✴20.BÖLÜM✴

7.1K 243 26
                                    

Şarkı; Çiğdem Erken & Halil Sezai - Dünyayı Durduran Şarkı

Araz ve Hüma'nın söylediği şarkı multimedia' daki şarkı. Hüma'nın söylediği kısımlar eğik, Araz'ın söylediği kısımlar kalın, ikisininde söylediği kısımlar düz olarak yazıldı.

Keyifli okumalar.

Bak, sana aşık olan tek kişi olamam. Sana aşık olmamak elde değil zira ne var biliyor musun; sana aşık kalan tek kişiyim ben.


Yaşadığını hissetmek denen o duygunun ne demek olduğunu hep merak etmişimdir. Yaşamak ve yaşadığını hissetmek birbiriyle çok ayrı iki kavramdır benim gözümde. Nefes alıyorsak eğer, organizma işlevlerini yerine getirebiliyorsa yaşıyoruzdur. Ama sevdiğimiz şeyleri yahut merak ettiklerimizi eyleme geçirdiğimizde yaşadığımızı hissetmiş oluruz.

" Hissediyor musun? " gözlerimi açıp yan tarafımda oturan ve bana yaşadığımı hissettireceğini söyleyen adama döndüm. Onun bir şey yapmasına gerek yoktu, gözlerine baktığım an yaşadığımı hissediyordum.

" Neyi? " elleriyle yerden güç alarak bana doğru döndü. Araz güzel adamdı ama gözleri bir başka güzeldi. Kahverengi işte deyip geçemeyeceğiniz bir güzelliğe sahipti o gözler. Bakmasını bildiğinden mi yoksa bana baktığından mı bilmiyordum. Sadece bana bakmasını o kadar çok isterdim ki.

" Nefes aldığını. " dedi bir çırpıda. Nefesi dudaklarımı yalayıp geçmişti. Ne vardı bir bilsem bir anlasam o gözlerde. Neden bu hale gelmiştim. Nasıl gelmiştim hiçbir fikrim yoktu. Mantığımı yerle yeksan etmişti bir anda. Bunu yapması için hayatıma girmesi yetmişti üstelik.

" Çok hızlı atıyor. " dedim kalbimi kast ederek. Gözleri kalbime düştü oradan da gözlerime kenetlendi. Ellerini kalbimin üstüne koydu. Kalbim avuçlarındaydı sanki. Avuçlarındaydı da ona itaat etmeye çoktan boyun eğmişti. Kalbim onun kölesi olmuştu.

" Yaşadığını hissediyor. " dedi gözlerime bakarak. Nasıl bir adamdı hala anlayabilmiş değildim. Bana bazen öyle bir bakıyordu ki ruhumu görüyormuş gibi hissediyordum. Kendimi değerli, güvende hissediyordum. Ama bazen gözleri öfkeyle dolup taştığında bedenimi sonsuz bir korku kaplıyordu. Benden saklamıştı bazı şeyleri. Onu hala affedebilmiş değildim. Ama bir yanım bana yardım etmesini, bu karanlıktan beni çekip çıkarmasını her şeyden çok istiyordu.

" Böyle mi anlayacağım yaşamın kıymetini? " dedim sahte bir sitemle " Uçurumun kenarında otururken mi? Hissedeceğimi söylemiştin. " Öyle söylemişti. Bu sabah beni hastaneden kaçırdığında.

Sabahın ilk ışıkları pencereden vurup odayı aydınlatmaya hazırlanırken hastanenin ruhsuz beyaz kapısı hışımla açıldığında içimdeki heyecana engel olamamıştım. Araz Hakman tüm asaletiyle karşımdaydı. Beni kırsa da, acıtsa da hasta kalbimi, onun bu güzelliği gözlerimi kör etmek istercesine vuruyordu kalbime.

" Gidiyoruz. " dedi üzerimdeki örtüyü kaldırırken. Telaşlıydı. Dolaba yönelip içinden kıyafetlerimi alıp yanıma geldi. Sol elimde hala serum bağlıydı.

" Nereye? " diye sordum merakla. Birazda kuşkuyla. Annem benimle kalmak istemişti. Onu kararından döndürememiştik ama hastanede başka bir odada dinlenmesi gerektiğine ikna etmiştik. Alp buradaydı ama ortalarda görünmüyordu. Bir yerlerde uyuyup kalmış olmalıydı. Kısacası beni kaçırırsa eğer onu engelleyecek kimse yoktu burada.

Sorumu es geçip hastane elbisesinin çıtçıtlarına elini uzattığında irkildim.

" Görmediğim bir şey değil ufaklık. Şimdi sakin ol. Işık açık değil. İçerisi aydınlık değil. Ne yazık ki pek bir şey göremeyeceğim yani. " deyip çıtçıtları açmaya başladı. Eli çıplak tenime değdiğinde hücrelerimin ayaklandığını hissettim. Hepsi Araz diye bağırıyorlardı ve bu her şeyi daha da zorlaştırıyordu.

TUTULMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin