BÖLÜM 5

67.4K 2.5K 81
                                    

    Bütün ailem bütün akrabalarım hepsi şu an ablama son görevini yapmak için burdalar. Kimse ağlamıyor kimse üzülmüyor . Hepsine bir seneryo verilmiş hepsi üstüne düşen rolü yapıyor. Diğer tarafda da cenaze  ama onların acıları gerçek feryatlar figanlar... Peki biz sadece dikiliyoruz. Çünkü bizim  cenazemiz mecburiyetten ibaret...

     " Hadi Masal gidiyoruz artık. Akşama doğru diğer öbür ailenin evine gideceğiz." Düşüncelerimi abimin sesi böldü. Kafamı tamam anlanımda salladım. Abimle arabaya doğru giderken amcam yani öz babamla gözgöze geldik ama kafamı hemen başka tarafa çevirdim. Adımlarımı hızlandırıp arabaya bindim. Abim arabayı çalıştırıp eve sürdü. Kafamı cama yaslayıp gözlerimi  kapattım. Bu gün şu bilet işini  halledip yarın gidecektim. Bu saçma sapan aileden kurtulacaktım. Eve vardığımızda odama çıkıp kendimi yatağa attım. Kimseyi ne görmek ne de konuşmak istemiyordum. Az sonra kapı açıldı. Uyuyormuş gibi yaptım. Gelenin kim olduğu umrumda değildi. Bu evdeki kimse beni ilgilendirmiyordu artık.

    " Masal....."
Ya şok geçiyordum yada babam bana sesleniyordu. Geldiğimden bu yana benimle tek kelime etmeyen adam odama girmişti.

  " Uyumadığının farkındayım. İstersen öyle durmaya devam et. Buraya seninle konuşmaya gelmedim. Sadece beni dinlesende yeterli."

Hiç bir tepki vermedim. Gözlermi sımsıkı kapattım aksine. Bu nasıl bir adamdı böyle...

  "  Annen abim amcan hepimiz bi karar aldık . Bundan sonra yanımızdan ayrılmanı istemiyoruz. Yani bundan sonra burdasın... "
Resmen yatağımdan fırladım. Babam karşımda dikiliyordu.

   "Hayır kimse beni burda tutamaz. Yarın bu lanet yerden gidiyorum."

    "Söylediğim cümlelerin neresini anlamadın acaba ? Burdasın artık o kadar"

   " Beni kimse burda  zorla tutamaz. Şu an burdaysam öbür aileye taziyeye gideceğimiz içindir yoksa yarını bile beklemem"

  " Sen öyle san ben istemediğim süre burdan gidemezsin sevgili kızım."

Cevap vermeden kapıyı çarpıp çıktı. Şaka gibiydi. Ama abim söz vermişti burda kalmayacaktım. Odamdan çıkıp abimi aramaya başladım. Aşağı kata indim annem vardı bi tek.

   "Abim nerde?"

  " Gelir birazdan kızım ne bu telaş hayırdır?"

" Yok bişey bilet ayarlamasını söyleyecektim."

  " Ne? Bu kadar çabuk mu kalsaydın kızım. Daha yeni geldin."

    " Geç bile kaldım. "
O sırada abim geldi. Annemin halini görünce hemen yanımıza geldi. Bir bana bir anneme baktı ama bi tepki alamadığı için sinirlenmişti.

   " Ne oldu burda annemin rengi niye sapsarı?"
 

  " Bilmiyorum. Ben seninle başka bişey konuşacaktım zaten. Bana verdiğin sözü tutma zamanı yarın gitmek istiyorum abi"

   " Masal daha yeni geldin ne gitmesinden bahsediyorsun sen?"

   " Daha fazla kalmak istemiyorum. Şu taziye olayı bitsin gideceğim . Daha fazla kalmama gerek yok."

   " Saçmala... Ben sözümü unutmadım ama şimdi değil."
 
   " Böyle konuşmamıştık abi bunu bana yapamazsın anladın mı? "
 

   "Hadi hazırlanım gidiyoruz. Babamlar bekliyor."
Babam amcam annem yetmezmiş gibi şimdi de abimin ihanetine uğruyordum. Bu nasıl bir hayattı böyle...

***

   Oldukça büyük bir evin önünde durdu araba. Önce abim sonra ben çıkıp eve girdik. Babamlar bizden önce gelmişti. Abimin koluna girdim nede olsa yabancıydık burda. Eve girer girmez  küçük bir çocuğun sesini duydum. Sanki canından can almıştılar. Ahh tabiki ablam onun canının canlarını almıştı. Dayanamadım. Abimin kolundan çıkarak sesin  geldiği odaya girdim. Küçücük bedenin yataktaki haykırışını izledim. Beni fark edince sakinleşti. Bu bana cesaret oldu. Küçük bebekle konuşmaya başladım.

   " Merhaba ben Masal. Ben çok özür dilerim. Ailem adına gerçekten o öyle biri değildi. Bunu nasıl yaptı bilmiyorum."
Küçük bi çocuğa açıklama yapıyordum. Ablamı affetsin diye ondan aldığı ailesi için özür diliyordum. Bir süre sonra yeşil gözlerini kapattı. Uyuduğunu anlayınca ben kapıya yöneldim. Kapıdan çıkacakken karşında dikilen adamı görünce neye uğradığımı şaşırdım. Nedense o
hiç şaşırmamıştı. Bir de gülümsüyordu.

   " Şey ben... Kusura bakmayın bebeğin sesini duyunca..." devamı yoktu cümlemin ne diyebilirdim ki vicdan azabı çektim dayanamadım mı diyecektim.

  " Önemli değil vicdan yapmanız normal. Ama ben yiğenime kimsenin acımasını istemiyorum."

   " Bakın gerçekten yanlış anladınız. Ben çocukları çok severim. O ağlayınca dayanamadım. Çok şükür sustu ve uyudu."

  " Neyse artık misafirlerin olduğu geçin. "

"Tamam ama ben bilmiyorum yani tarif etseniz." Adam derin bir nefes aldı . Sanırım sinirlendi. Napayım yani bilmiyorum.

   " Beni takip et  bende oraya gidiyorum zaten ."

Başka bir şey söylemeden yürümeye başladı. Uzun bir koridordan geçip geniş bir salona geldik. Kağıdan içeri girer girmez babamın sözüyle olduğum yerde çakılı kaldım.

  " Yeni çiftimizde tanışmış. " Buraya geldim geleli kafaödan aşağı yediğim kaçıncı kaynar suydu bu. Anlamaz gözlerle amcama baktım. Benim öz babamdı ondan medet umdum bana bişey söylesin diye bekledim. Ama ses yoktu. Yetmezmiş gibi yanımdaki izbandut kılıklıda bişey söylemiyordu. Odanın baş köşesinde oturan adam bana bakıp konuşmaya başladı.

   "  Kızım bak ortada bi bebek var ve ben ona bu yaştam sonra bir aile veremem. Poyrazın Umut için herşeyi yapacağına eminim. Sen ve ailende Umut a borçlusunuz. Ablan onun ailesini elinden aldı. Ona bir aile borçlusunuz. Poyraz dan başka ona kimse babalık edemez ki buna oğlum izin vermez. Sende ailenin borcunu ödeyip ona annelik yapacaksın."

Bu adam nasıl bir adamdı. Böyle sözleri yüreğimi paramparça etmişti. Bana öyle bi kızım demiştiki bu zamana ne babamda nede öz babamdam duymuştum.

  "  Ben bunu yapamam gerçekten. Ben hiç bebek bakmadım  nasıl bakılır bilmiyorum. Hem ben burda misafirim yarın  gidiyorum."
Kurduğum cümleler en çok abim ve babam diye bildiğim adamı rahatsız etmişti. Abim konuşmaya başladığında yerin kaç kat dibine gitsem diye düşünmeye başladım.

  " Bu yaşına kadar bizi hep utandırdın. Şimdi bize ailemizden olduğunu kanıtla. İstanbul mevzusunuda unut artık. Burdasın artık...." konuşmasına devam edeceği sırada  amcam yani öz babam

  " Yeter Barış ... Aile sorunlarımızın zamanı değil. Bırakalım da gençler karar versin."

Bu cümleler beni umutlandırmalı mıydı bilemiyordum. Bana söz hakkı tanınmıştı sanırım. Ve bende onu sonuna kadar kullanmalıydım.

  " Ben çok üzgünüm gerçekten ama buraya ait değilim. Ablamın yaptığı şeyin cezasını bana yükleyemezsiniz. "

  " Ben kabul ediyorum. Umudun için gözüm kapalı canımı veririm. "

Yanımdaki adamın sözleri beni çileden çıkartmaya yetmişti.

  " Böyle bir şeyi nasıl kabul edersin. Ayrıca kimse bana zorla bişey yaptıramaz. İs-te-mi-yo-rum."

   " Bu hiç bişey ifade etmez. Ben kabul ettiysem. Sana söz hakkı düşmez."

  Çıldırmak üzereydim. Bu yaşadığım şey gerçek olamazdı. Kimseye daha fazla laf anlatmadan koşarak evden çıktım. Nere kime gideceğim belli değildi ama gitneliydim. Bu insanlar tamamen kafayı yemiştiler. Nefessiz kalana kadar sokaklarda koştum . Taki sert bir duvara çarpana kadar.

ANLAŞMALI İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin