57.Bölüm

119 12 62
                                    

B.Tutku Eroğlu

Yüzüme vuran güneş yüzünden uykum biraz olsun açıklacak diye aklım çıktı.Yüzümü buruşturarak üzerime örtülü pikeyi yukarı çekmeye çalıştım ama gelmedi.Ağzımın içinde,muhtemelen dışarıdan bakıldığında hiçbir anlamı olmayan mırıltılar çıkartarak yüzümü yastığa gömdüm.

İçimden o pencereyi açanada,güneşe de,uykumun bölünüşüne de küfürler yağdırıyordum.

Saçlarım yüzümü kaşındırdığında elimi rastgele atarak yüzümü kaşıdım.Artık daha çok sinirliydim çünkü uyanmıştım bir kere artık sikseler uyuyamazdım.

Putain.(sikeyim)

Yavaşça gözlerimi açtığımda karşımda bana bakan bir çift göz görmeyi beklemiyordum.Elimle yüzümdeki tüm saçları geriye doğru ittim."Günaydın."

"Günaydın."Dudakları dudaklarımın üzerine hafif bir baskı uyguladığında gözlerimi kapattım,geri çekilende kadar da açmadım."Ne zaman uyandın sen?"İstifini hiç bozmadı,öylece dibimden dibimden izlemeye devam etti."Oldu biraz."

"Ne zamandır manyak gibi beni izliyorsun?"

"İnan,çok uzun zamandır."Dudağının kenarı hafifçe yukarı kalktığında gözlerinin içine doğru baktım.
Parmakları önce saçlarımda dolaştı,narindi dokunuşları.Kırmaktan korkar gibiydi.Teni tenimle yanağımda buluştuğunda gülümsedim.Ben gülümsediğimde o da gülümsedi."O kadar saçma uyudun ki,küçücük çocuk gibi."

"İzlemeseydin o zaman."

"İzledim ama,bu konuda ne yapacaksın?"Gülümsedim,hiçbir şey yapamazdım ama blöften zarar gelmezdi."Benim planlarıma senin zekan yetmeyebilir."

"Öyle mi?"Dudakları tekrar dudaklarıma değdi."Öyle."

Gözlerine tekrar baktığımda "Annem beni asla affetmeyecek."diye mırıldandım.Virgülünden noktasına kadar haklıydım,annemi tanıyordum.İki cihan bir araya gelse şu saatten sonra annem beni affetmezdi."O senin annen,elbet bir gün affedecek." Affetmeyeceğini biliyordum ama o söyledi diye buna inanabilirdim.

Annem elbet bir gün beni affederdi.

"Dün nereye kayboldun?"dediğimde burnu burnuma değiyordu."İşim vardı."

İşim vardı.

"Hadi kalk da kahvaltı yapalım.Dün akşam da bir şey yemedin."

"Yedim ya!"dedim inkar ederek,oysaki yememiştim.

"Ağzına iki tane üzüm atmak ne zamandan beri yemek oluyor?"dediğinde yatakta doğrulmuştu bile.Gözlerimi kapattım,ne dersem diyeyim kabul etmeyecekti.

Hep böyleydi.

"Kendimi açıklamaya yormayacağım bile."

"Bencede yorma çünkü kahvaltı yapacağız."

Al işte.

Yataktan kalktığında tuvalete gidene kadar sessizce izledim.Kapısı kapandığındaysa yatakta düzelerek esnedim.Saçımı toplamak için komodinin üzerindeki tokaya uzanmıştım ki toka yere düştü.Oflayarak yataktan aşağıya doğru eğildiğimde gözüme çarpan toka olsun isterdim ama onun yerine gözüme çarpan şeffaf bir poşetti.

Poşeti avucumun içine alarak kalktım.Aşağı eğilmekten başım dönmüştü.Sırtımı yatağın başlığına yaslayarak avucumun içinde duran haplara baktım.

Evet ya da hayır.Tüm mesele buydu.
Evet ya da hayır.Bir şeyleri isteyip istememekti tüm mesele.Avuç içlerim kaşınıyor,midemde ağrılar başgösteriyordu.

Radyoda Aşk (B×B Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin