BÖLÜM 10

60.6K 2.3K 115
                                    

Sabah olanları sindirmem kolay olmadı. Beni oda da bırakıp gittiğinden beri ağlıyordum. Hayatım hayallerim mahvolmuştu. Beni sevmeyen sevmeyecek olan gözünü intikam hırsı bürünmüş bir insanla hayatımı geçirecektim. Ben Umut için herşeye katlanabilirdim. Ona bir hayat borçluydum. Ama hayatım boyunca sevilmemiştim zaten. Belki bana değer verecek biri hayatıma girer diye ummuştum hep. Ama şimdi bu imkansızdı. Beni köle yerine koymuştu. Ona ve Umut a hizmet etmemden baika bişey istemiyordu. Bana onu sevme şanşı bile tanımamıştı. Alışacaksın demişti. Sev dememişti. Sevmeye çalış dememişti... Sadece alış demişti...

*****

Kapının hızla açılmasıyla yerimden sıçradım. Kafamı kaldırıp yüzüne bakmak istemiyordum.

" Toparlan artık... Yarın babamlar eve geri dönecekler. Evliliğimizin ikinci günü suratını asman doğru olmaz."

" Tamam" deyip banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Hala gitmemişti. Daha ne bekliyordu. Emirlerini bildirmişti. Bende kabul etmiştim. Yine ne istiyordu.
Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Onunla uzun süre gözgöze kalmıyordum. Kafamı dolabın kapağına çevirdim. Burdan kendi yansımamı izliyordum. Gözlerim kızarmış. Küçük olan burnum ağlamaktan şişmiş ve uzun kahverengi saçlarım birbirine girmişti. Hala bişey dememişti. Bende onu beklemekten sıkılıp odadan çıkmak için adım attım. Yanından geçerken kolumu tutup durdurdu. Kafamı kaldıramıyordum yine nr isteyecekti . Ne söyleyipte beni kahredecekti...

" Git toparlan dedim. Bu mu anladığın ? Derhal banyoya git duş falan al ve üzerine şık bişeyler giyin. Evimde ruh gibi dolaşma. Asıl görevin Umut a bakmak olabilir ama sen artık benim karımsın ve kendine dikkat etsen iyi olur."

Ne diyebilirdim ki neye itiraz edecektim. Ben bir mahkumdum. Ablamın cezasını gönüllü çeken bir mahkum... Böyle şeyler düşündükçe gözlerim doluyordu. Tam bu sırada histerik bir kahkaha duydum. Poyraz kahkaha atıyordu. Şaşırmış bir şekilde onu izlerken ilk defa cesaret edip ona soru sordum.

" Ne-neden güldün? "

"Aklıma ne geldi biliyor musun? Gazeteciler bana evli olduğumu neden sakladığımı sormuştu. Bende düşmanlarım aileme zarar vermesin demiştim. Şimdi senin şu halini görseler bana bu soruyu
Asla sormazdılar..."

İlk başta anlamasamda sonradan gözlerimden damlalar birer birer düşüverdi. O daha ne olduğunu anlamadan suratına oldukça sert bir tokat geçirdim.

"Beni bu hale getiren sensin adi herif..."

Kendine gelince bileğimi çevirip beni odanın köşesine savurdu... Kafamı duvara çarpınca sesli bir şekilde inledim.

" Eline koluna sahip ol. Bir dahaki sefere seni savurmakla kalmam. Cezanı öyle bir veririmki kıpırdayacak galin kalmaz."

Kafamı tutup ağlamaktan başka bişey gelmedi elimden. Bütün bedenim sızlıyordu. Önce ellerim sonra tüm vücudum titremeye başladı. Bütün vücudumu saran bu titremenin nedenini anlamasamda tüm enerjimi alıyordu.

" Po-poyraz... Poyraz."

Sesim çıkmıyordu. Beni duyması imkansız gibiydi. Duvarın dibinde sanki can çekişiyordum.

" Poyraz lütfen yardım et..."
Dilimden dökülen son kelimelerdi sanki... Gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. Şimdiyse nefesim sıklaşmaya başlamıştı. Göğsüm inip kalkarken kapının açıldığını gördüm. Artık dayanamıyordum ve gözlerimi kapamaya başladım. Şimdi sadece ayak seslerini duyabiliyordum.

" Masal...Masal sana diyorum beni duyuyor musun ? Kendine gel..."

Sesini duyabiliyordum ama karşılık veremiyordum. Sonra daha çok bağırmaya başladı. Ama ben yine tepki veremedim. Sonra birden havalandığımı hissettim. Nere götürüyordu beni... sırtımın yumuşak bir zeminle birleşmesiyle biraz da olsa rahatladım. Ama hala kendime gelmiyordum.

" Masal...Bana cevap ver artık. Yaptığın maskaralık yetti. "

Bu adam insan olamazdı. Benim numara yaptığımı düşünüyordu. Tekrar sinirlenmeye başladım. Ve nefeslerim sıklaştı. Her aldığım nefes boğazımda kalıyordu. Ciğerlerim yanmaya başlamıştı. Titremem geri gelmişti. Derin nefes almaya çalışıyordum. Bu sırada Poyraz telefonda konuşuyordu galiba. Algılarım kapanıyordu. Bilincim kapanmaya başlamıştı. Ve tekrar havalandım. Bu sefer sırtım soğuk zeminle birleşti. Kafamdan aşağı soğuk su akmaya başlayınca çığlık attım. Deli gibi önüme ne gelirse ittirmeye başladım. Poyraz kocaman kollarıyla beni sardı. Hıçkırarak ağladım. Artık su o kadar soğuk gelmiyordu. Ağlamamda durmuştu. İç çekişlerim devam ediyordu hala. Poyraz benden ayrıldı. Boşluğa düşmüştüm sanki. Kollarımı kendime sardım. Poyraz yanıma gelip üzerimdeki bluzu çıkardı itiraz etmedin aynı şekilde pantolonumu çıkarmak için uzandı.

" Yapma "
Diyebildim. Korkuyordum. Ne kadar kocamda olsa buna hazır değildim. Biz iki yabancıydık.

" Tamam sakin ol . Sadece çıkarıp bornozu giymene yardım edecektim."

İçim rahatladı ve ona izin verdim. Pantolonumu çıkarıp beni bornoza sardı. Tekrar kucağına almak için eğildi . Ne kafar itiraz etsemde kabul etmeyip beni kucakladı. Yatağın üzerine bıraktı beni. Dolaptan çıkardığı pijamaları alıp yanıma bıraktı.

" Hadi üzerini değiştir. Sonrada aşağı in. Bende bir şeyler hazırlayayım dünden beri bişey yemedin."

Benim bişey dememe kalmadan kapıdan çıkıp gitti. Ona ne kadar minnet borcu duysamda onun soğuk tavırlarından nefret ediyordum. Onu sinirlendirmek istemedim. Üzerimi değiştirip hemen aşağı indim. Mutfaktaki masada iki tabak makarna vardı. Masaya yaklaştım. O da elindeki çatalları masaya bırakıp vana döndü.

" Hadi otursana. Davetiye falan mı bekliyorsun."

Hızla sandalyeyi çekip oturdum. Kafamı dahi kaldırmadan yemek yemeye başladım. Karnım baya acıkmıştı. Ağzıma attığım her lokma sanki hücrelerime işliyordu. Bunca sene yemek yapmama rağmen ilk defa bu kadar iştahlı yemek yiyordum. Tabağım bittiğinde yerimden kalkıp tabağımı yıkadım. Artık odama çıkma vakti gelmişti. Görevimi yapmıştım şimdi ödül zamanıydı. Güzel bir uyku...

" Sana bu evde görünmez olma demiştim. "

" Bak ben yorgunum. Az önce bana ne oldu bilmiyorum ama kendimi iyi hissetmiyorum. İzin verirsen uyumam lazım."

" Yarın turp gibi olman şartıyla
neden olmasın. Unutma yarın babam gelecek ve biz mutlu bir çifttiz..."

Bu adamın imaları beni canımdan bezdirmişti. Kafamı tamam anlamında salladım. Tam merdivenlere yönelmiştim ki bu gün bana ne kadar yardım ettiği geldi. Kafamı ona çevirip kuru bir şekilde

"Teşşekür ederim bu gün yardım ettiğin için." Hiç oralı olmadı bende merdivenleri çıkmaya başlamıştım. Belli bir ritimde yürürken onun kendi kendine söylediği şeylerle yavaşlamak zorunda kaldım.

" Daha ne kadar zarar göreceğini bilsen benden asla özür dilemezdin masum prenses"



Bu aralar biraz yoğunum bölümler geç gelebilir. Şimdiden özür diliyorum....

Keyifli okumalar....

ANLAŞMALI İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin