33

3.4K 170 27
                                    

"Buğlem? Nerdesin?"

Haftasonumuzu İstanbul'da geçirip tekrar okula dönmüştük. Şu anda yurdun kapısından girmek için merdivenlerden çıkmıştık. Yani en son Buğlem'le beraber çıkıyorduk ancak tam kapıdan içeriye girecekken arkamı döndüğümde Buğlem'i görememiştim. Bir kez daha seslendim. "Buğlem?" cevap alamadığımda ise valizimi oracıkta bırakıp aşağıya inmeye başladım. Giriş kapısının önüne geldiğimde Buğlem'i yere oturmuş, kikir kikir konuşurken bulmuştum. Ve beni hâlâ farketmemişti. Ancak yüzünün önünde elimi salladığımda görebilmişti. Beni görünce dudağını ısırıp alel acele telefonu kapattı.

"Allah aşkına Buğlem sen manyak mısın? Hiç mi yorulmadın?"

"Yoruldum ama Akış'ı çok özledim!" deyince kafamı iki yana sallayıp merdivenlerden çıkmaya başladım. Buğlem ise söyleniyordu.

"Ya ne güzel konuşuyorduk. Akış açılmış romantik romantik şeyler söylüyordu. Biraz daha geç gelsen olmuyor muydu?" diye homurdanmaya devam ediyordu. Ancak biliyordum ki bana kızgın değildi. Amacı beni sinirlendirmekti. Sevgilisiyle konuştu ya enerjisini atması lazım. Tabii bir de Akış ona romantik şeyler söylerken çok utanmıştı ve o utancı atmaya çalışıyordu. Deli kız.

Sonunda içeriye girdik ve odamıza geçtik. İkimizde hemen yatıverdik. Malum, yarın okul var.

Sabah çalan alarmımın sesiyle ikimizde uyandık. Buğlem her daim okula gitmemek için türlü bahaneler aradığı için alarm kurmazdı ve ikimizde benim alarmımla uyanırdık. Sadece farklı saatlerde okula gideceğimiz zaman ben onun alarmınıda kurardım, onun haberi olmadan. Öyle de iyi bir arkadaşım.

Ben asık suratımla, Buğlem ise gece yatarken şarja taktığım telefonum sabah kalktığımda yüzde yüz olduğunu görmüşüm gibi mutluydu. Anlıyor musunuz? Sabah sabah bu enerjiyi nereden buluyor anlamıyorum.

"Aşktan. Aşktan buluyorum." sanırım düşüncelerimi sesli söylemişim.

"Aman aşkını yesinler." deyip göz devirdim.

"Asel ben sana söylemeyi unuttum. Biz Akış'la bugün tiyatroya gideceğiz."

"Tiyatro mu?"

"Evet çocuk tiyatrosuna."

"Çocuk tiyatrosu mu?"

"Evet. Çok eğleneceğiz!"

"Okula gelmeyecek misin?"

"Evet. Of, ne çok soru sordun! Sende gelsene."

"Yok siz gidin ben gelmeyeyim."

"İyi, peki. Sen bilirsin." deyip yüzüne krem sürmeye başladı.

Hazırlanmış evden çıkıyordum. "Bekle bekle. beraber çıkalım." diyerek Buğlem bana yetişti ve beraber dışarıya çıktık. Akış ve Aybars arabanın önünde dikiliyorlardı. Onlara bir baş selamı verip Buğlem'e 'görüşürüz' dedikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım.

Arkamdan Akış seslendi. "Asel gelsene." diye.

"Yok ben okula gideceğim. Size iyi eğlenceler." dediğimde Aybars Akış'a hitaben "Abi bende gelmeyeceğim. Siz ikiniz gidin. Yeni nişanlıları rahat bırakmak lazım." dedi ve bana doğru yürümeye başladı. Bende arkamı dönüp yürümeye devam ettim.

Ben önde Aybars arkamda, birlikte yürüyorduk. Tökezlemezsem iyi. Çünkü ben normalde ayağımı içe doğru basıyorum ve onu düzeltmek içinde dışa doğru basmaya çalışıyordum. Hâl böyle olunca tökezlemek hayatımın bir parçası oluyor. Şu anda ise tökezlememek için içe basarak yürüyorum.

Benim KararımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin