🔸24.BÖLÜM: SEVGİ VE GÜVEN

133 32 16
                                    

Keşke yer yarılsaydı da ben de kendimi yerin dibine, o karanlık ve derin boşluğa atabilseydim. Elbette Mina'nın hiçbir suçunun olmadığını biliyordum. O, sadece bir çocuktu. Yüzüne bakınca gözlerindeki o derin saflığı, içtenliği ve henüz kirlenmemiş olan o masum dünyasını görebildiğim bir çocuk. Muhtemelen her çocuk gibi aklına gelen ilk şeyi düşünmeden söylemişti, ne kast ettiğini bildiğinden bile şüpheliydim. O yüzden ona bunun için kızmıyordum ama Peter'ın kocam olduğunu söylediği için o kadar utanıyordum ki...

"Ne?" dedi Bayan Contessa.

Abraham'da kadınla aynı anda konuşarak "Affedersin? Ne dedin az önce?" dedi.

Şimdi ikisi de kafaları karışmış bir şekilde bana bakıyorlardı. Benden bir açıklama beklediklerini görebiliyordum. Öyle değil, diye bağırmak isteyen parçamı görmezden gelmek için dişlerimi birbirine bastırırken, sadece Mina'yı korkutmaktan çekindiğim için bunu yaptığımın farkındaydım; bir de diyecek bir şeyim olmadığı için. Peter ise kendine ait sandalyeye, sanki bu dünyada ona ait olan tek şey oymuş gibi, hafifçe sendeleyerek otururken kem küm etti. Ya sarhoş olduğu için Mina'ya benim 'kocam' olduğunu söylediği anı hatırlamıyordu ya da utanıyordu. Zavallı Mina, büyük gözleriyle çevresine bakıyor, olup biten hiçbir şeyi anlamamış gibi görünüyordu. Kısa bir an Peter'a baktım. Sandalyesinde rahatsızca kıpırdandı, başını öne eğip eliyle alnını ovuştururken derin bir nefes aldı. Üzerine yönelttiğim bakışlar onun için bir işkenceden farksız olmalıydı. Eh, tüm bunlar onun boşboğazlığı yüzündendi zaten! O sırada odayı dolduran gerginliği bıçak gibi kesen bir ses duydum. Kalbimin atışlarını bir an için donduran, derin, tatlı ve kadife gibi bir erkek sesiydi bu...

Damien, "O, onun kocası değil." dedi Mina'ya.

"Damien!" dedim zorlukla.

"Ne? Yanlış bir şey mi söyledim?" Damien’ın derin gözleri biraz hırçın, biraz da alaycı bir ifadeyle bana baktı. Kalbim hızla çarpıyordu, cildimse sanki yanıyormuş gibiydi. "İnsanlara yalan söylememelisin. Özellikle de çocuklara."

Biliyorum ama... Oof. Daha ne kadar utanabilirim acaba?

Mina, alnını kaşıyarak "Anlamıyorum. Bana yalan mı söylediniz yani? Neden ama?" diye mırıldandığında Peter 'Ne yapacağım?' der gibi bana baktı. Masaya dirseklerimi yaslamış, hiç yapmadığım kadar gergin bir suratla yüzümü ovuyordum. Sanırım bu yüzden çaresizce bir biçimde çocuğa dönerek durumu kurtarmaya çalıştı.

"Damien, şaka yapıyor Mina."

Damien Peter'a baktı. Gözleri her zamankinden daha net ve keskin bir ifadeye sahipti. Ağır ve kendinden emin bir tonla "Hayır, yapmıyorum." dedi. Yine çok netti. Peter'dan gözlerini ayırmadan başını hafifçe yana eğdi. "Evcilik oynayacak yaşı çoktan geçtiniz bence."

"Bilerek sinirlendirmeye mi çalışıyorsun beni?"

"Çok ilginç. Genelde sen yapmıyor musun bunu?"

Bu kadar gergin olmasaydım eğer gülerdim ama tam burada, yeniden kavga çıkma ihtimali yüzünden bunu yapamıyordum. Gerçi bir parçam Damien'ın Mina'nın önünde asla böyle bir şey yapmayacağından emindi. Yine de tüm bu durum onu feci gıcık etmişti. Çok huysuz görünüyordu. Peter'da en az onun kadar huysuz görünüyordu. Aralarındaki soğuk savaş bir anda yeniden alevlenmişti sanki.

Daha sonra zarif bir gülümsemeyle  "Vay canına," dediğini duydum Bayan Contessa'nın. "Bu ikisi gerçekten de çok iyi anlaşıyorlar, değil mi?"

"Yaa. Ne demessin." diye mırıldandım.

Bayan Contessa sessizce bekledi ve başka bir şey söylemeyeceğimi anlayınca derin bir nefes alıp   "Mina..." dedi, çocuğun dikkati yeniden üzerine çekmek istercesine nazik bir şekilde. Sonra da yapabileceği en yumuşak şekilde durumu açıklamaya çalıştı. "Tatlım... Yetişkinler bazen bir şey söylediklerinde aslında onu kast etmezler. Bu, onları yalancı yapmaz. Vanessa ve Peter seninle sadece şakalaşmışlar."

Gladyatör: Cesur Ruhlar (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin