✴30.BÖLÜM✴

4.5K 228 11
                                    

Şarkı; Sezen Aksu - Gidiyorum

Ne güzel şey hatırlamak seni; yazmak sana dair.

Küçükken hep bir yığın oyuncağım olsun istemişimdir. Annem ellerinde her pastayla gelişinde içimde onlarca kez tekrarladığım tek dileğim buydu. O zamanlar aklımda iyileşme fikri yoktu. İyileşmeyi istemediğimden değil de ölümün ne demek olduğunu, ne denli acıttığını bilmediğimden hiç yer vermemiştim dileklerimde umuda.

Şimdi yanan bir mumun başında nefesimi üflerken tuttuğum dilekleri düşünüyorum. Ne demiştim? Onu sevmek için biraz daha zaman dilenmiştim Tanrıdan. Ve bana bahşettiği zaman bittiğinde onun başka bir kadına aşık olmasını. Bu kişi Araz Hakman'dı.

Bana yaşamayı öğreten kişiydi. Eğer o hayatıma hiç girmeseydi ben huzurun boyun girintisindeki bir kokuda olduğunu hiçbir zaman bilemeyecektim. Aşık olduğun adamın dudaklarında kaybolmanın nasıl bir his olduğunu ancak okuduğum kitaplardan öğrenecektim belki de.

O bana dünya başımıza yıkılsa da yaşanmaya değer bir yer olduğunu öğretmişti. Şimdi bana yaşamayı öğreten bir adamın başka bir insanın hayatına son verdiğine nasıl inanabilirdim ki? Ya da gerçekten başka birinin hayatına son verdiyse bundan sonra ona nasıl inanabilirdim? Eğer böyle bir şey yaptıysa onun başıma yıktığı bu dünyada nefes almaya devam edebilir miydim?

" Beni dinlemelisin! " Araz'ın dudaklarından dökülen tek cümle buydu. Beni dinlemelisin diyordu. Onu dinlemek istiyordum ama duyacaklarımı kaldıracak bir güçte olduğumdan emin değildim. Bana anlatacaklarını kaldıramayabilirdim çünkü ben onun sandığının aksine güçlü değildim. Harabeden farksız kalan ruhumda tutunacak tek dalım oydu ve o giderse, eğer gitmek zorunda kalırsa bir daha asla biz olamamaktan korkuyordum. İçimde ona karşı eksilen bir şeyler olmasından korkuyordum.

Benim hiçbir tepki vermediğimi fark ettiğinde sırtını dayadığı duvarda kayarak yere çöktü ve başını ellerinin arasına aldı. Daha önce hiç ölmemiştim ve ölüp tekrar doğan bir insanla karşılaşmamıştım ama onun çöküşünü izlemeyi, ruhumun bedenimi terk etmesiyle eşdeğer buluyordum. Çünkü tamda şu anda o acı çekerken ruhum bu acıyı görmekten kaçıyordu. O benim gözümde her zaman güçlüydü. Ona tokat attığımda, uçurumun kenarında ağladığında, ben ölmek istediğimde bile güçlüydü. Ölümün kıyısına geldiğim her an bile güçlüydü. Ama şimdi benim yanımda bütün gardını indirmiş olduğunu görebiliyordum. Araz ilk defa tamamen kendiyi. Birbirimize ait olduğumuz o gecede bile bu kadar çıplak değildi. Ruhu çırılçıplakken onu dinlemek istiyordum.

" Amerika'daydım. " konuşmaya başladığında titreyen sesi gözlerime doldu ve yaş olup aktı. " Dört arkadaştık. Alp, Sarp, Emir ve ben. Bir gün Alp'le Emir yanıma geldiler. Sarp'la bir iddiaya girmişler. Sarp kaybetmiş. Sarp'ın hız korkusu vardı. İddia bunun üzerine oynanmış. Emir'le Alp bana Sarp yanımızdayken hız yapacağız demişlerdi. Kötü bir niyetleri olmadığını biliyordum. Henüz on beş, on altı yaşlarındaydık. Tek amaçları Sarp'ın bu korkusunu yenmesiydi. Eğer bunu sen kabul etmezsen biz tek başımıza yaparız dediler. Mecbur kabul ettim. Aralarında arabayı en iyi kullanan bendim. Başlarına bir şey gelmez sandım. Ama onları koruyamadım. Kaza yaptık. Sarp'ın yapmayın diye yalvaran çığlıkları oyuna son vermeme sebep olmuştu. Ama gelen kamyonu göremedim. Gözlerimi açtığımda Sarp'ınkiler kapalıydı. "

TUTULMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin