Şarkı; The platters - Only You
Hüma isminin anlamı yeryüzüne inmeyen gökyüzünde gezen cennet kuşudur.
Keyifli okumalar :)
Yaşam döngüsü diye bir döngü vardır. Kişi doğar, büyür ve ölür. Doğumundan ölümüne kadar geçen sürede yaşamsal fonksiyonlar gösterir.
İnsanoğlu neslinin devamı için çoğalmak zorundadır. İlkel bir birleşmeyle meydana gelen bu çoğalma insan ırkının devamını sağlar. Tabi buna biyolojik olarak bakarsak.
Bir de duygusal anlamda olan kısmı vardı ki bu hepsinden daha önemlidir. Bir kadının içinde büyüyen, o kadının kanından büyüyen bir mucizedir aslında. Bu süre dokuz ay olarak tanımlanır. Bir anne hiç görmediği yavrusunu dokuz boyunca içinde taşır. Tabi bu sürenin değişmeyeceği anlamına gelmez. Erken doğumun meydana geldiği durumlar olabilir.
Dünyaya gelmeni sağlayan bir araçtır anne. Ama en çokta senin için canını bile verebilecek kadar sevendir. Anne budur. Koşulsuz sevgidir annenin karşılığı. Sen ne yaparsan yap o seni sever.
Karşımdaki kadın bir anne. Kardeşimin annesi. Her ne kadar ondan nefret etsem de, içimde büyüyen nefrete engel olmak istemesem de o da bir anne. İhanetten doğan bir çocuğun annesi.
Bu kadar kötü bir insanken Hande'nin ona bağlı olması kendimi sorgulamama neden olmuştu. Benim annem dünyalara bedeldi eskiden. Hala öyle. Şimdi düşünüyorum da en son ne zaman dizlerine yatmıştım? Ne zaman ona annecim demiştim? Sevdiğimi söylemiştim?
Belki de Derin haklıydı.
Araz hayatıma girdiğinden beri hayatımdaki diğer insanlar bulanıklaşmıştı. Bu ne kadar sağlıklıydı ki? O benim annemdi. Araz'ın onca yaptığı şeye rağmen onu affetmiştim. Ama annemi bir kez bile aramamıştım.
Kalbim düşüncelerimin altında ezilirken bir damla yaş süzüldü yanaklarımdan. Araz hemen yanımdaydı. Bir kez dönsem yüzümü beni kollarını arasına alacağını biliyordum ama yapmadım. Koştum. Anneme koştum. Çok geç olmadan ona sarılabilmek adına sadece koştum.
O benim annemdi. Babam gittiğinde bile kendi acısını unutup benimle ilgilenen annem. Sadece benimle de değil hastalığımla da ilgilenmişti. Onu bu kadar ihmal etmeye hakkım var mıydı? Nasıl bu kadar kör olabilmiştim anneme karşı.
Koşabildiğim kadar hızlı koşarken bir el çevirip durdurdu beni. Nefes nefese kalmış bir halde çevirdim bakışlarımı o yüze.
" Ölmek mi istiyorsun? " diye tısladı Araz dişlerinin arasından. " Şu haline bak. " Kolumu ellerinin arasından kurtarıp sert bakışlarımı ona gönderdim.
" Gidiyorum. "
" Öyle mi? " dedi alayla kaşlarını kaldırarak. " Nereye? " deyip tekrar kolumu tuttuğunda bu sefer daha sert çektim ve bağırmaya başladım.
" Sanane. " aynı zamanda ağlıyordum da. Bir anda bu kadar duygunun yükünü taşımam normal miydi bilmiyordum. Araz'ın çenesindeki kas seğirirken kalbim tekledi.
" Ne demek sanane? " diye kükrediğinde sıçradım. Allak bullaktım ve ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu. " Şimdi gidip o kadının da kocası olacak şerefsizinde ecdadını siktirtme bana. "
" Anneme gidiyorum. Bırak beni. " arkamı dönüp giderken bir anda bacaklarımdan tutuldum ve Araz beni omzuna attı.
" Tabi gidebilirsin. Bende seni bu saatte tek başına gönderirim zaten. " direnmeyi bıraktım ve pes ettim. Arabanın yanına geldiğimizde Araz beni dikkatlice arabaya yerleştirdi. Emniyet kemerimi taktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA
RomansaYasaktı. Ben ona yasak mıydım bilmiyorum ama o bana her şeyiyle yasaktı. Kokusu bana yasaktı. Sesi, içinde boğulduğum gözleri bana yasaktı. Bu kadar yasağın içinde yine de tutmuştum ellerinden. Tutmuştu ellerimden. Bizim hikayemiz belki çoğu insa...