Şarkı; Yıldız Tilbe - Vazgeçtim
Yeryüzünde güneş ışığına layık olmayan yüzlerce insan var. Ama güneş her gün doğar.
Ölüm ne kadar da yakın insana. Burnumuzun dibinde sandığımız her şeyden daha yakın bize.
Yedi yaşındayken dedem öldüğünde annem ikinci kaybını vermişti. Babam gittikten bir sene sonraydı. Okula yeni başlamıştım. Annem çalışırdı hep. Çok çalışırdı. Dedem ilgilenirdi benimle. Anneannem annemi doğururken ölmüş. Bu yüzden yalnızdı dedem. Bizden başkası yoktu. Evet, çok zengindi. Mal, mülk sayamayacağım kadar fazlaydı. Ama dedemin malı mülkü anneannemi geri getirmemişti. Hep anlatırdı bana ölmeden önce, anneannemi ne kadar çok sevdiğini. Kaçarak evlendiklerini, ilk başta çok zorluk çekseler de daha sonra refaha erdiklerini hep anlatırdı. Yanındaymış gibi bahsederdi ondan.
Her sabah uyandığında anneannemin, salonda çiçeklerinin arasındaki resmini selamlardı önce. Sonra da çiçekleri sulardı. Sanki anneannemle konuşurmuş gibi konuşurdu o çiçeklerle. Dedem öldükten sonra o çiçekler soldu.
Bazen geceleri kâbuslarla uyandığımda dedemi görürdüm o resmin başında. Elinde anneannemin çiçekli fistanıyla otururdu. Çok özlerdi anneannemi bunun farkındaydım ama hiç ağladığını görmemiştim. Dedem hiç ağlamamıştı ama biz dedemi kaybettiğimizde annem günlerce ağlamıştı. Ama hep deden anneannene kavuştu derdi. Onlar artık yan yana derdi. Ben annemin bu sözlerinden sonra dedem için üzülmeyi bırakmıştım. Çünkü biliyordum dedemin mutlu olduğunu.
Sonra annemle ben İzmir'deki evimizde yaşamaya devam etmiştik. Annem babamdan ayrıldığında çok gençti. O zamanlar evlenmesinden çok korkmuştum. Şimdi düşünüyorum da keşke evlenseymiş. O zamanlar annemin çalıştığı şirkette bir adam vardı. Annemle ilgilendiğini her fırsatta belli ederdi. Bana da çok iyi davranırdı ama babamın üzerimde bıraktığı etkiden midir bilmem istememiştim o adamı. Evlenme demiştim anneme. Annem hayatından çıkarmıştı o adamı. Ne büyük bencillikti yaptığım. Annem benim tek sözümle evlenmek istediği adamı hayatından çıkarmıştı ama ben Araz için annemden vazgeçmiştim.
Daha sonra annemin hayatına kimse girmedi. Belki de annem hayatına birilerinin girmesini istemediğinden kimse girmemişti.
Şimdi burada, bu odada kalp atışlarım kulaklarımı tırmalarken geçmiş anıların zihnime üşüşmesine engel olamamıştım. Engel olamadığım gibi neden beni bunca yıldan sonra ziyaret ettiklerine de pek bir anlam verememiştim. Galiba hayatım gözlerimin önünden geçmekte ısrarcıydı.
" Uyanmışsınız. Hemen dışarıdakilere haber vereyim. " Hemşire dışarı çıkmak üzereyken durdurdum onu.
" Hiç kimseyi görmek istemiyorum. Lütfen odaya almayın. "
İstemedim kimseyi yanımda. İhtiyacım olan yalnız kalmaktı. Yalnız kalıp düşünmek. Nerede hata yaptığımı düşünmeye ihtiyacım vardı. Yaptığım hatayı düşünüp doğruyu bulmam lazımdı.
Neden mutlu olamadığımı bilmeye ihtiyacım vardı. Serum olmayan kolumun üstüne döndüm ve rahatsız hastane yatağında yüzüm pencereye dönük şekilde yan yattım. Çocukluğumu düşündüm.
Abimi düşündüm.
Abim şimdi burada olsaydı eğer gitmemiş olsaydı o kadın bana tokat atamazdı, babam bizi bırakıp gitmezdi, ilkokuldaki süslü kızlar benimle dalga geçemezdi. Babamın yokluğunu aramazdım. Oysa şimdi hep babamın hem de abimin yokluğu içimde büyük bir boşluktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA
RomanceYasaktı. Ben ona yasak mıydım bilmiyorum ama o bana her şeyiyle yasaktı. Kokusu bana yasaktı. Sesi, içinde boğulduğum gözleri bana yasaktı. Bu kadar yasağın içinde yine de tutmuştum ellerinden. Tutmuştu ellerimden. Bizim hikayemiz belki çoğu insa...