerem'in yanına oturup beklemeye başladım. Kerem elinde tuttuğu belgeleri karıştırıp gülerek konuşmaya başladı.
"Nasılsın kardeşim?"
Ekin kafasını yukarı aşağı salladı.
"İyiyim. Sen?"
"İyi iyi. Neyse, bak şimdi. Şu belgeleri bir oku."
Ekin, Kerem'den gözlerini ayırmadan belgeleri eline aldı. Bende meraktan kafamı uzatmış bakmaya çalışıyordum. Bir yandan Yunus'a bakıp kaş göz hareketleriyle ne olduğunu soruyordum. Tabii ki cevap alamadım.
Ekin elinde tuttuğu belgelerin sayfalarını çevirip okumaya başladı. Kaşlarının çatıldığını görünce daha da meraklanmıştım.
Ekin konuşmaya başladı.
"Acil durum transfer fırsatları? İsteğe bağlı- Ne oluyor?"
Duyduğum şeyleri idrak edemeden bu kez Kerem konuşmaya başladı.
"Futbola dönmek istiyormuşsun."
"Evet."
"İstanbul'dan da ayrılmak istemiyorsun."
Ekin yine başını salladı.
"E tamam işte. Galatasaray'a geliyorsun."
-
Umarım sevmişsinizdiir!!
Oyları unutmayalım!
🤍🦁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yankı | Kerem Aktürkoğlu
Ficção AdolescenteBarcelona'dan Galatasaray'a gelen Hira Kozdağ. Galatasaray'ın sevilen oyuncusu Kerem Aktürkoğlu. Takımda çıkan anlaşmazlıklar ve bunlara çözüm olarak Hira'yı tekrardan Barça'ya isteyen Ekin Yener. Ve her şeyin cevabını verecek olan o maç.