27

4.1K 225 27
                                    

Not: Multimedyada 17.bölümden Asel ile Seçil Teyze sahnesi. Sadece elindeki tava değil çaydanlık.

İnsanlar? İnsanların ne dediği bizim için önemli mi? Bu soruya kesin bir şekilde 'Hayır' diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki...

Maalesef biz ne kadar umrumda değil desek de, onları görmezden gelsek de her şey bir yere kadar dayanıyor. Bir süre sonra ister istemez onların bakışlarından, düşüncelerinden rahatsız olmaya başlıyoruz.

İnsanlar neden başkalarının işlerine burunlarını sokmayı seviyorlar? Aslında herkes sadece kendisiyle ilgilense, kimseye karışma derdinde olmasa hayat daha kolay olmaz mıydı? Ben bu kadar yakındım ancak belki de bazen sonrasında pişman olacağımız şeyler yapmamıza bu şikayet ettiğim insanlar mani oluyor.

Biraz sonra evden çıkıp okula gidecektim ve dersten sonra Buse'yle konuşmak için hazırlanırken aklımdan tam da bunlar geçiyordu.

Son olarak kalın, siyah montumu da üstüme geçirdim ve evden ayrıldım. Son anda çantamı almayı akıl edebilmiştim, şükür ki. Botlarımı da giyip evden çıktım.

En rahatsızından bir otobüs yolculuğu sonunda okula vardım. Rahatsız olmasının sebebi malum... Hızlı adımlarla sınıfa girdim. Sonunda ayarı tutturabilmiş, derse geç kalmamıştım veya erken gelmemiştim.

Bol bol not aldığım bu derste bitmişti ve biz Buse'yle beraber üniversiteden çıkıp okulun yakınındaki kafeye gittik. Beraber oturduk ve ben bir kahve söyledim Buse ise sıcak çikolata söyledi. Ben ne söyleyeceğimi düşünürken bir süre öylece bakıştık. Ben tam konuşmaya karar vermiştim ki siparişlerimizi getiren garson konuşmama engel oldu. Garson uzaklaşırken ben de konuşmaya başladım.

"Buse hani benle ilgili ne düşünüyorsun bilmiyorum ama yanlış anladığın bazı şeyleri sana açıklamam gerekiyor. En baştan başlayayım. Hani hep beraber otururken ben konsere özel birini getireceğimi söylemiştim?"

"Evet, hatırlıyorum."

"O kişinin kim olduğunu tahmin ediyorsun?"

"Aybars?"

"Hayır değil. Ben Buğlem'den bahsediyordum. Sen öyle sorunca bende küçük bir şaka yapayım dedim. Aybars'ı Akış getirdi."

"Ama ben sizi bahçede gördüm?"

"Benim biraz kafam dağınıktı. Bir an ayağım taşa takıldı. O sırada da Aybars yanımdan geçiyordu ve beni düşmeyeyim diye tuttu. Sen de uzakta olunca farklı gördün ve yanlış anladın. Yani aramızda senin düşündüğün ve benim düşünmek bile istemediğim bir şey yok." bir süre düşündükten sonra birden yüzü aydınlandı ve öne atılıp boynuma sarıldı. Ne oluyor lan? Bu bana niye sarıldı? Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü hesabı. Allah Allah. Geri çekildi ve kaybolmayan koca gülümsemesi ile konuştu. "Asel o zaman Aybars'la benim aramı yapar mısın?" ancak söylediği sözlerle beynimden vurulmuşa döndüm.

Ben Aybars'a karşı hissettiğim duyguların yerini belirleyememişken, ciddiyetini ölçememişken karşımda oturan bu kız ona ilgi duyduğunu açıkça beyan ediyor ve onunla da kalmayıp bende çöpçatanları olmamı istiyordu. Her şeyi bir kenara bırakalım benim çöpçatan olmam demek Aybars'la konuşmam demek. Ki ben ondan uzak durmaya çalışırken, bunun haram olduğunu bilirken nasıl aralarını yapayım? Her şeyi geçtim onların çıkmaya başlaması ikisi için de haram. Eğer onları bir araya getiren ben olursam bu günahtan bende pay alıyorum. Çünkü buna ben vesile olmuş oluyorum.

"Asel cevap verecek misin?" ben kendi düşüncelerime dalmışken Buse'yi unuttum.

"Ha?"

"Diyorum ki Aybars'la benim aramı yapar mısın?"

"Buse ben yapamam. Biliyorsun... Haram. Ama sen bunu bir de Buğlem'e sor istersen. Hem o Aybars'a daha yakın. Sevgilisinin kuzeni sonuçta." bir süre kafasında tarttı ve "Tamam." dedi. Ona gülümseyip kahvemi aldım ve ağzıma götürdüm. Bardağı ağzıma dayadığım sırada gözüm bir noktaya takıldı. Daha doğrusu bir kişiye. Aybars orda oturuyor ve direkt bana bakıyordu. Hemen kafamı çevirdim ve bardağı masaya bıraktım. "Buse her şey açıklığa kavuştuğuna göre ben de gideyim artık." deyip eşyalarımı toplamaya başladım. Bu sırada bir erkek sesi adımı söyledi. İşte başlıyoruz...

"Efendim Aybars?"

"Biraz gelir misin? Sana bir şey sormak istiyorum." evet ondan uzaklaşmak için ilk adımı atmanın vakti geldi.

"Hayır, gelemem."

"Ama önemli bir şey soracağım."

"Gelmek istemiyorum?" sanırım sinirlenmeye başlıyor. Ama bende sinirlenmeye başlıyorum.

"Pekâlâ başka seçenek bırakmadın. Burda soracağım."

"Hayır. Duymak istemiyorum."

"Duymak isteyip istemediğinle ilgilenmiyorum. Sevgilin mi var?"

Donup kaldım. Bana hangi sıfatla böyle bir şey soruyor? Beni neyle itham ettiğinin farkında değil sanırım.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?" diye hiddetle sordum.

"Gayet farkındayım. Böyle kapalı, masum kız ayağına ona buna aşkım diyorsun."

"Benim niye haberim yok?"

"Bal gibi de haberin var!" Allah Allah ben kime aşkım dedim?

"Kime demişim? Ne zaman demişim?"

"Kime dediğini ben bilmem. Geçen gün okul kantininde Buğlem'le Akış gittikten sonra telefonun çaldı. Sen de apar topar kalktın sonra ben yanından geçiyordum ve 'görüşürüz aşkım' diye telefonu kapattın." sanırım Özcan'la konuşmamı duymuş. O gün de o yüzden hızla yanımdan geçip gitti.

"Sana bunu söylemezdim ancak kimsenin benim hakkımda böyle şeyler düşünmesini istemiyorum. Aşkım dediğim kişi benim küçük yeğenim. Bir daha da bilip bilmeden kendi kafana göre insanları yargılama." deyip hızla kafeden çıktım. Arkamdan seslendi ancak takmadan devam ettim.

Ona neydi ki benim ilişkimden? Ne yani o yüzden mi o şarkıyı söyledikten sonra hiçbir şey yapmadı. Olayları yanlış anlayıp kendince bana trip mi attı? Saçmalık.

Neyse belki bu birbirimizden uzak durmamıza neden olur. Belki de daha fazla yakınlaşırız. Kim bilir?

⚫⚫⚫

Selamun Aleyküm,

Bölümler nasıl gidiyor?

Sizce Asel ve Aybars ne olacak?

Hayat nasıl?

Siz nasılsınız?

Neler yapıyorsunuz?

Benden istediğiniz bir şey var mı?

Soru sormak isterseniz ask.fm/uykucupirremsess

Allah'a emanet olun.

Benim KararımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin