Şarkı; Teoman & Şebnem Ferah - İki Yabancı
Bu hüznü anlat deseniz anlatamam, enine boyuna yaşarım ancak...
Herkesçe kabul edilmiş gerçekler vardır. Herkesin koşulsuz inandığı gerçekler. Mesela Cumhuriyet'i Atatürk'ün kurduğuna, Türkiye'de 81 tane il olduğuna ve güneşin doğudan doğduğuna sorgulamadan inanırız. Bunlar hayatımızdaki kalıplaşmış gerçeklerdir.
Ama bir gün biri çıkar gelir ve seni güneşin doğudan doğmadığına inandırır. Oysa güneşin doğudan doğduğu asla değişmeyen bir gerçektir. Ona öyle bir bağlanırsın ki adını yanlış biliyorsun dese inanırsın. Oysaki adının doğru olduğundan eminsindir. Ama o sana bunu öyle bir dille anlatır ki inanırsın ona. Bağlanırsın sorgusuz sualsiz.
Ansızın hayatınıza giren o birini hayatınızın merkezine yerleştirirsiniz bir an bile düşünmeden.
Belki filmlerdeki gibi bir karşılaşma değildir ama özeldir işte. Hayattan bıkmışsınızdır, mutlu olmak istiyorsunuzdur. Bilmediğiniz ıssız sokaklarda yürürken sizi serserilerden kurtarmıştır. Tepe taklak olmaktan son anda vazgeçirmiştir sizi. Yaralarınızı sarmıştır. Acılarınızı dindirmiştir. Acı çektirmiştir.
Sonra çektirdiği acıdan daha fazla mutluluk vermiştir. Sizi yerin bin kat dibindeyken göğe yükseltmiştir.
Artık tam anlamıyla siz değilsinizdir. Düşünceleriniz değişmez belki ama bastırılmıştır.
Şimdi burada, bu dağ evinde tam karşımda şömine yanarken kendimi hayatın olağanüstü zevklerinden mahrum ettiğime üzülmek eski Hüma'nın yapacağı bir şey değildi. Bir erkeğe bu kadar bağlanmak Hüma'nın yapmaması gereken bir şeydi. Doktor kontrollerini aksatmak Hüma'nın asla ama asla yapmaması gereken bir şeydi. Ama yapmıştı işte. Aşık olmuştu. Bunu Araz'ın bilmesine gerek yoktu belki ama Hüma Keskin koşulsuz şartsız bir adama bağlanmıştı.
O adamın kirpiğinin gölgesine bile aşık olmuştu.
" Aradım. " bakışlarımı şömineden çekip kapının yanından bana doğru gelen Araz'a çevirdim. " Büyük bir kaza olmuş. Yolu kapatmışlar. İki üç saate kadar anca açarlarmış. "
" Ne olacak peki? " diye sordum. Aslında bir yanım hep burada kalmak istiyordu. Ama diğer yanım bu dünyada bile çok fazla barınmayacağımı bildiğinden bağlandırmak istemiyordu kendine insanları.
" Şimdi gelmemesini söyledim. " dedi yanıma doğru yaklaşırken. Tam karşımdaki mindere oturdu. Dip dibeydik. " Yarın sabah gelip bizi alacak. " dedi mindere iyice yerleşirken.
Ateşin çevrelediği yüzünü inceledim bir süre cevap vermek yerine. Yıllarca izlesem sıkılmazdım bu yüzü. Sonra bir anda acaba başkaları da böyle düşünüyor mu derken buldum kendimi. İçimi sarıp sarmalayan kıskançlık duygusuna engel olamadım.
Araz yakışıklı adamdı. Kim bilir kaç tane sevgilisi olmuştu. Hepsinin de birbirinden güzel olduğunu tahmin etmek zor değildi.
" Hiç aşık oldun mu? " diye sorarken buldum kendimi düşüncelerimin arasında. Dudaklarımın arasından bu cümlenin firar etmesini beklemediği açıktı.
" Evet. " aldığım cevapla bedenim kaskatı kesilmişti. Bunu beklemiyordum. Araz'ın bir kıza deli gibi aşık olduğunu düşündüm bir an. Ellerinin kızın saçlarında gezindiğini, dokunuşuyla beni ürperten dudaklarının kızın vücudunda gezindiğini düşündüm ve düşüncemle eş zamanlı damarlarımdan kan yerine kezzabın aktığını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTULMA
RomanceYasaktı. Ben ona yasak mıydım bilmiyorum ama o bana her şeyiyle yasaktı. Kokusu bana yasaktı. Sesi, içinde boğulduğum gözleri bana yasaktı. Bu kadar yasağın içinde yine de tutmuştum ellerinden. Tutmuştu ellerimden. Bizim hikayemiz belki çoğu insa...