10

5.6K 298 21
                                    

Bu sabah Özcan'ın yatağımda zıplayarak 'hayaa' diye bağırmasıyla uyandım. Şu anda hâlâ bağırıyor ve bende uyumaya çalışıyorum. Tabi ki bu mümkün değil. Özcan hâlâ "Bugüün bayraaam..." diye şarkı söylüyor. Ne bayramı ya? Ah, doğru ya kurban bayramı burayada zaten bunun için gelmemiş miydim?

Özcan'ı öpüp koklayıp aşağıya yolladıktan sonra üstüme pudra rengi tuniğimi ve beyaz pantolonumu giydim. Yine pudra rengi ve beyazlı şalımı da taktım. Pek fazla gelen gidenimiz olmaz ama zaten Buğlem'e buluşacağım için hazırlanacaktım.

Abimin dün getirdiği, daha doğrusu bagajında kaldığını farketmeyip dolaylı yoldan getirmek zorunda kaldığı valizimi yerleştirmeye başladım. Uzun süre valizin içinde kaldığı için buruşanları ayırıp saate baktığımda, eğer biraz daha oyalanırsam Buğlem'e buluşmamıza geç kalacağım. Ayırdıklarımı daha sinra ütülerim artık. Kıyafetlerime çok özen gösteririm küçüklüğümden beri. Büyürken kıyafetlerim küçük geldiği için nerdeyse kullanılmamış kadar düzgün olan kıyafetlerimi atmak veya başkalarına vermek zorunda kaldırdım. Hemen üstüme bir pardesü geçirdim ve aşağıya indim.

"Asel, yavrum nereye bayram bayram?"

"Anne, Buğlem'le konuşmamız lazım da oraya gideceğim." deyince annem hemen telaş yaptı ve "Bir şey mi oldu kızım? Benden saklamıyorsun değil mi?" diye soruları sıralamaya başladı.

"Merak edecek bir şey yok annecim, Buğlem konuşalım mı dedi o kadar. Hem sen niye bu kadar panik yaptın? Buğlem'le ilk kez buluşmuyorum ya."

"Yok bir şey kızım, her zamanki halim işte."

"Bana pek öyle gelmedi ama..." beni başından atamayınca kızarak geçiştirmeye karar verdi sanırım.

"Aaa sana hesap mı vereceğim, canım? Hadi sen git." deyince daha fazla zorlamamaya karar verdim ve "Tamam anneciğim, gidiyorum." dep kapıdan çıkmaya yeltenmiştim ki annem seslendi. "Özcan'ı bıraksana giderken."

"Tamam, bırakırım." annem içeriye gidip Özcan'ı getirdi ve tekrar mutfağa döndü. Özcan'ı güzelce arka koltuğa oturttuktan sonra kendim de şoför koltuğuna yerleşim. Babam ve annem bana bu arabayı hediye ettiklerinde ehliyetim olmasına rağmen araba kullanmayı bilmiyordum. Öğrenmem de biraz zor olmuştu. Abim bana dayanamayıp işi babama devretmişti. En sonunda öğrenmiştim. Çok da düzgün kullanırım, çok şükür hiç kaza yapmadım. Ben bunları düşünürken çoktan yola koyulmuştuk bile.

"Haya, beni sinemaya götürür müsün?"

"Çok isterdim canım ama Buğlem ablanla buluşacağız." derken aynı zamanda da aynadan onu kontrol ediyordum. Hemen dudaklarını büzdü ve gözleri doldu "Lütfeen..." dedi. Bu bakışlara dayanamıyorum ama ya. Buğlem de beni hep böyle kandırır. İç çektim ve

"Tamam o zaman Buğlem ablana söyleriz, hep beraber gideriz olur mu?" diye sordum.

"Olur." dedi u harfini uzatarak. Küçük bey Buğlem'i çok sever de. Kısa süreli yolculuğumuzun ardından her zamanki buluşma noktamız olan alışveriş merkezine geldik.

Ne kadar güzel araba kullansam da malesef park etemekte berbatım. Ben ileri geri gidip gelerek arabamı parketmek için ter dökerken arkadan gelen arabayı farkedemedim ve geriye çıkmamla çarpışmamız bir oldu. Kendimi kontrol etmek aklımın ucundan bile geçmedi ve tir tir titreyen vücudumla arkaya dönüp Özcan'ı kontrol ederken bir yandan da "Özcan iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" diye sormayı da ihmal etmiyordum. "İyiyim haya" deyince biraz rahatladım fakat tatmin olmayıp, hâlâ titreyen bacaklarımla arabadan inip arka kapıyı açtım ve Özcan'ı kontrol ettim. Fazla hızlı çarpışmamıştık zaten ama işte içim ancak böyle rahat etti. Sonunda başka bir arabaya çarptığımı hatırlayıp bakışlarımı arabanın sahibi olduğunu düşündüğüm çocuğa çevirmemle yerimde donakaldım. Bu... Bu çocuk... Ama bu... nasıl olur?

⚫⚫⚫

Sizce Asel kimle çarpıştı? Tahmin ermek çok zor olmaz herhalde?

Bir sonraki bölüm için tahminleriniz neler?

Bu sorulara cevap veren olmuyor ancak daha önce de dediğim gibi ben sormayı seviyorum ^^

Kendinize iyi bakın. 😘

Benim KararımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin