12

5.5K 298 7
                                    

Şu anda çalışma masamda oturmuş ders çalışıyorum. Tatilde olabiliriz ancak bu ders çalışmamı engellemez değil mi? 

Buğlem'le beraber o gün cafeden çıkıp eve bayramlaşmaya gitmiştik. Buğlem'in sıkıntısını düşünmekten kendiminkini unutmuştum. Bu benim için çok iyi olmuştu. En azından sadece bir sıkıntıya kafa yoruyordum.

Akış, Buğlem'e çıkma teklifi ettiğinde, kabul etmemesi gerektiğini, birbirlerine haram olduklarını bir çok kez söylemiştim ancak pek bir faydası olmadı. Bu Buğlem'in inanmamasından değil, aksine Buğlem namaz kılıyordu yani inancı vardı. Gerçi insanları bu şekilde itham etmek iyi bir şey değil. Ben genel olarak bunu yapmamaya çalışırım. Her neyse konudan saptık. Buğlem beni dinlememişti; çünkü çok seviyordu. Gerçi bu da çıkmaları için bir gerekçe değil ama ona anlatmaktan başka yapacak bir şeyim yok. 

Annemin içeriye girmesiyle bütün düşüncelerim bir balonun içinde patlayıp dağılıverdi.

"Kızım güya tatile geldin, yüzünü bile göremiyoruz." 

"Ama annecim sınavlar yaklaşıyor, ders çalışmalıyım." 

"Peki, sen çalış o zaman. " deyip suratını astı ve elindeki meyve tabağını çalışma masama bırakıp odadan çıktı. 

Aslında annem haklı ancak ne yapabilirim ki? Sanırım biraz mola versem bir şey kaçırmam herhalde.

Meyve tabağını bitirip elime aldım ve aşağıya inip mutfak tezgahına bıraktım. Salona geçip annemle babamın arasına oturdum ve  yanaklarına birer öpücük kondurdum. Babam anneme dönüp

"Görüyor musun Sevde? Bu yaşıma rağmen hâlâ genç kızların odağıyım." deyince ben kendimi tutamayıp bir kahkaha patlattım. Kahkahayla hepten bozulan annem, babama uzattığı elmayı geri çekip "O genç kızlar soysun sana meyveleri." deyip elmayı kendisi yedi. Babamda "Kızım bana soyar ." deyip bana döndü. Bende el mecbur "Tabii ki" deyip annemin kucağındaki tepsiden bir tabak alıp elmayı soymaya başladım.

Annem benim yaptığımı  görünce dayanamayıp "Sen bırak. Ben soyarım." dedi ve elimden çekip aldı. Bende fırsat bu fırsat deyip yerimden kalktım. Annemi ve onun gönlünü almaya çalışan babamı arkamda bırakarak odama çıkıp tekrar kitapların beni esir almasına izin verdim.

Şu anda Buğlem'lerin kapısının önündeyim. Ders çalışırken bir süre sonra aklıma sürekli Buğlem'in gelmesiyle pes edip onlara gelmiştim. Zile bastım ve beklemeye başladım. Muhtemelen Buğlem'in anne ve babası evde yoktur. Benim üşengeç -benden çok olmasın- arkadaşım da kapıyı her seferinde biraz geç açar.

Sonunda kapı açıldı ve Buğlem, onu en son bıraktığım halde karşıma çıktı. Hiç konuşmadan kenara çekilip, içeri girmeme izin verdi. Beraber odasına çıktık.

Ve ben odasına geldiğimize bin pişman oldum. Valizi odanın ortasında ve kıyafetlerin bir kısmı içinde bir kısmı dışında. Yatağının üstü çikolata çöpleriyle dolu. Kızların klasik depresyon modu.

"Bu odayı hiç havalandırmadın mı sen?" diye sorarken bir yandan da gidip odanın önce perdelerini sonra da bütün camlarını açtım. Bir omuz silkişle beni cevaplayıp çöplerle dolu olan yatağına kendini bıraktı. 

Bir yandan Buğlem'i konuşturmaya çBuğlem, bir yandan odayı toparlıyordum.

"Ne zamandan beri bu haldesin?" bu sorunun cevabını biliyordum. Muhtemen bayram günü bizden ayrılıp eve geldiğinden beri. 

"Hadi beraber sinemaya gidelim."

"İki gün sonra Eskişehir'e dönüyoruz. Bunu biliyorsun değil mi?" sorularımın hiçbirine cevap alamamıştım. Zaten almayı da beklemiyordum ya.

" Akış aradı mı?" sonunda ilgisini çekebildim.

"Evet, aradı."

"Sahi, o neden gelmedi bayram için?"

"Ders çalışacakmış!" bunu biraz sinirli söylemişti. Çünkü Akış her fırsatta İstanbul'a gelip ailesini ziyaret ederdi. Bu sefer bayram olmasına rağmen gelmemişti ve bu çok ilginçti. 

Buğlem, bazen namaz kılarken çok huzurlu hissettiğini söylerdi. Bunu hatırlamamla kafamda bir ampul yandı. Namaz kılarsa belki bu sefil halden kurtulabilir.

"Öğle namazını kıldın mı?"

"Evet."

"Namaz kılarken çok huzurlu hissettiğini söylemiştin. Nafile namaz kılsana, biraz kendine gelirsin hem?" diye sorarcasına söyledim. O da gözleri parlayarak "Seni çok seviyorum." dedi ve  yanağıma bir öpücük kondurup uzaklaşmaya başladı. Sanırım tan taraftaki misafir odasına gidiyor. Namazdan bahsedince gözlerinin parlaması her zaman çok hoşuma gider.

Benimde evde namaz kıldığım bir yer vardı. Bizim ev yapılırken mimarın bir çizim hatasından dolayı benim odamla abimin eski odası arasında penceresi olmayan çok küçük bir oda vardı. Ben de oraya bir halı serdim ve birkaç seccadeyle namaz kıyafetlerimi koyup orayı bir nevi 'namaz odası' haline getirdim. Hatta ara sıra okumak için rahle ve yüksek bir rafın üstüne Kur'an-ı Kerim de koymuştum. Böylece namaz odası olmaktan 'ibadet odası' olmaya geçiş yapmıştı.

O odada tek başına dua etmek ve namaz kılıp Kur'an-ı Kerim okumak harika bir şeydi. Bunun hazzını tarif edemezdim.

⚫⚫⚫

Bölümler sanki uzamaya başladı. 

Kendinize iyi bakın. 😘

Benim KararımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin