Bölüm 7-Yalan

663 42 9
                                    

İnsanlarla aramıza koyduğumuz duvarı ancak güven yıkabilirdi.Biz güveni fazla hafife almıştık.
Yalanlar dudaklarımızdan uçup giderken kalbimizi küçük karıncalar ısırmış mıydı? Boğazımız düğümlenmiş miydi?
Yalan söylemek bizim için çok mu normaldi artık? Kalbimizi çöpe mi atmıştı yoksa yanlışlıkla?

İyilik için söylenen yalanlara kendimizi o kadar alıştırmıştık ki.. Kuş gibi uçup duruyordu boğazımızdan.Sevdiklerimizin yüreğini deşmeye gidiyorlardı,haberimiz yoktu..

Pencereyi döven yağmur damlaları uyanmamı istiyor gibiydi.Gözlerimi zor da olsa araladım.Kollarımı iki yana açıp vücudumu esnettim.
Karnıma saplanan kramp,ilaç almam gerektiğini bağırıyordu.Yerimden doğrulup komodinde Nathan'ın bıraktığı ilaçlara uzandım.Bir kaç kez elimde çevirdiğim kapsülleri gözlerimi kapatıp yuttum.

Peluş terliklerimi ayağıma geçirip pencereye yaklaştım.Camı açıp yağmuru hissetmek istedim.Sert rüzgarla bir anda açılan pencerenin darbesinden son anda kurtulup aşağı sarkındım.
Islanmış toprak kokusunu ciğerlerime paketleyip gönderirken yüzüme çarpan yağmur damlalarını parmaklarımla sildim.

Okulda ne zaman yağmur yağsa koşa koşa dışarı çıkıp ıslanırdık Sonya'yla.Gür upuzun saçları kurumayan Sonya annesinden hep azar yerdi.Kısa saçlarım çabucak kurur,beni ele vermezdi.

Anılar etrafımda dört dönerken yüzüme yayılan tebessümü ıslak rüzgar okşadı.Annemin eksikliğini hissettirmemek istercesine.

Elim boynumdaki kolyeye ulaştığında yüzümdeki tebessüm genişledi.Kolyeyi boynumdan çıkarıp incelemeye başladım.Üzerine kazınan adım,aynı defterdeki yazı gibi muntazamdı.

Kutu için Ona hâlâ teşekkür etmediğimi hatırlayınca başımı cama yavaşça vurdum.İnsanlara borçlu kalmayı sevmiyordum.Kolyeyi elimle sıkıca sardıktan sonra taktım.

Banyoya girip duş aldıktan sonra yüzümü yavaş hareketlerle yıkarken yanağımın sarılarla karışık morluklarını görmek midemi bulandırmıştı.Parmak uçlarımla bastırıp acıyan noktaları kontrol ettim.Düne göre çok daha iyi durumdaydım.Ağrılar beni kısa sürede terk etmişti.

Yüzümün yarısını saçlarımla örttükten sonra odaya geçtim.Üzerimi değiştirip anahtar kartımla odadan çıktım.Cebime son anda attığım telefonun saati 6'yı gösteriyordu.Kendi kendime bu kadar erken kalkmak bana göre değildi.

Elimi korkakça Nathan'ın odasının kapısına uzatıp işaret parmağımla tıklattım.Geri çekilip,bir kaç dakika bekledikten sonra aynı hareketin biraz daha sert versiyonunu tekrar ettim.
İçerden tıkırtılar gelince kapıdan bir kaç adım daha uzaklaştım.
Kapı yavaşça aralandı.Karşımda saçları karışmış,üzerinde salaş pijamalarla Nathan belirdi.
Şaşkın gözlerle haline bakarken Nathan hareketlenip kapıyı kapattı.

"Melody bu saatte niye uyanıksın?"
Kapının arkasından bağırırken büyük bir gürültü koptu.Ardından Nathan'ın boğuk inlemesi kulağımı tırmaladı.Büyük ihtimalle düşmüştü.
Kapıya yaklaşıp insanları rahatsız etmemek için kısık sesle Ona seslendim.
"Sakin ol.Ben burda bekliyorum seni."
Yüzümden saçlarımı çekip ellerimle yüzümü havalandırdım.Kahkahamı yutmaya çalışırken başarılı olamayınca sessizce gülmeye çalışırken kapı hırsla açıldı.
Gülümsemem yüzümde asılı kalırken kulağımda çarpan kapının sesi patladı.

Saçları özenle düzeltilmiş,vücudunu saran koyu gri kazağının üzerine farklı model siyah deri ceket giymişti.Pantolonuyla botlarını da ilk kez görüyordum.

Hızlı adımlarla asansöre ilerlerken ben de peşine takıldım.Tek kelime etmeden yanımda dikiliyordu.
"Sana da günaydın." dedim asansöre binerken.
Zemin kat tuşuna basarken sesli bir nefes aldı.
"Gece uyuyamadım.Yeni dalmıştım.Aniden uyanınca kendime gelemedim."
Düz sesiyle yaptığı açıklamadan sonra asansörden indik.

Yıldız MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin