25

4.9K 226 16
                                    

Çok sevdiğim bir yazar olan Asya Özkara'ya ithafen;

Tam olarak uykumu alamamış, kafam allak bullak bir şekilde üniversiteden içeriye girdim. Dün geceki rüyanın etkisinden bir türlü çıkamamış, yol boyunca rüyamı düşünmüştüm. Düşünürken de ne yaptığımın farkına varamayıp saçma sapan şeyler yaparak kendimi rezil etmiştim. Otobüste ücreti eksik vermiş, bir durak kaçırmış ve otobüsten inerken düşme tehlikesi atlatmıştım. Bir de ani şeylere fazla tepkiden kaynaklanan salak bir çığlık atmıştım. Şimdi ise binaya doğru yürüyordum.

Karışımda birden Aybars'ı görünce yine panik olup yanından geçerken ayaklarım birbirine dolaştı. Kendimi yerle yüzleşmeye hazırlarken bir anda havada asılı kaldım. Bu nasıl oldu şimdi?

Karnımda hissettiğim kollar sanırım bu sorumu cevaplıyor. Cesaretimi toplayıp kafamı kaldırdım ancak Aybars'a değil tam karşıma bakıyordum. O sırada kapıdan hiç olmadık biri çıktı. Şu an için görmek istediğim son kişi hemde. Buse. Dün onlara söylediğim benim için özel olan kişinin Aybars olduğunu düşünecek, bütün okula 'İmanlı kızımız yeni çocuğu kapmış.' gibi saçma bir dedikodu yayacak. Ya da en azından kendisi öyle düşünecek.

Şu anda çok daha büyük bir ayrıntıyı unutmuş bulunmaktayım. Aybars hâlâ beni tutuyor. Sanırım ayağa kalmayı unuttum... Hemen kendimi toparlayıp ayağa kalktım. Ve "Özür dilerim." dedim ancak ne için özür dilediğimi bile bilmiyorum. Ya da özür dinlenecek bir şey olup olmadığını.... O da farketmiş olsa gerek donuk bir sesle "Önemli değil." diyerek yanımdan geçip gitti. Bu neydi şimdi? Neyse böylesi benim için daha iyi. Saçma sapan bir şekilde dolan gözlerimi kırpıştırıp binadan içeriye girdim. Buse ise onu çok çirkin yapan kocaman açtığı ağzı ve gözleriyle hâlâ orada dikiliyordu. Ona da açıklamam gerekiyor ancak şimdi hiç zamanı değil.

"Asel!" diye bir çığlık duyunca derin bir nefes aldım. Buğlem karşıma geçip "Asel bu halin ne!?" dedi.

"Ne varmış halimde?"

"Ne mi varmış halinde? Ayağına iki farklı ayakkabı giymişsin, üstünde bu havada incecik yazlık bir tunik var ve eşarbını ters örtmüşsün. Daha sayayım mı?" o söylenirken bende kendi üstüme bakıyordum ve ne yazık ki Buğlem haklıydı. Ben de telaşa kapılırken Buğlem "Tamam. Sakin oluyoruz. Hemen, hızlı bir plan yapıyorum. Dersinin başlamasına daha var. Sen burda bekliyorsun ben de gidip senin üstüne kalın bir şeyler ve bir çift ayakkabı getiriyorum. Tamam mı?" dedi. Yine anın kurtarıcısı canım arkadaşım oldu.

"Tamam. Ben lavaboda bekliyorum." der demez uzaklaşmaya başladı. Ben de daha fazla kimseye rezil olmamak için lavaboya gidip kabinlerden birine girdim ve kapıyı kilitledim. Klozet kapağını kapatıp üstüne oturmaktan iğrendiğim için ayakta beklemeye başladım.

Birden içeriye paldır küldür birileri girdi. "Buse ne oldu sana? Bu yüzünün hali ne?" diyen bir ses duydum. Buse mi? Eyvah! "Bir şey gördüm." bunu inanamaz gibi söyledi. "Ne gördün Buse?" söyleyecek! Lütfen, söyleme. Allah'ım sen yardım et. "Önce Asel'le konuşmalıyım. Söylemem doğru olmaz." derin bir nefes dudaklarımın arasından kayıp gitti. Söylememişti! Tiki diye beğenmediğim Buse'ye hemen şurdan çıkıp sarılabilirdim. Demek ki insanları dış görünüşlerine veya davranışlarına göre değerlendirmemeliyiz. Çünkü biz sadece insanların bize gösterdikleri yönlerini görebiliyoruz, kimsenin içini bilemeyiz. Şimdi Buse'den helallik istemeliyim. Ben kız hakkında ne düşündüm....

Onlar çıktı ve bende beklemeye devam ettim.

Bundan sonra tek başıma, Allah'a dua etmek yerine, bir şeyler başarmak için kendimi hırpalamayacağım. Bunu yapmamam gerektiğini zaten biliyordum ancak yapmıyordum. Bu rüya önce beni bu dalgın ve garip hallere düşürdü daha sonra ise kendime gelmeme, kendimin farkında olmama sebep oldu. Neyin bizim için hayır neyin şer olduğunu bilemiyoruz, bilemeyiz. Bir anda her şey beklediğimizin tersine dönebilir ve biz hiçbir şey yapamayız, yapamadığımızı sanarız. Yapabileceğimiz tek şey Allah'a dua edip ondan istemektir ancak biz kendi gücümüzü kullanarak sorunlarımızı çözmeye çalışırız ve sonucunda kendimizi başarılı veya başarısız diye değerlendiririz. Halbuki asıl başarı bizde değil Allah'tadır. Yani bizim başarı diye nitelendirdiğimiz olaylar ileride karşımıza başarısızlık olarak çıkabilir ya da tam tersi olabilir. Hiçbir zaman unutmayacağımız tek şey "Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz." ayetidir.

Benim KararımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin