!!!ÖNEMLİ NOT: SERİYİ NORMAL AKIŞINDA SPOİLERSIZ OKUMAK İÇİN 2. YIL, 8. CİLDİN ARDINA OKUNMASI GEREK. AKSİ TAKDİRDE SERİDEN ÇOK FAZLA SPOİLER ALIRSINIZ!!!
Zenginlik, yoksulluk. Finansal eşitsizlik.
İyi eğitimli, kötü eğitimli. Eğitim eşitsizliği.
Kentsel ve kırsal alanlar. Bölgesel eşitsizlik.
Dezavantajlı gençler, ayrıcalıklı yaşlılar. Nesiller arası eşitsizlik.
Japonya farklı bir toplumdur. Bunlar bahsettiğim sadece birkaç örnek, ancak cennet ve cehennem arasındaki farkı gerçekten temsil ediyorlar. Hatırlanması gereken önemli şey, tüm gerçekliklerin durağan olmadığıdır. Fakirler zenginleşmek için yükselebilir ve zenginler fakirleşmek için düşebilir. Örneğin, bölgesel eşitsizlikleri sevmiyorsanız, şehre taşınabilirsiniz.
Mantığı anlamama rağmen elimde hiçbir şey yoktu. Taşrada doğmuştum, son derece fakirdim ve acınacak derecede eğitimsizdim. Ne dayanıklılıkla kutsanmıştım ne de çalışkan biriydim.
Beni güçlü bir savaşçı yapabilecek tek bir özellik saymam gerekseydi, bu gençliğim olurdu. Ancak, bunu en iyi şekilde değerlendiremedim ve zamanımın çoğunu tembellik içinde geçirdim. Yavaş tempolu bir hayatım olduğu söylenebilir.
Beni bekleyen parlak bir gelecek yoktu ve sadece sefil bir hayat sürme ihtimalim vardı. Ama geleceği kendi ellerimle araladım.
Çünkü diğerlerinden daha büyük bir şeye, yani dizginlenemeyen ve sürekli genişleyen bir "hırsa" sahiptim.
Zirveye çıkacağım ve bu ülkenin en tepesinde ben olacağım.
Bu düşünceyle bugüne kadar hayatımı yaşamaya devam ettim. Hayatım boyunca beni ayakta tutan tek şey bu hırs oldu.
Yirmi beş yaşıma geldiğimde ilk sıkıntımla karşılaştım.
Yarı zamanlı işlerde çalışarak üç milyon yen biriktirmiştim. Bununla bir politikacı ve Japon parlamentosunun bir üyesi olacak, büyük bir servet ve prestij kazanacaktım.
Geçici ve fakir bir hayal. Seçimleri hafife aldım ve feci şekilde kaybettim. Hepsi bu kadar olsaydı şans olurdu ama gerekli oy sayısına bile ulaşamadığım için, biriktirmek için kendimi paraladığım üç milyonun hepsine el koydular.
Hükümet sadece yoksulluğu çözmeye çalışmıyordu, aynı zamanda temiz bir siyasi ortam yaratmaya, düşen doğum oranıyla mücadele etmeye, işçi maaşlarını yükseltmeye ve "SAVAŞA HAYIR" hareketi için mücadele etmeye çalışıyordu.
Etrafta dolaşıp aklıma gelen tüm güzel şeyleri fazla düşünmeden söylersem seçilmemin zor olmayacağını düşündüm. Ancak bu sığ ve aptalca bir fikir olurdu.
Herkes böyle sığ düşüncelerle ortaya çıkar.
Seçimleri kazanmak için önemli olan hangi örgüte ait olduğunuz, kimin altında çalıştığınız ve uzun bir sürece yayılmışken düşmanlarınızı ve müttefiklerinizi ayırt edip edemediğinizdir.
Sonra ne oldu? Düştüğümü mü düşündünüz?
İktidar partisi olan Yurttaşlar Partisi'ne katıldım ve bir siyasetçi olarak ilk adımlarımı atmaya başladım.
Evet, iki yıl sonra bir kez daha seçimlere girdim ve kazandım. İki yıl içinde tüm hayatımı, kalbimi ve ruhumu siyasete dökebileceğim bir konuma gelmeyi başarmıştım.
Bu beni kazanan yapmış olabilir ama benim için amaç seçilmek değildi.
Her şeyden önce, siyaset dünyası o kadar kolay değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elitler Sınıfı (Classroom of The Elite) 0. Cilt - Türkçe Çeviri
Ficção Adolescente!!!ÖNEMLİ NOT: SERİYİ NORMAL AKIŞINDA SPOİLERSIZ OKUMAK İÇİN 2. YIL, 8. CİLDİN ARDINA OKUNMASI GEREK. AKSİ TAKDİRDE SERİDEN ÇOK FAZLA SPOİLER ALIRSINIZ!!! Bu, geçmişin gizlenmiş ve görülmemesi gereken bir hikâyesi olabilir. Kiyotaka Ayanokouji'nin İ...