Şarkı; Sezen Aksu - Küçüğüm
Bir insan diğer bir insana, bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli yollarla bağlanabilirmiş.
Bazen öyle anlar vardır ki insanı bildiğinden şaşırtan, savaştığından vazgeçirten, sığındığından korkutan... İşte insan bir kere yaşadı mı o anı artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Olmaya gücü yetmiyor.
Elini uzattığında parmak uçlarına değecek kadar yakın olan aslında çığlık atsan da duyamayacak kadar uzağında olabiliyor. Fısıldadığın zaman bile duyacak kadar yakın olan ise bazen hiç tanımadığın bir yabancıya dönüşebiliyor. O zaman fısıltın da çığlığında sadece sana kalıyor. Fısıltında, çığlığında...
Tanıdığın bildiğin güvendiğin insanlar sana yabancılaşınca büyüyorsun aslında. İşte o zaman gerçek hayatın ne demek olduğunu anlıyorsun. Bu yaşıma kadar tozpembe hayallerle büyüyen bir çocuk değildim. Ben aslında çocuk bile değildim. Onu bile olamadım. Hiç evcilik oynamadım mesela. Korktuğumda annemle babamın arasına girip uyuyamadım. Korktuğumda abim alırdı beni kollarının arasına. Annemin ona küçükken söylediği ninniyi söylerdi. Annem vardı, abim vardı, hiç olmasa da bir babam vardı ama kardeşim yoktu.
Şimdi geçmişin tozlu raflarından sıyrılıp gelen bir can duruyordu karşımda. Babamın kanından bir can. Annemin gözyaşlarından, babamın ihanetinden, abimin ölümünden, benim çocukluğumdan dünyaya gelen bir can.
Abime o kadar benziyordu ki, şimdi dikkatli bakınca anlıyordum. Sanki karşımda yıllar önce abimin yataklara düşmemiş haliyle oturuyordum burada. Birlikte dedemin çiftliğindeki yumurtaları çalıp boyadığım abimle.
Sarışındı, tıpkı abim gibi. Gözleri maviydi, tıpkı babam gibi. Ben gözlerimi babamdan almıştım. Aldığım sadece gözlerimdi zaten. Ben babamdan başka hiçbir şey alamamıştım. Belki de bu yüzden annem, babamın ilk gittiği sıralar gözlerime bakamamıştı. Onu hatırlatıyordum belki de anneme. Ne büyük ıstıraptı kim bilir seni terk edip giden bir adamın gözleriyle yaşamak. Sevmek ama aslında hiçbir zaman sevilmemek. Sevildiğini sanıp da sevilmemek. Ne büyük ıstıraptı.
Bir şey yapmam gerekiyordu. Ya reddetmem ya da kabul etmem. Ama ben ikisini de yapamıyordum. Karşımda oturuyordu. Beklentiyle bakıyordu o mavi gözleri. Ona sarılmamı bekliyordu galiba, kardeşim dememi, onu sevmemi bekliyordu. Ama nasıl unutacaktım? Babamın bizi aldattığını nasıl unutup da ona abla olacaktım? Babam annemi, beni o kadın için bırakıp gitmişti.
" Şey. Ben gidiyim en iyisi. " dedi gözleri dolu doluyken. Kim bilir nasıl bakmıştım? Bir an tek bir an kalbini kırmış olma düşüncesiyle ezildi ruhum. " Görüşürüz Araz abi. "
" Gözlerini ondan almışsın ama abimin kopyasısın sanki. " dedim ağlamamak için kendimle savaşırken. Sözlerimle aniden durdu ve bana döndü. Gözlerine bakınca aynaya bakıyormuş gibi hissetmem normal miydi? Umutla parlıyorlardı. Çantasını bir kenara atıp yanıma koştu ve oturduğum koltuğun önünde diz çöküp ellerimi ellerinin arasına aldı. Çok güzeldi.
" Ben öğrendiğimden beri hep bu anı bekledim. " dedi ağlamaklı sesi ve gözyaşlarıyla. " Bir ablam olduğunu öğrendiğimde o kadar mutlu oldum ki. Sorgulamadım. Sadece görmek istedim. Birbirimize benziyor muyuz merak ettim. " Ellerimi ellerinden yavaşça çektim ve gözyaşlarımı sildim tersiyle. Gözyaşlarına dokunamıyordum. Kendi gözyaşlarımı bile silerken içim kalkardı. Başkasınınkine asla dokunamazdım. Dokunamadım, silemedim gözyaşlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA
RomanceYasaktı. Ben ona yasak mıydım bilmiyorum ama o bana her şeyiyle yasaktı. Kokusu bana yasaktı. Sesi, içinde boğulduğum gözleri bana yasaktı. Bu kadar yasağın içinde yine de tutmuştum ellerinden. Tutmuştu ellerimden. Bizim hikayemiz belki çoğu insa...