32

3.6K 174 28
                                    

Biricik sınıf arkadaşım Rabia Tosun'a ithafen;

Arkadaşlarımız... Hepimizin bir tane de olsa arkadaşı vardır. Eğer yoksa bu sizin tercihinizdir muhtemelen. Ancak arkadaşlarımız olduğu kadar onların ihanetleri de bir gerçek. Arkadaş ihanetine uğrayan çoktur. Hemde fazlasıyla. Güveniyorsunuz, hayatınıza alıp onunla her şeyi paylaşıyorsunuz sonra... Bum! Her şey yerle bir oluyor. Bütün güven gidiyor ve belki de bir daha arkadaşlık kurmaktan korkuyorsunuz ama siz onun umrunda bile değilsiniz.

Hatıra defterimi elime aldığımda önce bir karıştırıp çantama koyacaktım ama lisedeyken yakın bir arkadaşımın yazdığı sayfayı görmem bana bunları düşündürmüştü. Evet, benim de bir zamanlar yani Buğlem'den önce yakın bir arkadaşım vardı. Daha doğrusu ortaokuldan beri arkadaştık ancak liseye geçtiğimizde o bir kız meslek lisesine gidiyordu ve orada yeni arkadaşlar edinmişti. Bunda bir sıkıntı yoktu elbette. Ancak sonra o arkadaşlarından etkilenip bir sevgili bulmuştu ve neredeyse hiç görüşmüyorduk. Bu da arkadaşlığımıza engel değil tabii. Ancak bir süre sonra görüşmek, konuşmak için sadece ben çaba sarf ediyordum. Yani o zaten benle bu arkadaşlığı bitirmek istiyordu. İşte bende öylece çekildim hayatından.

Biraz zaman geçtikten sonra yine denedim ancak o yine istemiyordu. Sonra da Buğlem geldi. Bu yüzden de Buğlem'e güvenip onla sıkı bir dostluk kurmam çok zor olmuştu ama o hiç vazgeçmedi.

Hatıra defterimi çantama koyduğumda hazırdım. Dün arayıp önce annemden izin almış daha sonra anneanneme geleceğimi haber vermiştim şimdi ise yola çıkmak üzereydim. Beni Akış ve Buğlem bırakacaktı otogara kadar.

Korna sesini duyunca valizimi elime alıp aşağıya indim. Buğlem ön yolcu koltuğuna oturmuştu. Ben inince Akışta arabadan indi ve valizimi alıp bagaja koydu bende teşekkür edip arka koltuğa oturdum.

Otogara geldiğimizde Buğlem'le vedalaşıp otobüsüme bindim. Yaklaşık dört saat içinde Afyon'daydım. Dayım beni almaya gelmişti. Hemen anneanneme gittik ve kucaklama faslını orada yaptık. Anneannem çok mutlu olmuştu. Bu yüzden onu ihmal edip bu mutluluğu ona vermediğim için çok utanmıştım.

"Kızım nasılsın? Senin için pata¹ gömdüm. Seversin sen. Getireyim mi?" diye sordu anneannem.

"Sen yaparsın da sevmez miyim? Olur yerim." dememle anneannem yerinden kalkıp hemen evin karşısında olan fırına gitti.

Burada mahalle fırınları vardı. Her gün kadınlar sırayla ekmek, bükme² gibi şeyler yapıp fırında pişirirlerdi. Daha sonra ise arta kalan sıcak küle patates gömülürdü ve patates haşlanmış gibi olurdu. Tabii tadından da yenmezdi.

Anneannem elinde guşaneyle³ koşarak içeriye girdi. Muhtemelen guşane³ patatesler yüzünden çok ısınmıştı ve anneannemde elinde tutmakta zorlanıyordu. Anneannemi oturtup mutfağa gittim. Bıçak ve tuz alıp geri geldim. Anneannemle beraber patatesleri enfes bir şekilde yedikten sonra anneannem "Sen yorulmuşsundur. Geç, yat da dinlen. Vakit de epey geç oldu." deyip beni yatırmıştı.

Buraya her geldiğimde yer yatağında yatardım; çünkü herhangi bir yataktan daha çok dinlendiriyor. Denenmiş, onaylanmış, kabul edilmiştir arkadaşlar.

Saat gece yarısını geçiyordu ancak yorgunluğuma rağmen uyuyamamıştım. Aybars'ın yaptığı açıklama, beni tutması, bana bağırması... Hepsi kafamın içinde dönüp duruyordu. Ve düşünceler beni uyutmamaya kararlıydı. Hâl böyle olunca bende yer yatağımda doğrulup daha binlerce kez incelediğim anneannemin evini bir kez daha incelemeye koyuldum.

Benim KararımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin