Bölüm 29 - Gerçeklerin acı yüzü...

317 19 18
                                    

Müzik : Zaz - Je Veux 

Bölümün içinde bu şarkıya rastlayacaksınız...

--

Kalbim lime lime olmuş ezilirken ayaklar altında kimsenin başını bir sağa bir sola çevirip beni arayacağını düşünmüyordum. Ayakta durabilmek adına bir takım planlar kurarken aslında tam parmaklarımın ucundan başlayan bir çukur kazıyordum. Her düşüncede bir kürek,her yeni adımda bir kürek daha. Topraklar saçılıyordu. Ben de durmuyordum öyle. Dağılıyordum. Ayağımın altındaki yeni yetme uçurumdan habersiz kendi sonumu kendi ellerimle hazırlıyordum. Sona yaklaştığım ise apaçık ortadaydı. Fakat bunu dahi göremiyordum.

**

Gecenin zifiri örtüsü omuzlarımdan aşağıya sarkıyor beni demir gibi sert avucunda kavramış bırakmıyordu. Uzaktan gelen köpek ulumaları dışında bir kaç böcek sinir bozucu kıvamda uzun ve sıkıcı bir ses çıkarıyordu.

Sokak lambasının ışığında parlayan bakımlı ayakkabısının çıkardığı sesle bakışlarımı yerden kaldırıp ona çevirdim. Ağır adımlar atarak bana yaklaşıyor sanki bu deli eden sürecin bana çektirdiği ızdırap hoşuna gidiyor gibiydi.

Başımdan parmak uçlarıma doğru elektrik çarpması gibi bir his geçtiğinde bedenimin kontrolünü geri kazanmıştım.

"Sen mi yapıyorsun bunu bana?"

Çökmüş yanakları gülüşüyle bir çizgi etrafında katlandı. Ne yaptığını anlamıyordum fakat eline daha fazla malzeme olmaya niyetim yoktu. Kapının koluna elimi atar atmaz tüm gücümle demir kapıyı kendime çektim. Ani hareketim misafirim tarafından beklenilmedik bir durum olacak ki heykelvari duruşunu bozmayı göze alarak bana doğru atıldı. İnce uzun parmakları halat gibi koluma dolanmış beni dışarı tüm gücüyle çekmişti. Kapının demirden kulbuna parmaklarımı geçirip karşı koyabildiğim kadar direndim.

"Eğer kolumu bırakmazsan biraz sonra kafede ne kadar insan varsa buraya hepsini toplarım."

Parmaklarımı kolumdan gevşerken kolumu hızla çektim. Cebinde bir şeyler arar gibi ellerini daldırdığında daha fazla ona tahammül edecek gücüm kalmamıştı.

"Sana diyorum Steve. Ben gidiyorum."

"Pekala,pekala." Uzatarak bir kaç kez tekrar ettiği sözcüklerin sonunun gelmeyeceğini düşünüyorken cebinden sigara paketi ve çakmağını çıkardı.

Ağır ve dikkatli hareketlerle sanki bu işi ilk defa yapıyormuş gibi sigara kutusunun kapağını baş parmağıyla tek seferde itip içinden ince sigarayı çıkardı.

İki parmağının arasında tuttuğu sigarayı dudaklarının arasına yerleştirip bir eliyle rüzgarı engelledi. Boşta kalan eliyle ise metal çakmağıyla sigarasını yaktı.

Neden onu izliyordum? Niye arkama bakmadan dalgın bir anında kaçmıyordum? Çünkü kaçmaktan yorulmuştum. Başıma gelmeyen kalmamıştı. Artık bilmek öğrenmek istiyordum. Etrafımda sürekli bir şeyler dönüyordu ve ben sürekli her şeye bir camın arkasından bakıyor gibiydim.

"İşte böyle Melody. Sakin olduğun zamanlarda seni ne kadar çok seviyorum bilemezsin." Konuştukça içine çektiği duman dudaklarından taşıyordu adeta.

"Bana ne olduğunu biliyorsun."

Derin bir nefes daha çekti sigaradan. Geceyle ayırt edilemeyen göğe doğru üfledi.

"Evet biliyorum."

Sinirden kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.

"Ne istiyorsun benden söyle. Söyle çünkü artık bıktım. Kimsem yok. Param yok,evim yok,ailem yok. Benden alabileceğin hiç bir şey yok."

Yıldız MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin