Başkan Eugine'nin öfkesinin ne kadar yoğun olabileceğini çok iyi bildiğim için bu konuda yapabileceğim en akıllıca şey çenemi kapalı tutmaktı. Susuyor ve öylece ona bakıyordum. Karşımdaki koltukta otururken ağzını sıkıca kapatmış, çenesinin kenarları gerilmişti; ellerini sabırsız bir edayla çalışma masasının üzerine vurarak o rahatsız edici bakışlarla beni süzüyordu. Ben de onu sürüyordum. Koltuğun derisi Eugine'nin hareketleriyle hafifçe gıcırdıyor ve masanın üzerindeki vuruşları odadaki sessizliği sarsıyordu. Dakikalardır burada olmamıza rağmen tek kelime etmemesini hayra mı yoksa şerre mi yoracağımdan emin değildim. İyi tarafından bakarsak, fedailer Sage'yi ve adamlarını tutuklayıp ait oldukları yere, yani hapishaneye götürürken ve karanlık bir ifadeyle Damien'a evimden çıkıp Yeraltı Şehri'ne inmesini emrederken o kadar da kızgın görünmüyordu. Ciddiyim, Eugine o kadar sakin görünüyordu ki bu sakinlik ürkütücü bir hâle gelmişti. Hiç kendi gibi davranmıyordu ve bu beni daha da tedirgin ediyordu. Yoksa bir şey mi planlıyordu yine? Elmas bileğimin gizlediği damgayı düşününce ne kadar kötü olabileceğini sadece tahmin edebilirdim. Belki de benden nasıl intikam alacağını düşünüyor, ben de burada durmuş bir aptal gibi onu bekliyordum. Yine de endişelendiğim tek şey Damien'dı. Başkan Eugine'nin burada olan her şey için onu cezalandıracağından endişe ediyordum. Damien'ın bedenindeki o kesikleri, yara bere izlerini düşündükçe kusacak gibi hissettim.
Sakin ol, Vanessa. Sakin ol.
Bu telkin biraz işe yaradı, en azından deniyordum.
Başkan Eugine, bakışlarını indirerek minik elmaslarla kaplı bileğime baktı ve parmakları ritim tutmayı keserken bu bileziği niye taktığım çok iyi biliyormuş gibi kötücül bir biçimde gülümsedi. Aslında biliyordu da. Damga onun eseriydi. Bu yüzden bunu kimseye, özellikle Damien'a göstermememi istediğini biliyordum. Bileğime dokunup kelebeğe ve ipin bıraktığı ize hafifçe dokundum. Onu memnun etmek istediğimden falan değil ama şu makine ve isyan meselesini halledene kadar suyuna gidiyormuş gibi davransam iyi olacaktı.
Dışarıdaki fırtınanın ve yağan karın sesi kulaklarımda uğuldarken, kuru bir sesle, "Sage," diyerek konuşmaya başladım. Ben demeden Başkan Eugine'nin bir şey diyeceği yoktu. "Damien'ı zorla buraya getirdi. Onu ben davet etmedim. Böyle bir şeyi asla yapmam."
"Tahmin edebiliyorum, evet. Damien'ın sinyalinin burada olduğunu gördüğümde görmeyi beklediğim manzara kesinlikle bu değildi. Aslında çok fena kızgındım ama bir şekilde bu gece uzun süredir aranan bir suçluyu yakalamama yardımcı olduğunuz için öfkem geçti. Muhtemelen Sage gibi deneyimli bir haydutu başka türlü yakalayamazdık zaten. Sana onu o kadar öfkelendirecek ne yaptın diye sorardım ama sanırım pek bir şey yapmana gerek kalmazdı. Yine de tüm bu durumda beni rahatsız eden bir şey yok değil."
Bir an sessiz kaldıktan sonra, cevabı bilmek istemeyeceğimden son derece emin olsam da, "Nedir?" diye sordum, çekine çekine.
"Damien neden seni korumayı seçti?"
"Bilmiyorum."
Bunu derken tamamen dürüsttüm. Nedenini gerçekten bilmiyordum ama bir cevabımın olmasını dilerdim. Kendimi bir çıkmazın içinde hissediyordum.
Başkan Eugine, memnuniyetsiz bir şekilde, "Bilmiyor musun?" diye tekrar etti.
"Evet, bilmiyorum. Damien'ın ne düşündüğünü, neyi neden yaptığını tahmin edemiyorum. Belki de sadece bana acıdığı için yapmıştır. O an pek iç açıcı bir hâlde değildim. Sage... Çok öfkeliydi. Beni öldürmeyi gerçekten düşünüyor gibiydi."
"Çok ilginç. Söyle bana, onun için ne tür bir tehdit oluşturdun da Sage seni öldürmeyi düşündü?"
Bu soru karşında belirgin bir şekilde duraksadım. Bunu soracağını tahmin etmem gerekirdi ama yapamamıştım. Ne diyecektim? Gururunu incittim, o da intikamını almak istedi mi? Dudaklarımı araladım ama sözcükler boğazımda düğümlenmişti; ne konuşacak durumdaydım ne de bir şey yapabilecek bir hâldeydim. Hem diyebilecek olsam bile Başkan Eugine'e hiçbir şey anlatmak istemiyordum. O benim en büyük düşmanımdı. Bu karanlık oyunun içinde ona karşı hiçbir zayıflık göstermemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gladyatör: Cesur Ruhlar (3)
Teen Fiction"BU, KARANLIĞIN İÇİNDE YALNIZCA BİR IŞIK TANECİĞİYLE YOL ALMAK GİBİ." Vanessa, Yeniden Yeraltı Şehri'ne dönen Damien'ın yokluğuna alışmaya çalışırken ondan uzak durmayan bir parçasının olduğunu fark etmesi uzun sürmez. Kader ne olursa olsun ikisini...