BÖLÜM 20

57.5K 2K 26
                                    

Hiç bu kadar üzüleceğimi düşünmezdim. Şu kısa zamanda bana kol kanat geren adama o kadar alışmışımki onu burada bırakıp gitmek hiç kolay olmayacaktı. Sabah erkenden uyanıp kendi ellerimle kahvaltı hazırlamak için aşağı indim. Serhat babaya süpriz yapıp gitmeden önce gönlünü almak için sofrayı donatmaya başladım
Özlemiştim. Mutfağı... Mutfağın hakimi olmayı. Bütün marifetlerimi sergileyip harika bir sofra kurdum. Yavaş yavaş herkez uyandı. Mutfağa giren Gülseren abla baya şaşırdı.

"Ne zahmet ettin kızım. Niz hemen hazırlardık."

"Yok Gülseren abla babamın gönlünü alayıö dedim. Bu akşam İstanbul'a gidiyoruz biz."

"Aaa vallahi çok üzüldüm
Alışmıştık sana baya..."

"Valla ben size baya alışmıştım. Belki yazları geliriz. Hem belki Serhat baba gelirken sizide getirir."

"Yok kızım. Biz yaz kış burda kalırız." Yapabileceğim söyleyebileceğim bişey olmadığı için işine devam ettim. On beş dakika sonra herkez kahvaltı masasındaydı. Ben Umut 'la ilgilenirken Serhat babayla Poyraz'da sohbet ediyorlardı. Durgundum. Ne kadar inkar etsemde ailemi gitmeden görmek istiyordum. En azından annemi...
Tabağımdaki zeytinle savaşırken elimin üstünde hissettiğim sıcaklıkla kafamı kaldırdım. Poyraz yakalamaya çalıştığım zeytini çatala takıp elimi bıraktı.
Hafifçe gülümsedim. Umut homurtular çıkarınca kucağıma aldım. Sanırım altına yapmıştı. Poyrazların yanından ayrılıp Umut'un odasına girdim. Altını değiştirirken gözyaşlarımı tutamadım. Tek tek yanaklarımdan süzülürken Poyraz içeri girdi.

"Neyin var Masal... Niye ağlıyorsun."

" Umurlarında değilim Poyraz. Bu gün gidiyorum ve ailemden yanımda kimse yok."

"Haberleri yokki Masal."

"Var tamam mı...Olmalı ben onların kızıyım. Evlendikten sonra beni unuttular. Tıbkı beş yıl önce olduğu gibi."

"Aramamı ister misin?"

"Ha-hayır.... Yıllarca beni sevmemelerine tahammül ettim. Şimdi yüzsüzlük yapıp onlardan sevgi dilenemem."

Bu ara sıkça olan bişey oldu ve Poyraz bana sımsıkı sarıldı. Bi ara teslim ettim ama sonra tepedeki konuşmamız aklıma bana yakın davranma demiştim. Canım acıyor demiştim. İşte tam bu nedenden dolayı Poyraz'ın kollarından çıktım.

"B-ben gideyim. İşlerim var."
Odadan kaçarçasına çıktım. Ne kadar Poyraz'ın arkadan bağırdığını duysamda umursamadım ve aşağı indim.

~~~~~~~~~

Poyraz'dan...

Beni sevebiliyordu. Hatta seviyordu. Bunu nasıl başardığını ilk başta anlamasamda Masal'ın kocaman yüreği aklıma gelince şaşırmadım. Kocaman olduğu kadar da kırılgandı. Biliyordun defalarca kalbini kırdım. Parçalara ayırdım ama ben buyum... Yapabişeceğim bişey yoktu. İntikam... Son bir aydır kafamun içinde dolanan bu kelimeyi Masal 'ıb hikayesini duyunca tamamen silmiştim. Yüreğim ezilmişti. Gencecik yaşta yaşadığı olay kolay değildi. Tek başına hayatın en kötü yanını yaşamıştı. Hemde tek başına. Yaralarını sarmak istiyorum. Sarmalıydım. O benim karımdı. Bana ait olmayan karımdı. Umudumun kendine seçtiği anneydi. Bundan sonrası yoktu işte. O benim karımdı. Onu sevmesemde sebepsiz yere onu öpmek istiyordum. Yeri gelincede fırsatları kaçırdığım söylenemezdi. Amaarrık izin vermiyordu. Onu öomeme sarılmama izin vermiyordu. Bana canının yandığını söylemişti. Ona verdiğim her umut kırıntısında canının yandığını söylemişti. Ama ben onu yalnız bırakmak istemiyordum. Onu sevmiyor olabilirdim. Ama ona destek olmalıydım.

ANLAŞMALI İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin