BÖLÜM 29

47.2K 1.8K 66
                                    

     Kalmadı aşkına inancım
    Kalmadı tesellilerin...
   Kalmadı avucumda...
   Elime tutuşturduğum umut
   Kırıntıları....
   İnanma ki artık hayallere.
   İnanmam ki artık verdiğin
   Sözlere...

   ♥Bir ay sonra...♥

  Gözlerimi yine huzurlu bir güne açtım. Hayatım kusursuzdu. Her sabah yaptığım gibi hemen yan tarafıma dönüp bana mutluluğu bahşeden adama baktım. Dayanamayıp elimi kaldırıp yeni çıkan sakallarına dokundum. Kolumun üstüne doğrulup yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

   "Aşkım... Uyan..."

Amacım ne kadar onu uyandırmak olsada kıyamıyordum. Sesim fısıltı gibi çıkıyordu.

    "Poyraz...Hadi ama hayatım. Bak şimdi kahvaltı yapacağız sonra sen işe gidip para kazanacaksın. Sonra bize kim bakar ha?"

Dudağının kenarındaki gülücüğü yakalayınca dayanamayıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

  "Hayır bebeğim olmadı ki... Bi öğrenemedin kocanı nasıl öpeceğini..."

  "Yaa demek öyle... Aslında biliyorum ama öpmedim."

  "Neden Masal hanım ha?"

Yatakta oturur pozisyona gelip sırtmı yatağın başlığına dayadım.

   "Çünkü Poyraz bey sizin öğrettiğiniz gibi öpersem beni bırakmazsın..."

  Poyraz tek kaşını kaldırıp düşünür gibi yaptı.

    " Sanırım haklısın ama yinede öpücüğümü istiyorum."

  Gözlerimde oluşan mutluluk parıltılarıyla ona bakıp sinsi bir gülüş atıp hızla yataktan çıktım.

   "Hayır Poyraz bey asla olmaz ben mutfağa gidiyorum. Sende üstünü başını değiştir tamam mı?"

   Poyraz da yatakta doğrulup ayağı kalktı. Hiç bir şey söylemeden bana doğru yaklaşmaya başladığını anlayınca hemen kapıya koşup  odadan çıktım. Hızla merdivenlerden inip mutfağa ulaştım. Ama  içim bi tuhaf oldu. Ellerimi masaya koyup kendime gelmeye çalıştım. Ah merdivenleri ışık hızıyla inmiştim. Kafamı toplayıp kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Masa nerdeyse hazırdı. Poyraz'da merdivenlerden inip masanın yanına gelince tam olmuştu. Çayları doyup masaya oturdum.

    "Afiyet olsun aşkım."

   "Afiyet olsun..."

Sesi soğuk mu çıkmıştı. Kafasını tabağına eğip konuşmadan kahvaltısını yapmaya başladı. Poyraz umursamazca yemeye devam ederken benimde gözlerim dolmaya başlamıştı. Ağlamayı sevmezdim ki ben... Herşeye ağlamazdım. Ama son dönemlerde bu huyum tam anlamıyla tersine dönmüştü. Dayanamayıp burnumu çekince Poyraz endişeyle kafasını kaldırdı.

    "Masal !!!"

Kafamı kaldırmayıp duyabileceği bir ses çıkardım.

   "Hı?"

   "Sen ağlıyor musun ?"

Kafamı iki yana salladım ve ağzıma zorla bir lokma tıkadım.

   "Masal... İyi misin? Bana bak..."
Kafamı kaldırınca ağladığımı hemen anladı ve sandalyesinden kalkıp yanıma geldi.

   "Bebeğim neyin var ?"

   "Se-sen bana bakmadın. Bebeğin demedin. Gülmedin bile..."

   "Aşkım... Bak ben sadece seni kandırıp o vermediğin öpücüğü alacaktım."

ANLAŞMALI İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin